"Ne bilmem gerekiyor Jennie?" Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım.
"Elimde bir ses kaydı var. Annem ve Benz Drew'in konuşma kayıtları. Suçlarını itiraf ettikleri." Ağzı şokla aralandı. İnanamıyor gibiydi. Kaşlarını çattı.
"Annen mi?" Sertçe yutkundu. Kafasını iki yana salladı. Gözlerimi kıstım.
"Annem." Jisoo bunu sindirmek için biraz nefeslendi ve gülmeye başladı. Bu hareketine anlam veremedim.
"Şimdi anlıyorum." Dudaklarımı ısırıp devam etmesini bekledim. Muhtemelen hoşuma gitmeyen bir şey söyleyecekti. "Babanın ölümünü bahane ederek şirkete dava açtı. İhmal olduğunu iddia ediyor."
"Ne ihmali?"
"Onun ölmesi şirket yüzündenmiş gibi." Kan beynime sıçradı. Nasıl böyle bir şey yapar? Kendi suçunu örtmek için ucuzca başkalarını suçluyor yani. Üstelik parasının kaynağı olan şirketi dava ederek. Derin nefesler almaya başladım. Daha ne çıkacak çok merak ediyorum.
"Babamı o öldürdü Jisoo. O ve Benz Drew." Sesim nasıl kızgın çıktı bilmiyorum ama bunu başarmıştım. Jisoo kendini geriye atıp kollarını kafasının arkasında birleştirdi.
"Baştan anlat Jen."
"Dediğin gibi Jisoo, o gece babama çarpan Oh Sehun'du. Arabadaki diğer kan lekesi ise babamın şoförüne ait. Oh Sehun şoförü arabadan çıkarmış. Planlayanlar ise Anne-" Sertçe yutkundum. Bunu söylemesi çok zordu. "Annem ve Benz Drew."
"Babanın ölümünden sonra Benz Drew bir anda yükseldi. Planları buydu." Chaeyoung bu süre boyunca bizi sakince dinlemişti. Fikrini belirtmek için boğazını temizledi.
"Planlarına uymayan şeyse şu, Jennie'nin hisseleri alması. Muhtemelen sen şirket yönetimiyle ilgilenmediğin, sadece imza işlerine baktığın için seni rakip olarak görmediler." Mantıklı bir tespitti. Jisoo onaylayan mırıltılar çıkardı. Kafamı karıştıran bir şey vardı.
"Üvey babam, neden onunla evlendi o zaman? Eminim bu da planlarının bir parçasıdır." Jisoo düşünceli gözüküyordu. Chaeyoung'a döndüm. Bir fikri var gibiydi.
"Annen zeki bir kadın Jen. Neden parmağında oynatabileceği iki adam varken biriyle yetinsin." Bunu biraz düşündüm. Bay Park'ın anneme olan özel ilgisini hepimiz biliyorduk. O yıllarca hayat arkadaşı olmadan yaşayan bir adam. Annemse onun için en uygun adaydı. Sonuç olarak evlendiler. En büyük ikinci hissedarla. Birincisi benim, öz kızı. Benz Drew ise şirkette konumu yüksek ve yönetim kurulunda. Bu demek oluyor ki, üçümüzü de parmağında oynatıyor.
"Sikeyim, iki değil. Ben de varım." Chaeyoung parmağını şıklatıp beni işaret etti. Sonra Jisoo'ya döndü. Jisoo her şeyi yeni anlıyordu. Masasına kollarını dayayıp bana ciddiyetle bakmaya başladı.
"Bütün bunları nereden öğrendin Jennie?" Bu konu. Bunu bir anda söylersem iyi olmay-
"Lisa." Şokla Chaeyoung'a baktım. Ağzını iki saniye tutamıyordu. Takdir edilesi bir şey yaptıktan sonra her şeyi mahvetmek huyudur. Jisoo da hızla Chaeyoung'a döndü.
"Ne? Onun ne alakası var?" Hızla alnıma vurdum ve Chaeyoung'a boğaz kesme işareti yaptım. Beni görünce sustu ve geriye yaslandı. Bu meydanı bana bıraktığı anlamına geliyordu.
"Oh Sehun, Lisa'nın öz kardeşi." Gözleri büyüdü ve bana baktı. Devam ettim. "Doğal olarak da Benz Drew'in öz kızı." Ağzı açılıp açılıp kapanıyordu. Tam anlamıyla şok geçiriyor gibiydi. Hızla bilgisayarından bir şeyler yapmaya başladı. İşini bitirdiğinde ekranı bana döndürdü. Kafamı yana yatırıp ekrana baktım. Lisa'nın özgeçmişi. Eliyle gösterdiği yere odaklandım. Aile kısmını gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the eye of horus • jenlisa
Diversos"Havaalanları düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve Hastane duvarları ibadethane duvarlarından daha çok inanan."