13. Bölüm

2.7K 173 59
                                    

"Öncelikle burada olduğumu nasıl öğrendin?" İç çekişlerine devam ederek ve bana bakmayarak cevap verdi.

"Mia'yla konuşmak isteyebileceğini tahmin ediyordum. Özel yerinizi de biliyordum." Durup gözyaşlarını sildi. Elleriyle koltuğu sıktı ve devam etti. "Chaeyoung ile konuştum. Sabah seni sorgulaması için. Ona nereye gittiğini sormasını istedim. Sen yalan söylerken dudağını ısırırsın. Ona yalan söyledin. Chaeyoung da beni aradı. Böylece sahile geldim." Sustu ve bir kez daha iç çekti. Dayanamıyordum, onu böyle görmek gerçekten beni paramparça ediyordu. Elimi kaldırıp kafasını dizlerime yatırdım yan şekilde karşıya bakıyordu. Saçlarını okşamaya başladım.

"Rahat ol Lisa." Hala ağlıyordu. Sakinleşmesini beklemeye karar verdim. Hala derin derin iç çekiyordu ve dizimde göz yaşlarını hissediyordum. Küçük bir tutam alıp örmeye başladım. Bu sırada yavaş yavaş sakinleşiyordu. Daha da sakinleşmesini umarak eğilip yanağını öptüm. "Lisa, ağlama. Böyle her şey benim için de zor oluyor." Dizimden doğruldu. Gözyaşlarını yine sildi ve kafasını salladı.

"Tamam. Sormaya devam et." Ağladığı için sesi kalın çıkıyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"Baştan bilmek istiyorum. Beni gerçekten ilk defa 6 yıl önce mi gördün?" Neye inanacağımı bilmiyordum. Bu yüzden böyle bir soru sordum. Sorduğum an bana ciddi şekilde baktı.

"Hayır Jennie, sana yalan söylemedim. Yemin ederim seni o gün ilk defa sinemada gördüm." Elleriyle oynamaya başladı. "Haklısın, her şey üst üste geldi ve bana inanmıyorsun ama sana hiçbir zaman yalan söylemedim. Sadece bazı şeyleri anlatmadım." Ona inanmak istiyorum. Bana doğru söylüyor gibi bakıyordu. Kafamı koltuğa yaslayıp başka bir soru sordum.

"Mia nereden biliyor?" Nefesleri hızlandı. Sabit bir noktaya bakıyordu. Yanağının içini ısırdı ve anlatmaya başladı.

"Onunla arkadaş olduğumu sana anlatmıştım. Senin için." Çene kaslarını kastı ve hafifçe ileri geri sallanmaya başladı. "Bilirsin arkadaş olmak için bir takım şeyler yapılır."

"Ne gibi?" Ani sorumla kafasını kaldırdı.

"İçmek gibi." Kafamı yana yatırdım ve elimi kaldırıp devam etmesini işaret ettim. "Bir gün onun evinde sarhoş oldum. Siz sevgiliydiniz ve o sana baban öldüğü için destek oluyordu, o zamanlardı. İçtiğim zaman kafamdaki her şeyi anlatırım. Orada da öyle oldu."

"Bu zamana kadar nasıl gündeme gelmedi bu mevzu? Mia'nın ağzı sıkı değildir."

"Para insanları susturur."

"Sen orta halli bir ailede yetişmedin mi?" Eğer ailesi zengin olsaydı, o sinemada çalışmazdı. Belki de hiç karşılaşmazdık. Kafasını iki yana salladı.

"Onlar benim gerçek ailem değil. Koruyucu ailem." Kaşlarımı şaşkınlıkla çattım. Anlamıyorum, bunları daha önce konuşmamıştık evet ama, ama bu kesinlikle söylenmesi gereken bir şey. Çekiniyor muydu acaba?

"Mia'yı susturacak parayı nereden buldun?"

"Öz babam." Kafamı iki yana salladım ve acı şekilde güldüm.

"Lanet olsun, öz baban kim?" Bana şu ana kadarki en çaresiz bakışını attı. Ağzı açtı ve geri kapattı. Elini kafasına koydu ve cevap verdi.

"Şirket ortaklarından, Benz Drew." Ağzım açık kalmıştı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Babamı yıllardır tanıyordu. Babamı şirketten attırma kararına evet yanıtı verenlerden birisi o adamdı.

"Şirkete benim için girmedin değil mi? Bana yakın olmak istediğin için değildi." Hissettiğim tamamen düş kırıklığıydı. Kafasını iki yana sallıyordu.

the eye of horus • jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin