1.bölüm PROFESÖRLER

2.5K 118 65
                                    

İlk defa fic yazıyorum yanlışlarım için şimdiden özür dilerim. 🖤

The neighbourhood - sweater weather🎶

Genç adam yakasını çekiştirdi. Sıkıntıyla karşısındaki serseriye baktı. Evet serseriydi. Kendisinden 3 yaş büyük olan bu genç çok değişmişti. Profesör olmaya beraber karar vermişlerdi. Ve olmuşlardıda. Ama herşey çok değişmişti. Özellikle karşısındaki bu adam. Seneler önceki o adam değildi. Jungkook saçlarını dağıttı artık bu işlere canı fena halde sıkılıyordu. Profesördü ama herkes ondan üs makamdaydı. Yaptığı tek şey verilen emirleri gerçekleştirmekti. Ve karşısındaki bu adam da ondan üst mevkideydi. Artık birinin konuşması lazımdı değil mi?

"Bak tae bu deneyi yapamayız. Daha denek olarak hayvanları bile kullanmamamız gerekirken ne demek insanları kullanmak!" sona doğru sinirden sesi yükselmişti.

Tae yarım saatir şu odada ısrarla jungkooku redediyor jungkook kesinlikle bıkmıyordu. Sinirle elini masaya geçirdi. Sinirden gerilen çenesi ve damarlı boynu her şeyi anlatıyordu." Çık odadan! " derken sesi sinirden cızıldamıştı. Jungkook sinirle taeye baktı ayağa kalktı ve sinirlerine hakim olamayarak bağırmaya başladı. "Tam bir canavarsın. Seni tanıyamıyorum. Kendini o insanların yerine koydun mu hiç? Sen ve senin saçma sinir problemlerin gram korkutmuyor beni. Eğer o insanların birine bile bir şey olsun o zaman göreceksin gerçek yüzümü." taenin yüzüne kapıyı çarpıp çıkmadan önce sarf ettiği sözler kapanan kapıyla tuzla buz oldu. Çünkü biliyordu o insanları kurtarmaya ne gücü ne de makamı yetecekti. Jungkook sıkıntı ile kapının önünde dikilirken, iki iri yarı koruma jungkooka baktılar yan gözle. Ve içeriden kırılma sesleri gelmişti. O kadar alışılmış bir durumdu ki bu kimse şaşırmadı. Tae kiminle kavga ederse etsin en ufak bir şeyde param parça olana kadar işkence eder döver tüm hıncını çıkarır. Ama konu jungkook olunca her şey altüst oluyor. Jungkooka zarar vermemek için elinden geleni yapıyor. Ama herkes biliyor ki taenin jungkooka olan duvarları elbet bir gün yıkılacaktı. Sadece susup bekliyorlardı.

Jungkook önündeki kolidora doğru yürümeye başladı. Deney odaları hazırlanıyor. Herkes telaş içinde koşuşturuyor. Jungkook ise tüm suç onunmuş gibi bitik bir şekilde odasına varır. Çalışma masasına geçer ve deneyin zararlarını araştırmaya devam eder. Jungkook deneyin hayvanlarda bile uygulanmasına karşı iken bir de tutup denek olarak insanları kullanacak olmaları iyice sinirlerini bozuyordu. İnsanlar bir ay boyunca uyanık tutulmaya çalışılacak. Kaldıkları odada yemek ve tuvaletleri olsa bile bir ay hiç uyumayacaklar her saat uyumamaları için uyarıcı gaz verilecek. Jungkook deneyin zararlarını okudukça sinirlenip önündeki bilgisayarı kapattı. "Şu siktiğimin laboratuvarına herkes benden üst mevkide ve hepsi de ayrı bir cani bu sefer gerçekten kapana kısıldım." sinirle saçlarını karıştırır. Deney yapılacak insanların gelmesine az vardı. Deney alanına gitmek için odadan çıktı. Ve deney yapılacak büyük odaya geldi. Profesörlerin hepsi yan yana dizilmiş bir şeyler konuşuyorlardı. Jungkook da profesördü ama hem onlardan alt makamda hem de onlar gibi cani değildi. Bazen aklı almıyordu yaptıklarını. İçinden profesör olacak sikikler diye geçirdi. O sırada tae odaya girdi. Laboratuvarın hem sahibi hemde baş profesörü olduğu için kimse onun kararına karşı çıkmaya cesaret edemezdi. Yani jungkook laboratuvara profesör olarak gelene kadar. Tae nin geçmişin tozlu sayfalarını hatırlaması pek te zor olan bir şey değildi sonuçta. Tae herkesi sırayla süzdü jungkooka gelince gözleri üzerinde yavaş bir şekilde gezinip süzdü ve kaşları çatıldı. Bir şey demeden kendi yerine geçti. Denekler sırayla odaya girmeye başladı jungkook korkmuş bir şekilde odaya giren kadına baktı. Ardından giren iki adamın yüzündeki endişeyi gördü. Ve sonra içeri giren saçları kahve çocukta takılı kaldı. Güzel şekli gözleri, dolgun kiraz gibi dudakları, küçük burnu beyaz teni... Alamamıştı gözlerini o çocuktan yutkundu. Sanki etraftaki her şey yok olmuş sadece ikisi varmış gibi inceledi. Jungkooka göre minyon dursa da kıyafetlerinin altında güzel bir vücud olduğu belliydi. Gözlerine baktı çocuğun işte tam o sırada göz göze geldiler. Karma karışık duygular buldu o gözlerde jungkook. Van gogh un yıldızlu gece tablosundaki yıldızları buldu sanki o gözlerde. Milyarlarca yıldız gördü. Sonra o yıldızları tek tek söndüren korkuyu gördü o gözlerde. Küçük olanın kirpikleri titredi. Yutkundu. Jungkook sanki doyamıyormuş gibi biraz daha bakmak istedi. Neydi onu bu denli karmaşaya iten. Tam o sırada taenin adını seslenmesi ile yerinden sıçradı ve taeye döndü. "Neyin var senin? Şu yüzünün haline bak." azarlamaktan çok endişeli sormuştu tae bu soruyu. Sahi ya ne olmuştu öyle. "Deneyi yapma tae." jungkook ağzından çıkan sözcüklerin farkında bile değildi. Tae yine kaşlarını çattı. "Eğer bir daha aynı konuyu açarsan deneyde yer almayacaksın!" sesi her zaman oteriterdi Taenin. Jungkook sadece kendi için değil o çocuk için sustu. Çünkü ona bu denli etkide bulunan o güzel çocuğu daha yakından tanımalı ve o insanlara yardım etmeliydi. Profesörler sırayla çıkmaya başladı jungkook kendisine bakan çocuğa döndü. Bir süre bakıştıktan sonra sanki aklı yeni başına geliyormuş gibi diğer deneklere göz gezdirdi. Ama sanki o güzel oğlana bakmadığı her saniye gözlerine işkenceymiş gibi döndü küçüğüne. Sonra ona umut dolu bakışlarla bakan o çocuğu istemeye istemeye o odada bırakıp çıkmak zorunda kaldı. Şimdi jungkook için savaş vaktiydi. Bilirsiniz ya savaşlar her zaman topla tüfekle olmaz bazen duygularla bazen insanlarla bazen düşüncelerle savaşır insan.

Lütfen beğenin ilk defa yazıyorum ve heyecanlıyım sizleri seviyorum 🖤

DENEK - JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin