"Chaeyoung beni evden kovdu." Kapıyı açan Lisa'ya bakarak söyledim. Gülümsedi ve geçmem için yer açtı. Elimdeki çantayı ben geçerken elimden aldı. İçeri girdiğim zaman bana çantamı yukarı bırakacağını söyleyerek yukarı çıktı.
Yavşak Chaeyoung beni gerçekten evden kovmuştu. Benden önce eve gelip çantamı hazırlamıştı. Anahtarı dış kapıya tam takacağım sırada kapıyı açıp çantayı adeta suratıma attı. Afalladığım için bir çantaya bir de ona baktım. Bana baktı ve şöyle dedi. 'Sooyoung ile sevişmemi görmek istemiyorsan uza buradan'. Bu gitmem için gayet mantıklı bir nedendi. Bu yüzden çantayı da alıp Lisa'ya geldim. Kendimi Lisa'nın koltuğuna bırakıp sesli şekilde nefes verdim. Koltukta bilgisayar duruyordu. Ekranına baktım, mail adresi açıktı. Bilgisayara ellemeden maillere baktım. Çoğu iş içindi ama bir şey gözüme çarptı. Bu resmi bir yazışma değildi. Başlıkta buluşma yazıyordu. Kaşlarımı çattım, merak etmiştim. Tam bilgisayara elleyeceğim sırada Lisa sesli bir şekilde merdivenlerden indi. Elimi çektim.
"Çalışıyor muydun?" Yanıma zıplayarak gelip kucağıma atladı. Cidden yaptı bunu. Ben altta can çekişirken kahkaha atıyordu. "Lisa kalk!" Boynuma daha çok sarıldı ve ondan kurtulmamı engelledi. Hala deli gibi kahkaha atıyordu. Ölümümden zevk mi alıyor? "Kalk yoksa senden ayrılırım." Yüzü bir anda düştü ve geri çekildi. Bu haline güldüm. Yanımda duran bedenine sarıldım. En küçük lafımdan bu kadar etkilenmesi çok tatlıydı. "Şaka yapıyorum, aptal." Hala kendine gelmemişti dudağını büzmüştü ve elleriyle oynuyordu. Bunun üzerine bu sefer ben kucağına oturdum ve dudağına uzandım. Bana izin verdi. Dudağını onu kendine getirmek amacıyla uzunca öptüm. Sonra ayrıldım ve yüzüne bakmaya başladım. Bana hala üzgünce bakıyordu. İşe yarayacağını düşünmüştüm. Kaşlarımı hafifçe çattım ve ses tonumu onu rahatlatmak için ayarladım. "Şaka yapıyordum. Senden ayrılmayacağım."
"Lütfen bir daha böyle bir şey söyleme." Dudağımı büzdüm. Onu kırmıştım.
"Özür dilerim bir tanem." Başını salladı ama gözleri hala üzgünce bakıyordu. "Özür dilerim, gerçekten. Ben sadece seni kaldırmak için söyledim." İkna olmamış gibiydi, tanrım onu gerçekten kırmıştım. "Lisa, seni seviyorum. Senden ayrılmayacağım lütfen gülümser misin?" Ellerimi yüzüne çıkardım. Dudaklarının kenarını yukarı doğrulttum. Bu hareketime gülümsedi. Ben de gülümsedim. "İyi miyiz?" Başını salladı.
"Daha güzel bir özür-" Sözünü kesen dudaklarının üzerindeki işaret parmağımdı.
"Bana seks teklif edecektin değil mi?" Omuz silkti. Lisa'yı tanıyabildiysem bu şey demekti; Evet sana seks teklif edicektim ama şimdi değilmiş gibi yapacağım. "Evet bana seks teklif edecektin." Dudağının üzerindeki parmağımı ısırdı. Yavaş ısırmıştı ama ben abartıp biraz bağırmıştım. Bıraktığında elimi kendime çektim ve parmağıma üfledim. Sırıtıyordu. Ona sinirle baktım. Kucağından kalkmak için hareketlendim ama beni belimden tutup engelledi.
"Bana kızamazsın çünkü beni kırdın." Haklıydı bu yüzden ağzımı kapattım. "Beni kendinle tehdit etme." Annesine sinirlenmiş çocuk gibi bakıyordum ona. "Bunu bir daha yaparsan parmağını bir daha ısırırım." Hızla parmağımı kendime çektim.
"Tamam özür dilerim. Parmağımı koparma." Memnunca gülümsedi. Beni kendisine çekti ve sarıldı. Yüzüm boynuna denk geliyordu. Saçlarımı okşamaya başladı. Hala memnuniyetsiz şekilde somurtuyordum. Beni taklit ederek konuştu. Halbuki suratımı görmesine imkan yoktu.
"Lütfen gülümser misin Jennie." Benim ses tonumu taklit etmeye çalışmıştı. Doğruldum ve suratımı ekşiterek ona baktım.
"Bu berbattı."
"Bence de." Sonra gülümsedim. O da bana bakıp gülümsedi.
"Aslında bir arkadaşım gelecekti, seni onunla tanıştırabilirim." Maillerindeki konuşmadan bahsediyor olabilir miydi? Tek kaşımı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the eye of horus • jenlisa
Random"Havaalanları düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve Hastane duvarları ibadethane duvarlarından daha çok inanan."