"Aaa kimsin sen bizimle oynamak için mi geldin? Yaşasın yeni oyun arkadaşımız oldu." dedi Melina karşısında duran yabancı adama bakıp bir yandan da ellerini sevinçle birbirine çırptı.
"Yok ben şey yani biz aslında Hamza'yı amcayı yani şey Muhtar Hamza'yı arıyoduk daa. Size soralım dedik de biz yani şey çocuklara mı bakıyorsunuz siz?"
"Aaaaa sen gece dışarı mı işedin, ne dediğin anlaşılmıyo. Ama yalnız değilsin bak Ali de işemiş oda hebele hubele konuşuyo."dedi kıkır kıkır gülerek.
"HAYIR HAYIR ! Ben tuvalet terbiyemi aldım. Tövbe tövbe ne diyom lan ben?" dedi Yağız bir eliyle de saçlarını karıştırıp önünde duran kıza şaşkın ördek gibi baktı.
"Bana ne senin terbiyenden nereye işersen işee . Amaa ebe sensin, kaçamazsın bağla bakıyım şu bezi gözüne."dedi Melina karşısındaki adamın gözleri yuvalarından çıkıcaktı neredeyse. Bu dediği Yağız da daha da büyük şok etkisi yaratmıştı. Alt tarafı çocukların yanında gördüğü kıza muhtarı soracaktı ama bu kız bir değişik çıkmıştı ve bu durumu kafasında anlamlandıramıyordu.
Melina kendinden heybetli adamın gözüne bezi bağlama çabasındaydı. Yağız da kızı engellemekle uğraşıyordu. Etraflarında ki çocuklarda bezin bağlanması için Melina ya yardım edip bir yanda da "Bağla Bağla" diye bağırıyorlardı.
Bu olanları uzaktan izleyen Çağlar ile Barkan'nın kahkahaları tüm Karadeniz kıyı şeridi boyunca duyuluyordu. O 'ciddiyet abidesi' patronlarını çoluk çocukların elinde oyuncak olması onlarda kayışı kopardı. Üzerlerindeki takımın ütüsünün bozulmayacağını bilseler çayır çimen yata yuvarlana ağızları yırtılırcasına gülerlerdi. Yağız'ın iyiden iyiye sinir küpüne dönüp işin içinden çıkamayacağını anlayan ikili birbirlerine döndü
"Oğlum Çağlar bizim Yağız bok yoluna gitti niyazi olmadan kurtarsak mı, ne yapsak? " dedi Barkan durduramadığı kahkahasını atmaya devam ederek.
"Barkan bence bırakalım, bu herifi böyle görme fırsatı geçmez bir daha elimize. Baksana adamı yere yatırdı çocuklar. "
"Haha ulan hadi çocuklar neyse de bu kız ne ayak, uymuş çocuklara Yağız çocuklara bir şey diyemez ama bu kızın vay haline."
"Hadi hadi kurtaralım kara yağız genç oğlumuzu, minik canavarlardan."
O sırada yanında Yusuf'la beraber Bartu gelmişti. Yusuf bir Çağlar'la Barkan'a baktı, sonra da bakışlarını çok gürültülü oyun oynayan çocuklara çevirdi. Çocukların oraya döndüğünde gördüğü görüntüyle ağzından bir bağırtı koptu "Has siktir ne oluyor lan orada ?" dedi ve koşarak adımlarını çocukların o tarafa çevirdi sinirlenmişti. Çünkü üzerinde ki çocukları savurup üstüne çıkan kızı da altına almıştı Yağız. Melina elinde ki bandı bağlamak için çırpınıyor Yağız da onu zapt etmeye çalışıyordu. Ama Yusuf bu olayı çok farklı anladığı için büyük bir öfkeyle Yağız'ı kızın üzerinden kaldırıp sert bir yumruk attı. Yediği yumruğun şaşkınlığıyla savrulan Yağız da aynı şekilde Yusuf'a karşılık verdi. Barkan'la Çağlar araya girip ayırdı onları. Melina ve çocuklar da korkmuş bir şekilde kenardan onları izliyordu.
"Noluyo lan çocuğu bir yandan manyağı bir yandan. " dedi yağız öfkeli bakışlarını Yusuf'a ata ata.
"Ulan it, ne işin vardı kızın üstünde ha, ne işin vardı seni gebertmemem için mantıklı bir açıklama yap yoksaa..." dedi Yusuf , Yağız hemen sözünü kesip:
" Yoksa ne lan, yoksa ne tövbe tövbe. Bana sayıyla mı gönderdiler sizi lan? Adama bak geçmiş karşıma sapık muamelesi yapıyor. Ben o cadıdan kendimi kurtarmaya çalışıyordum kendimi. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLAPTA PEKMEZ (ARA VERİLDİ)
Humor24 yaşında olmasına rağmen çocukluğundan bir adım öteye gidememiştir Melina. Mahallenin çocukları onun en yakın arkadaşları. Dışarıdan görenler için çocuk akıllı bir deli ama babası için o dünyanın en güzel mucizesi. Yağız Armağan , genç yaşına r...