Yeni kitap yolladım, yine jenlisa hikayesi ve monoton değil. Bakmanızı öneriyorum. Seveceksiniz..
Lisa ile hastahane deneyimimiz şöyleydi. Canı acımadığı halde canı acıyormuş gibi yapıyordu ve beni çevresinde tutuyordu. Sürekli elimi tutuyor, sıkıyor ve canı acıyormuş gibi numara yapıyordu. Bu halleri sinir bozucu olmaktan çok, tatlıydı. Hemşire kollarına yara bandı yapıştırmıştı ve şu an kendi kanepesinde onları inceliyordu.
"Bu sanırım en büyük olan." Gösterdiği yara bandına ve yaraya baktım. Çocuk gibi dudağını büzmüştü. Şu an gözümde keşke bana araba çarpsa ama ölmesem sevdiklerim de benimle ilgilense tribindeki ergenlerden hiçbir farkı yok. Üstelik onunla ilgileniyorum. Daha ne istiyor, fikrim yok. Sanırım dikkatimin televizyonda olmasından hoşnut değil. Bu yüzden kumandaya uzanıp televizyonu kapattım. Vücudumu ona döndürdüm. Kolunu tuttum ve bir yara bandına ne kadar dikkatli bakılabiliyorsa o kadar dikkatli baktım.
"İyi görünmüyor." Yüzümü ona çevirdim. Elini kalbine koymuş ve başını aşağı yukarı sallıyordu. Bilemiyorum, onun içinden bu tip bir drama kraliçesi çıkması beni oldukça şaşırttı ama bozuntuya vermedim. Aynı şekilde hareketleri o kadar yapmacık ve komikti ki gülmemek için sarf ettiğim çaba gerçekten kayda değer. "Senin neye ihtiyacın olduğunu çok iyi biliyorum." Kafasını eğip bana merakla baktı. "Bir duş." Kafasını hızla iki yana salladı.
"Duşa girersem bunlar sökülür." Zaten çok gerekli değillerdi. Hemşire bandı taktıktan sonra kulağıma eğilip plasebo etkisi diye mırıldanmıştı. Sonra da pansuman yapmanın yeterli olacağından bahsetmişti. Bu etkiyi açıklamam gerekirse, gerçekten var olan bir etki bu arada. Siz bir psikologsunuz ve bir hastanız uyku problemi çektiğini anlatıyor. Çekmecenizden bir vitamin hapı çıkarıyorsunuz ve bunu hastanıza uyku ilacı olarak anlatıyorsunuz. Uykusuzlukla hiçbir alakası yok, unutmayın. Tabi bunu birazcık överek ve hastanızın, ilacın gerçekten bir etkisi olduğuna inandığına emin olarak yapıyorsunuz. Hastanız ilacı alıyor ve bir hafta sonra geri geliyor. Uyku düzeninin yerine geldiğini ve ilacın mucize olduğunu anlatıyor. Tam olarak plasebo etkisi buna deniyor. Kitabı tanımı şu, 'kişinin hastalığı için kanıtlanmış tedavi edici bir etkisi olmamasına rağmen bir ilacı aldığında kendisini iyileştirebileceği algısının oluşmasıdır.'
"Yenilerini yapıştırırız." Bu ona mantıklı gelmişti. Kafasını salladı. "Ben küveti hazırlayayım. Hastamız da burada kalsın." Hiçbir şeyi olmadığı halde hasta numarası yapıyordu ve benden ekstra ilgi alıyordu. Bu yetmezmiş gibi ben giderken yine canı yanmış gibi yaptı. Gözlerimi devirip yukarı çıktım. Doyumsuz her yerde doyumsuz. Banyosuna girip küvetin suyunu açtım. Epey bir uğraştan sonra ideal sıcaklığı buldum. Nedense bu musluk ayarını yaparken hep bir kasanın kilidini açmaya çalışıyormuş gibi hissediyorum. Her neyse, sıcaklıktan emin olduktan sonra musluğun akmasına izin verip dolaplarını karıştırdım. Burada bir yerde duş jeli olmalı. Duş jelini buldum ve elimi zafer kazanmış gibi havaya kaldırdım. Jeli alırken dolapta gözüme bir şey çarptı. Gül yaprakları? Üstelik tazeydiler. Yüzüm şaşkın bir hal aldı ve yapraklardan birini elime alıp incelemeye başladım. Bunların burada ne işi var?
Artık Lisa'yı sorgulamamaya karar verdiğim için gözlerimi devirip dolabı kapattım. Duş jelini dolmakta olan küvete döktüm. Lisa gibi kokuyordu, bu duş jelinden almam lazım. Jeli döktükten sonra yerine koymak için hareketlendim. Gül yapraklarını görmemek için çaba sarf ederek jeli yerine koydum. Gerçekten Lisa, sen tuhaf bir kızsın. Küvet dolmaya devam ederken hızla aşağı indim. Lisa aynı şekilde oturuyor ve sallanıyordu. Bu onu ibadet eden yahudiler gibi gösteriyordu ama bunu da boş verdim. Bugün her şeyi boş verecektim. Boş vermek harika bir şeydir.
"Küvet hazır olmak üzere, yukarı gel." Tam merdivenden çıkmak üzere hareketlendiğimde drama kraliçesi, acı bir ses çıkardı. Pekala, tatlıydı ama abartıyordu. Arkamı dönüp ona baktım. Elini bana doğrultmuş gözleri bayık bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the eye of horus • jenlisa
Rastgele"Havaalanları düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve Hastane duvarları ibadethane duvarlarından daha çok inanan."