Jungkook'un kapısının önünde, kapının açılmasını bekliyorduk. Lisa'nın gergin olduğunu dışarıdan görebiliyorum. Onu rahatlatmak istediğim için tuttuğum elini başparmağımla okşayıp ona küçük gülümsemeler yolluyordum. Kapı usulca açıldı. Chaeyoung ikimizi görünce gülümsemedi, sadece durdu ve beni içeri çekti. Lisa bu duruma daha da panik oldu ve dudaklarını ısırmaya başladı. Onu bir saniyeliğine boş verdiğimde Chaeng beni uzak bir köşeye çekti.
"Mia burada." Ağzım şokla aralandı. Onun bu ortamda ne gibi bir işi olabilir. Uzaktan Lisa'ya baktım. Ellerini önünde bağlamış bana masumca bakıyordu. Pekala Jennie Kim, sanırım unutulmaz bir akşam geçireceksin. İlk şoku atlattığım zaman içeriden Jungkook geldi. Elindeki havluyla ıslak ellerini sildikten sonra havluyu rastgele bir yere koydu. Kocaman gülümsemesiyle bana sarıldı.
"Hoşgeldin." Benden ayrılırken söyledi. Sonra etrafa bakmaya başladı. "Arkadaşını getirmeyecek miydin?" Lisa nereye kaybolmuştu? Ben de etrafımı Jungkook gibi inceledim. Onu göremedim.
"Sanırım içeriye girdi." Jungkook beni yönlendirdi ve beraber geniş salonuna girdik. Demiştim, unutamayacağım bir gece olacak diye. Jaehyun, Jimin, -tanrım Jimin bizden sonra geleceğini söylemişti- Mia, Jisoo, Jinyoung. Bunların hepsinin burada ne işi vardı. Üstelik Jisoo, Mia'ya öyle bir bakıyordu ki onun bu gece sağ çıkamayacağını tahmin ediyorum.
Açık gri tonlarındaki büyük salona girdiğim zaman herkes bana odaklandı. Jungkook arkamdan adımlıyordu. Aniden durdum çünkü bu ortamda ne yapacağımı bilmiyordum ve içimdeki rahatsızlık hissi asla geçmiyordu. Lisa ise ortalıkta yoktu. Tanrım gerçekten kafayı yiyeceğim.
Her şeyi geçtim Mia ve Jinyoung neden burada? Bana bir açıklama yapacaklarını bildiğim için, sormadım.
Lisa görüş alanıma girdi. Paltosunu hala çıkartmamıştı merdivenlerden iniyordu ve ellerini hafifçe sallıyordu. Boynu ıslaktı ve saçlarının küçük bir kısmı ıslanmıştı. Onu gördüğüm zaman hafif bir gevşeme hissettim. Bana gülümsedi. Gerildiğimi o da anlamış olmalı. Salondaki herkes gibi.
Mia gözlerini üzerimden çekmiyordu. Ben inatla ona bakmıyordum. Bana yaşattıkları ona baktığım an öğürme hissiyatı doğuruyordu. Lisa'nın gözleri Mia'ya kaydı. Gözlerini kıstı ve ellerini sıkmaya başladı. Ben olduğum yerde çakıldığım için durum tuhaflaşıyordu. Chaeyoung aşırı keyifliydi. Olay çıkmasını bekliyordu. Mia'yı o da sevmiyordu ve Lisa'nın, Mia'nın suratını dağıtmasını gönülden istediğine eminim.
Bu tuhaf ortamı Jungkook bozdu. "Yemekler hazır. Sizi sofraya alabilir miyim?" Karşımdaki topluluk bir bir yanımdan geçmeye başladı. Jinyoung bana hafifçe baş selamı verdi. Jisoo inanılmaz bir sinirle yanımdan geçti.
Lisa benim donduğumu fark ettiği için hızla yanıma geldi ve elimi tuttu. Ağır çekimde kafamı ona çevirdim. Hafifçe elimi sıktı ve fısıltı şeklinde konuştu.
"Yukarıda İrene ve bir çocuğu uygun olmayan bir pozisyonda yakaladım." Beni güldürmek için yapıyordu. Rahatlamamı sağlamak istiyordu. Kendi gerginliğini unutmuştu. Bu çabası işe yaradı, sayılır. Dudaklarım kıvrıldı ama hemen tekrar düz haline geri döndü.
"Gidelim mi?" Başımı salladım ve beni yönlendirmesine izin verdim. Masaya doğru beni çekiştirdi. Elimi bırakıp sandalyelerden bir tanesini benim için çekti. Çektiği sandalyeye oturdum. Yanıma da o oturdu. Ortam fazla sıcaktı ve benim üzerimde boğazlı kazak vardı. Elimle kendime yelpaze yaptım. Lisa sandalyesine yerleşirken bunu gördü. Kulağıma hafifçe fısıldadı.
"Saçlarını toplayabilir miyim?"
"Evet, lütfen." Ona arkamı döndüm. Sağ bileğindeki tokayla saçımı topuz yaptı. Eski halimize döndük. Kafamı inatla masadan kaldırmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the eye of horus • jenlisa
Aléatoire"Havaalanları düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve Hastane duvarları ibadethane duvarlarından daha çok inanan."