5.Bölüm "Korkunun Ahvali"
Mesajı attıktan sonra gelecek cevabı görmek istemediğim için telefonumu kapattım. Zerdanur şokla irileşmiş gözlerle bana bakıyordu. "Arisya sen iflah olmazsın. Barlas'la aranız bugün bozulmadı mı? Daha yüzleşmeden asla izin vermeyeceği bir işe kalkışıyorsun. Sen gerçekten çıldırmış olmalısın." Haklı olsa da bunları duymak bana iyi gelmiyordu. Zaten gergindim daha da gerilmeye ihtiyacım yoktu. Bir işe başlıyorsam sonunu getirecektim. Bu saatten sonra istesem de dönemezdim.
"Zerdi gerçekten iyi hissetmiyorum kendimi. Herşey çok üst üste geldi. Sen de benim üstüme gelme nolur. Beni en iyi sen anlayabilirsin. Lütfen biraz çaba göster." Derdimi anlatmış olmanın verdiği rahatlama duygusu ile kendimi yumuşacık yatağıma attım. Tam tavan ile bakışma seansımı başlattığım sırada Zerda bölerek kafasını tavan ile arama sokup bana dik dik bakmaya başladı. Ona kırgın olduğumu belli etmek için yatağımda bacaklarımı karnıma çekip cenin pozisyonu aldım Sırtımı ona dönmeyi de ihmal etmedim. "Arisyaaa!"
Tepkisizliğimi koruyarak gözlerimiz yumdum. Düşünmeye ve yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Ve tabi yarın ki yemekte ne giyeceğimi seçmeye (!)
Zerda dayanamayacağımı bildiği için omzumdan çekip sırt üstü yatırdıktan sonra karnımı gıdıklamaya başladı. Karşı koymaya fırsatım olmadan kendimi kahkaha atarken buldum. "Ya Zerda dur artık kaç yaşındasın ?" İnatla gıdıklamaya devam ederken gülmekten çatlayacak hâle gelmiştim. Gülmekten gözümde biriken yaşlar uzun zamandır bu kadar çok gelmediğim gerçeğini acımasızca yüzüme çarptı.
"Affetti mi beni ? Ona göre bırakacağım."
"Ölmemi istemiyorsan bırakmalısın. Tamam affettim." Nihayet ellerini karnımdan uzaklaştırdığında derin nefesler alarak hızlanan soluklarımı düzenlemeye çalıştım. Zerda'yı yatakta bağdaş kurmuş otururken görünce hain planımı devreye sokmaya karar verdim. Bu gıdıklanmanın bir intikamı olacaktı elbette.
Dikkati tamamen elindeki telefondaydım süper bir fırsattı. Yattığım yerde sürünerek Zerdanur'a yaklaştıktan sonra dikkatsizliğinden faydalanarak tekme atarak yataktan düşürdüm.
Düşerken attığı çığlık eşliğinde yüzündeki ifade o kadar komikti ki kahkahalarla gülmeye başladım. "Arisya çok acımasızsın. Kafam koptu, kolumu hissetmiyorum, sanırım iç kanama geçiriyorum." Abartmasına karşın gözlerimi devirdiği yatağın en ucundan kendimi aşağı sarkıttım. Zerda yerde sere serpe uzanmış eline başında yaslamış bana en acıklı bakışlarını atıyordu. Yaptığım kısa çaplı hasar kontrolünden sonra bir şeyi olmadığına karar verdim. Eski yerime geri dönerken hala gülüyordum.
"Düşene yardım eli uzatmakta yok. Öyle mi Arisya Hanım? Tamam. Biz kendimiz kalkarız. Düşütüğümüz gibi kalkmasını da biliriz elbet." Tek kişi olduğu halde "biz" diyerek çoğul konuşmasına mı, kamyon arkası sözlerine mi güleyim şaşırdım. Yerden destek alarak kalktıktan sonra sağ eliyle saçını havalı bir şekilde ( yani en azından o öyle düşünüyor ) savurdu. Tekrar yatağa çöküp telefonu ile ilgilenmeye kaldığı yerden devam etti.
Ben de sırt üstü uzanıp tavanı seyretmeye koyuldum. Kuru kuru gitmeyeceğini bildiğim için birkaç tutam da düşünce serpiştirdim. Kendimi yorgun ve halsiz hissediyordum. İki ihtimal vardı. Ya yakın zamanda hasta olacaktım ya da vücudum son birkaç günde yaşadığım duygu değişimlerinin ve adrenalinle harmanlanmış korkuyu kaldırmamıştı.
Kendi kendime telkinler veriyordum. Yarın son kez bu işe dahil olacaktım. O yemeğe gidip bir şeyler öğrenmeye çalışacaktım. Başarısız olursa elbette ki üzülecektim ama en azından denemiş ve çabalamış olacaktım. Tek umudum elim boş dönmemekti bu kadar emeğimin çöp olmasını istemiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENT ( KİTAP )
Science FictionYavaşça eliyle sırtıma destek vererek oturmama yardımcı oldu. Elindeki bardağı aldığımda dudaklarıma götürüp yavaşça içmeye başladım. Elini çektiğinde hastane yatağının ucuna oturdu. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm yüz ile donup kaldım. İçtiğim suyu y...