Merhabalar yine ben güzel okumalar:)
İkanaide - Acoustic 🎶
Jungkook jiminin olduğu odanın önünde durdu. Derin bir nefes aldı. Namjoon taeye denekler üzerinde deney yapacağım diyip bir şekilde jimini jungkookla konuşması için ayarlamıştı. Jungkook kapıyı açtı ve sakince içeri girdi. Jimin heyecanla jungkooka bakarken oturduğu sandalyeden kalktı. Jungkook jimine bakarken süzmeye başladı. Ve yavaşça yüzü düştü. Halsiz gözüküyordu. Hemde fazlasıyla. Yüzü zayıflamış, gözaltları morarmış. Ama hayla jungkooka bakınca gülüyordu. Jungkookta gülümsedi o güzel gülüşün hatırına jiminin tam önünde durdu. Jimin kollarını yavaşça sardı jungkookun beline. Jungkookta sıkıca sarılırken yüzünü gögüsüne gömen jiminin saçlarına öpücük kondurdu. Jimin gülümserken kafasını kaldırıp jungkooka baktı. Jungkook bir elini jiminin yanağına koyup okşadı. İç çekerek "Çok güzelsin." dedi. Jimin kızaran yanaklarla daha da genişçe gülümsedi ve jungkookun yanaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Jungkook jiminin güzel tablo gibi yüzüne dalmışken fazla vaktinin olmadığı aklına gelince konuşmaya başladı. "Sevgilim namjoonu ikna ettik deneyi ihpar edeceğiz." jimin duyduğu güzel haberle genişçe gülümserken jungkook devam etti. "Ama seninde yardım etmen lazım bizde deneyde görevli profesörler olduğumuz için deneyi ihpar ettiğimizde içeri alınırız. Bu yüzden kendimizi seneler önce işten istifa etmiş olarak göstereceğiz. Senden isteğim ise tüm deneklere olayı açıklayıp ihpar ettiğimizde polislere bizi tanımadıklarını söylemeye ikna etmen. " jimin minik güzel ellerini jungkookun yanağına koydu yanağını okşarken" onu ben hallederim sevgilim ama sen lütfen kendine dikkat et " jiminin bu naif sözlerine gülümsemeden edemedi jungkook. Jungkook jiminin anlına bir öpücük kondurdu sonra ise dudaklarına gözlerine bakarken yavaşça ayrıldı Jimin den" şimdi gitmem lazım güzelim kendine dikkat et. " odadan çıkmadan önce baktı son defa sevgilisine jungkook. Sonra çıktı odadan. Acale etmesi gerekiyordu. Bu gün herşeyi hallederlerse yarın ihpar edeceklerdi. Jungkook hızla odasına doğru yürüdü.
Jimin'den
Girdiği odadaki insanlara baktı jimin. Gülümsedi. Kurtuluyorlardı, acı çekmeyecekledi, özgür olacaklardı. Jimin sessiz olmaya çalışarak konuştu. "Lütfen biraz beni dinleyin size güzel haberlerim var." odanın içindeki uykusuzluktan dökülen denekler jiminin etrafına toplandılar. Dikkatle jimine bakarlarken konuştu jimin. "Profesör jungkook hepiniz biliyorsunuz en başından beri bize yardım etmeye çalışıyordu. Profesör Jin ve Namjoon da ona destek olunca bize yardım etmek için güç kazandı. Deneyi ihpar edecekler. Sizden isteğim ise polisler geldiğinde profesör jungkook, jin ve namjoonu tanımıyor gibi davranmanız. "denekler mutlulukla gülerken aralarından en yaşlı olanı young amca konuştu" merak etme evladım dediklerine uyacağız. Bize yardım eden insanlara biz de yardım edeceğiz. " jimin gülümserken diğer denekler de young amcayı destekleyen şeyler söylemeye başladılar. Jimin derin bir nefes almıştı. Bitmek üzereydi. Ama jiminin endişelendiği tek şey vardı. Tae ye ne olacaktı? Tae böyle olaylardan milyon kez polislik olmuş ve hepsinden yırtmıştı. Çevresi genişti. Jimin her ne kadar taeyi herşeye rağmen sevse de hak yerini bulsun istiyordu. Çünkü yaptıkları sadece jimini değil artık masum insanlarıda etkiliyordu.
Jungkook 'dan
Hızla boş odada gözlerini gezindirdi. Odada ona ait hiç bir şey kalmamıştı. Senelerdir buradaydı. Bu oda onun emekleri, hayalleri, geleceğiydi yani bundan öncesine kadar. Şimdi ise sadece içi boş bir kutu gibiydi. Her şey kül oluyordu. Ve jungkook biliyordu bu iş bittiğinde küllerinden doğacaktı yeniden. Yavaşça odadan çıktı. Telefonu cebinden çıkarıp jini aradı. Telefon açılınca konuştu. "Herşey tamamsa ben taenin odasında kalan dosyaları almak için odaya giriyorum." jinin sanki çaktırmamaya çalışır gibi "yonna tae beyle oturuyoruz namjoon bey de var bize kahve getir." yonna mutfaktan görevli kızdı. Jungkook ortamın güvenli olduğunu anlayınca jinin sesine gülerek telefonu kapattı. Kolidoru kolacan ederek yürüdü. Kapının önünde taenin korumalarını görünce küfürler yağdırmaya başladı ve duvarın arkasına saklanarak korumalara dikkatle bakarken biri omzuna dokundu. Ensesine değen nefesle arkasını döndü. Yeonjun jungkooka gülerek bakarken konuştu. "O işi ben hallederim sen içeri gir hyung." jungkook şaşkın bakarken "Senin ne işin var burda." dedi fısıldayarak. Yeonjun bir şey demedi jungkookun önünden geçerek korumaların önüne doğru yürümeye başladı kıvırarak. Jungkook şaşırdığı şey ise yeonjunun makyaj yapmış olmasıydı. Siyah tonlarında sürdüğü far gözlerini daha çekici göstermişti ve dudakları kırmızıya yakındı. Saçları ise maviydi. Jungkook yeonjunu izlerken yeonjun korumanın birine yaklaşınca diğeri birden arkasını dönüp yürümeye başladı. Diğer kalanı ise yeonjuna bakarken yeonjun konuşmayı gravatından kendine çekip kulağına bir şeyler fısıldadı. Karizma olan koruma gülümsedi ve yeonjunun beline elini yerleştirip kolidorun diğer tarafına yürüdüklerinde jungkook beş karış ağzı açık izledi. Kesinlikle yeonjunla bunu konuşacaktı. Ama şimdi o dosyaları bulması lazımdı. Hızla odaya yürüdü. İçeri girip kapıyı kapattı. Ve içinde tüm çalışanların dosyalarının bulunduğu koca dolabı açtı. Jin namjoon ve jungkook yazan koca klosörleri kucağına aldı. Onların adına başka bir şey yoktu. Hemen hızla odadan çıktı. Koşarak uzaklaştı. Arka tarafta bulunan ıssız bahçeye geçti. Dosyaları yere bıraktı. Cebinden zippo sunu cebinden çıkardı. Yaktı ve dosyaların üzerine attı. Yanan dosyalara baktı. Bu iş burda bitmişti. Geriye tek bir şey kalmıştı ihpar etmek. Onu ise yarın yapacaklardı. Şimdilik temkinli bir şekilde yarını beklemeleri lazımdı. Jungkook hızla binaya girdi. Odaya çıkarken Jin ile namjoona odaya gelmelerini istediği bir kısa mesaj atmıştı. Şimdilik ihpar üzerine konuşsalar iyi olacaktı.
Yoongi'den
Odasında oturmuş polisiye romanının son sayfalarını okurken huzursuzca kıpırdadı yoongi. Kesinlikle ters bir şeyler vardı hissediyordu. Jungkook bir haltlar karıştırıyordu kimse fark etmese de yoongi Jin ile Namjoon un ona yardım ettiğini fark etmişti. Bunu tae ye söyleyecekti ama vazgeçti. Çünkü elinde daha güçlü bir kanıt yoktu. Huzursuzca kalktı yerinden yoongi. Hızla odadan çıkıp taenin odasına doğru yürümeye başladı. Hızla odaya girip kapıyı kapattı. Tae baktığı bilgisayar ekranından kaşları çatık bir şekilde yoongiye dönünce yoongi hızla önüne yürüdü. "Bu gece tokyoya gidiyoruz hazırlan." tae yoonginin dediklerine kaşlarını çattı "Olmaz." yoongi derin bir nefes aldı ve taeye doğru eğildi. "Bak kardeşim burda bir boklar dönüyor sadece bana güven ve akşama hazır ol." yoonginin odadan çıkmadan önce söylediği şeyleri düşündü tae. Senelerin dostuydu ve tae yoongiyi çok iyi tanırdı. Yoongi genelde hiç bir işe karışmaz eğer o işte bir bit yeniği yoksa. Genelde hep taenin yanında olan ve arkasını kollayan tek kişiydi. Tae şimdilik yoongi ye uyacaktı. Neler döndüğünü fena halde merak ediyordu.
MERHABALAR BEN GELDİM.
Biliyorum kitap çok heyecanlı gidiyor. Aklımda çok güzel şeyler var. Spoi vermiyeceğim sizleri seviyorum ve desteklerinizi bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK - JiKook
FanfictionBir deney ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? Eğer arkasında sırlar dolu bir deneyse... "Seni hastalıklı bir şekilde seviyorum profesör bu hiç doğru değil. " "Sevmenin doğrusu yoktur ama güzeli vardır Park Jimin. Bu ilişkinin tek güzel yanı sensin. He...