10-KENDİNDEN KORU

57 5 1
                                    

  AGÂH

Kendimi yatağa attığımda saat gece yarısına yaklaşıyordu.Sabah ki olaydan sonra Süheyla'yı eve bırakmıştım bir daha da konuşmamıştık.Kafamı toplamam gerektiğinden kendimi eve sokmam hiç de kolay olmamıştı.Süheyla'ya bu kadar yaklaşmışken o adamın aramıza girebilme ihtimali canımı sıkıyordu.Nereden çıkmıştı ki yine? Aklım fikrim Süheyla'daydı.Onun o kocaman zeytin gözlerinden başka bir şey düşünemiyordum.Onu ilk gördüğüm zaman geldi aklıma; 12 yıl önce Halis ağanın konağının önünde o henüz küçük bir kız çocuğuyken görmüştüm.Konağın kapısının önünde eşiğe oturmuş kitap okuyordu.Gördüğüm an vurulmuştum.Beline kadar uzun saçlarını kalın bir balık sırtı  örülmüş,üzerinde çiçekli bir elbise,elinde 'Şeker Portakalı' heyecanlı heycanlı okuyordu.Onu izlediğimi farkettiğin de tek kaşını kaldırıp 'Neye bakıyorsun öyle?'diye sormuştu.Cevap vermeden utanıp kaçmıştım.Geri kalan 17 gün boyunca tıpkı 15lik bir ergenin yapacağı gibi gizlice izlemiştim onu.Bir tek Halis ağanın torunu olduğunu ve adını öğrenmiştim.Sonra da bir daha göremedim. Ben babamın büyük adam olacaksın itemleri ile yurt dışına gönderilmiştim.Bundan yaklaşık 4 yıl önce bir gün boş boş haber sitelerinde gezerken görmüştüm onu.'KEMAL SARUHAN'IN BÜYÜK AŞKI' başlığı atılmış bir haberin altında o adamla gülümserken bir fotoğrafı vardı.İçimde kaç parça yok oldu bilmiyorum.Aklıma bile gelmediğini,çocuklukta kaldığını düşündüğüm o küçük hayranlık büyümüş yerini derin bir aşka bırakmıştı.Ve onu takip eden dört yıl boyunca sürekli magazin sayfalarında boy boy fotoğrafları yayaınlanmıştı.En son düğünde ki o büyük skandalı okuduğumda ben çoktan Antep'e dönüş biletimi almıştım.Nereden bilebilirdim ki kader bizi aynı uçağın aynı koltuğunu satın alacak şekilde tekrar bir araya getirecekti.

Şimdilerde hayallerimi süsleyen o gözler yanı başımda.Ben bakıyorum ona ama o bakmıyor,görmüyor,konuşmuyordu.Anlık bir özlem ile saati umursamadan telefonuma uzandım.Sesini duymalıydım.Rehberden adını bulup düşünmeden arama tuşuna bastım.Bir çaldı,açan yok.İki,üç,dört...Ve kapandı.Uyumuş olabileceği aklımın ucunda bile geçmemiş yerini direk endişeye bırakmıştı.Bir kez daha aradım.Yine aynı.3. kez denediğimde yine aynı şey ile karşılaşınca çoktan odamdan çıkmıştım.Hızla evden çıkarken aynı zamanda aramaya devam ediyordum ama sonuç hep aynıydı.Arabaya bindiğimde ayağımı gazda bi an olsun kaldırmadan iki dakika içinde konaklarının kapısının önüne gelmiştim.Kapıda duran korumaların şaşkın bakışlarını aldırmadan arabadan inip konağa girdim.Konakta büyük bir sessizlik vardı,yüksek ihtimal ile Halis ağalar çoktan uyumuştu.Hiç beklemeden ezberlediğim odaya doğru ilerlemeye başladım.Merdivenlerden çıkarken kalp atışlarım dahada hızlanmıştı.Süheyla'yı odasında görmesem ne yapardım bilmiyorum.

Süheyla'nın kapısının önüne geldiğimde düşünmeden içeri daldım.Yatağına uzanmış kitap okuyordu.Korku ile bir anda kitabı fırlattı.Dudaklarından küçük bir çığlık döküldüğünde hızla yanına gidip bir elimi beline doladım,boşta kalan elimle de ağzını kapatıp.

-Hişş!Sessiz ol.Nerdesin sen allasen? Kaç defa aradım insan bir açar.

Telaş ve öfke karışımı çıkan ses tonum ve cümlelerim gözlerinin büyümesine neden olmuştu.Süheyla şaşkın bakışlarını gözlerinden ayırmadan ağzımda duran elimi tutup indirdi.Dikkatle gözlerime bakıyordu ve bakışlarında ki anlamı çözmek çok zordu.Dudaklarını birbirine bastırıp belinde ki kolumdan da kurtulup bir adım geriye gitti.

-Evdeyim Agah.Nerede olacağım?

Umursamazca söylediği cümle ile öfkem artmıştı.

-Süheyla kaç defa aradım.O adam bir şey yaptı sandım.Deli misin sen? Nasıl bu kadar rahat evdeyim diyebiliyorsun?

-Agah beni korumaya çalıştığın o adam benim 4 yıllık erkek arkadaşımdı.eni aldatmış olması,düğünümün mahvolmuş olması beni öldüreceği anlamına gelmez .Bana ne yapacağını düşünüyorsun?Ve ben kendimi koruyabilirim.Ayrıca telefonlarını da açmak zorunda değilim.

En az benim kadar öfkeyle çıkmıştı sözcükler ağzından.Bu kadar öfkelenmesine sebep olacak ne yapmıştım?Tek suçum onu deli gibi merak etmek ve zamparadan  korumak mıydı yani?

-Süheyla,Kemal dört yıllık 'eski' erkek arkadaşın olabilir ama sandığın kadar da iyi bir insan değil.Sen körsün görmemişsin ,görmek istememişsin.Tıpkı o arkadaşın gibi sana çarşaf çarşaf belgelerle mi gelmek lazım.Ben seni ondan korumaya çalışıyorum.

Konuştuğumdan Süheyla'nın gözlerinin dolmaya başladığının farkına varmamıştım.Söylediklerim canını yakmıştı.Dilimi tutamamıştım ki.Gözlerimin önünde ki öfke perdesi yanağından süzülen gözyaşını görünce tamamen kalkmıştı.Bir adım yaklaştım ama o bir adım geri gitti.Ellerimi ona doğru uzatırken;

-Özür dilerim.

-Git!

-Süheyla yapma lütfen özür dilerim.

Bir milyon defa pişmandım ama ona bunu şimdi nasıl anlatacktım.Keşke dilimin kemiği olsaydı da kırılsaydı.Süheyla bakışlarını benden kaçırarak elini ensesine götürrdü.Dudağına düşmüş gözyaşını üst dudağı ile silip bakışlarını tekrar gözlerimle buluşturup.G

-Git Agah! Ve mümkünse beni kimseden değil kendinden koru.

Söylediği cümle beynimde deprem etkisi yaratmıştı.Gözlerinin içine iyice baktım.Bir umut ışığı aradım,beni görsün istedim ama o yine bana karşı bir duvardı.Hiç bir şey söylemeden onun üzerimde ki bakışları ile odadan çıkarken kafamda yankılanan o söz ciğerimin dört bir yanını delmişti.

'Beni kimseden  değil,kendinden koru'

SÜHEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin