"Bayan Kim, size söyledikleri aynen doğru öyle değil mi? Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?" Onuncu kez avukata Mia'nın bana söylediklerini anlatıyordum. Vermem gereken ifadeyi bile çalışmıştık. Buradan sonra karakola gidip ifade vermem lazım, bir de bu çıktı.
Gözlerimi devirdim ve dirseğimi masaya koyup kafamı elime yasladım. "Evet birebir, eklemek istediğim bir şey yok. Artık gidebilir miyim?" Ona anlattıklarımı bilgisayarda son bir kez kontrol etti.
"İşimiz tamam, ben dosyayı toparlayacağım. Buyrun." Ayağa kalktı ve beni kapıya kadar geçirdi. Kendisi yıllardır şirket avukatlığımızı yapıyordu. Kişisel davalarımıza da bakıyordu, tamamen kendi tercihiyle. Bu yüzden yıllardır birbirimizi tanıyorduk Bay Jongdae ile. Kapıdan birbirimize kafa selamı verip ayrıldık.
Pekala ikinci görev, hedefim Lisa. Doğrudan takımının olduğu ofise gittim. Camdan içeriyi kontrol ettim. Toplantı yapıyorlardı. Eğilip biraz daha net görmeye çalıştım. Jaluzi tip perdelerin azizliğine uğruyordum. Yarı kapalıydı ve göremiyordum. Sadece oturduklarını ve birinin de ayakta bir şeyler anlattığını anlayabiliyordum. Oflayarak geriye çekildim. Bitmesini beklemem gerekiyordu ama bir yandan da içeri girip Lisa'yı masadan almak istiyordum. Bu olamayacağına göre beklemem gerekiyordu.
Bulduğum bir masanın üzerine oturdum. Ellerimi iki yana sabitledim ve ayaklarımı sallamaya başladım. Etrafımı incelemeye başladım. Klasik ofisti işte. Koşuşturan çalışanlar takım elbiseli adamlar ve kadınlar. Etrafı incelerken altımdan bir robot geçtiğini gördüm. Çapı 60 santim kadardı. Ayaklarımın tam altında durdu. Üzerindeki dikdörtgen şeklinde led bir ekran vardı. Robotla on saniye kadar bakıştığımızda led ekranda harfler belirdi. Daldığım için yerimden sıçradım. Kendime geldiğimde ekrana dikkatlice baktım.
Orada bekleme
Ağzım aralandı ve bir robota ne kadar manasız bakılabilirse o kadar manasız baktım. Kendimi işaret ettim
"Ben mi?" Robot biraz bekledi. Robotla konuştuğuma inanamıyorum.
Evet
Kesinlike robotla konuşuyorum. Bunun yazılımı Siri yazılımı ile aynı falan mı. Nerede beklemem gerekiyordu?
Dinlenme salonlarındaki hücre yataklardan birine yat
Peki, robot ne yapacaktı. Biraz düşündüm. Neden robotun söylediği bir şeyi yapacaktım ki. Bu yüzden omuz silktim. Eğer onun dediğini yaparsam robotlar dünyayı ele geçirmeye bir adım daha yaklaşırdı. Aniden bana dinlemlenme salonuna gitmemi isteyen robottan korkunç bir alarm sesi çıktı. Korkup ona baktım.
Git Jennie
Evet kesinlikle dünyayı istila edecekler. Bu yüzden kalkıp dinlenme odasına gittim. Adımı biliyordu. Demek ki yüz tanıma sistemi de vardı. Kesinlikle girişteki o cihazdan yüzümü sildirmem lazım. Şirkete girmek için neden yüz tanıma sistemi koyarsınız ki.
Dinlenme odasına seke seke gittim. İçeriye müthiş bir gürültüyle girdiğim zaman hücre yataklardan bir kaç kafa kalktı. Utanarak özür diledim ve kafalarını geri indirdiler. Ben buraya en fazla iki defa geldim. Kuralları bilmiyorum özür dilerim kaba insanlar. Boş bulduğum hücreye uzandım. Telefonumu çıkardım ve Candy Crush açtım. Sesi kısmayı unuttuğum için yine bir kaç kafa kalktı. Tanrım, indirin o deve kuşu kafalarınızı. Sinirleniyordum ama yine özür diledim. Kafalarını yine indirdiler. Candy Crush oynayamaya devam ettim. Bu sefer sessiz bir biçimde.
Candy Crush oynarken göz kapaklarım yavaş yavaş ağırlaşmaya başladı. Tamam, Lisa'nın yatağı favori yataklarım arasından tam şu an çıktı. Bu yataklar kesinlikle harika. Bu yüzden kapak kısmını kapattım. Uyku mahremiyeti kesinlikle önemli. Rahat bir pozisyon aldım. Zaten boyum kısa olduğu için yatağa fazlasıyla sığıyordum. Göz kapaklarım yavaşça kapandı ve kendimi uykuya verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the eye of horus • jenlisa
Acak"Havaalanları düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve Hastane duvarları ibadethane duvarlarından daha çok inanan."