Lisa tekrar mutfağa girdi. Bana sarılmak için hareketlendi. Bunu fark ettim ve elimle onu durdurdum. Elleri açık şekilde olduğu yerde kaldı. Az önce ona sarılmış olabilirim ama bu yaptığını affettiğim için değildi. Sadece ihtiyacım vardı ve yaptım. Bana hala bakıyordu ve dudağını büzmüştü. Açık ellerini yavaşça indirdi. Gözlerimi kısıp hareketini izledim.
"Özür dilerim." Gözlerimi devirdim. Sence özür yeterli mi, gerçekten mi Lisa? Mutfaktan çıkmak için yürüdüm. Yanından geçerken beni yakaladı ve arkamdan sarıldı. "Özür dilerim, çok özür dilerim." Sürekli özür diliyordu. Ben ise zorla yürümeye çalışıyordum. Tır çekiyormuş gibiydim. Salona girdim, o hala özür diliyordu ve ağlamaklı sesler çıkarıyordu. Zar zor koltuğun önüne geldim. Oturacağımı anladı ve beni bıraktı. Üzerimden ayı kalkmış gibiydi. Anın yorgunluğuyla kendimi koltuğa attım. Önümde dikiliyordu ve suçlu bir çocuk gibi dudağını büzüyordu. Evet Lisa, suçlusun. Bacak bacak üstüne atıp onu izlemeye başladım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sürünecekti, bunu ona yapacaktım. Yanıma oturdu ve bana yavru köpek bakışlarıyla bakmaya devam etti. "Özür dilerim, lütfen affet. Ben bir gerizekalıyım." Evet gerizekalısın. Yüzünü bana yaklaştırdı ve bana sarıldı. Yanaklarımı öpüyordu ve her öptüğünde özür diliyordu. Baştan beri saysaydım, muhtemelen bu yüzüncü özür dilemesi falandı.
Onu durdurmak için uyarıcı şekilde baktım. Öpmeyi durdurdu, sarılmayı bırakmamıştı. Derin bir nefes aldım. "Kızla gözümün önünde flört ettin." Dudakları daha çok büzüldü. Hatasını kabul etme şekli sanırım buydu. Ama ona izni ben vermiştim. "Lisa, sen benimle bile flört etmedin."
"Edebilirim." Çok ani söylemişti. Gülmek istiyordum ama kendimi tuttum. "Seninle edemiyorum çünkü yanında heyecanlanıyorum. Ama deneyebilirim." Hayır bu lafından etkilenmeyeceğim. Vücudumu ondan uzaklaştırdım. Elleri kucağına düştü, bana pişman gibi bakıyordu. Umurumda değil. Yapmadan önce düşünecekti.
"Bana şarap koymadın." Sehpanın üzerindeki şarabı ve bardağı gördü. Hemen hamle yaptı ve bardağa şarabı doldurdu. Elinde tutup bana uzattı. Gözleri umutla bakıyordu. "Bu neydi? Farklı bir özür şekli mi?" Elinde tuttuğu şarabı aldım ve ufak bir yudum aldım. Şarabın tadını yoğun şekilde alırken onu izledim. Kafasını hızla salladı. Şarabı yudumlamaya devam ettim ve bitirdim. Sonra bardağı ona uzattım. Alıp tekrar koymak için haraketlendi. "İstemiyorum."
"Ne istiyorsun, hemen yapabilirim." Elimi çeneme koydum ve ayaklarımı kucağına uzattım. Ayaklarıma baktı, sonra da yüzüme.
"Sen baldırlarıma masaj yaparken ne istediğimi düşünebilirim." Elleri hemen baldırlarıma gitti ve nazikçe ovmaya başladı. Lisa, sen bırak bu işleri. Git ve masöz ol. İnanılmaz rahatlarken bunu ona göstermedim. "Buldum." Baldırlarımı ovmaya devam ederken gözlerime baktı. "Bu akşam boyunca bana masaj yapacaksın." Kafasını olumlu anlamda hızla salladı. "Ve.." Durdu ve dikkatle dinledi. "Bana karpuz bul." Şaşkınca baktı.
"Bu mevsimde mi?" Başımı salladım ve tırnaklarıma baktım.
"Evet? Canım çekiyor." Sıkıntıyla nefes verdi. Aslında nefes vermesi yarıda kesildi çünkü uyarıcı bakışlarımla karşılaştı. Baldırlarımı ovarken oraya daldı ve konuştu.
"Bebeğim, bu mevsimde bulamam. Daha sonra beraber yesek?" Kaşlarımı kaldırdım ve baldırlarımı ondan çektim. Kalktım ve odasına çıkmak için hareketlendim. Merdiven başında durdum, ona döndüm.
"Yatağa gelme." Yukarı çıkmaya başladım. Üç saniye sonra bana seslenecek. Üç, iki-
"Jennie." Memnun şekilde sırıttım ve arkama döndüm. Ne var anlamında ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the eye of horus • jenlisa
Random"Havaalanları düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve Hastane duvarları ibadethane duvarlarından daha çok inanan."