2.bölüm - YARDIM ET

1.1K 83 48
                                    

Çok fazla yanlışlarım var biliyorum keyifli okumalar🖤

The Rose - you make me black 🎶

Jungkook odasının içinde bir sağ bir sola yürüyor bir çözüm yolu arıyor ama bir türlü bulamıyordu. Aklına güzel çocuk geldikçe kafayı yiyecekmiş gibi oluyor. O insanları şu saçma deneyden nasıl kurtaracağını düşünüyor ve bir çözüm yolu bulamadıkça daralıyor. Üzerindeki siyah gömleğin ilk 3 düğmesini sıkıntıyla açtı. Köprücük kemiğinin üzerindeki küçük yıldız dövmesi kendini belli etti. Uzayan saçlarını kafasını geriye atarak yüzünden uzaklaştırdı. Ayakta kafası geride tavana bakarak düşünmeye devam ederken aklına gelen fikirle odadan fırladı kendini Taenin odasının önünde buldu. İri yarı korumalar yine kapının önünde dikilirken kapıyı tıklattı. İçeriden gel sesi duyulunca derin nefes alıp içeriye girdi. Koltuğunda oturan ve bilgisayarla ilgilenen Tae jungkook odaya girince tüm dikkatini ona verdi. Jungkook gayet rahat adımlarla Taenin masasının önünde dikilerek Taenin gözlerine baktı. " Deneklerin dosyalarını istiyorum ve tek tek derneklerle konuşmak istiyorum." sesi net ve sertti. Tae jungkookun gözlerine baktı ve tek kaşını kaldırdı. "Neden sana bunları vereyim?" sesi gayet rahattı. Jungkook ellerini iki yanlara masaya koydu ve öne eğilerek "İnan tae hiç bir şeyi umursamadan polise giderim. Yapılan deneyin yasal olmadığını sende biliyorsun. Ve eğer ben de tutuklanırsam tutuklanırım en azından içerideki altı insanın hayatını kurtarırım seçim senin." tae kaşlarını çattı doğrulup jungkookun yüzüne yüzünü yaklaştırmadan önce köprücüğündeki dövmesine baktı yutkundu yüzünü yaklaştırdı. Doğrudan gözlerine baktı" Sadece bir profesör gibi davranacaksın deneklerle duygusal bağ kurmayacaksın."
geri çekilip deneklerin dosyalarını çıkardı kilitli çekmecesinden jungkookun önüne koydu. "Deneklerle yarın görüşürsün şimdi geç oldu." jungkook önündeki dosyaları aldı tae ye baktı. Dudağının kenarıyla gülerek "kolay gelsin profesör" dedikten sonda ilk odayı sonrada binayı terk etti. Saat epey geç olmuştu o lanet deney bu gün başlamıştı ve jungkookun canı epey sıkkındı. Eve gidip Deneklerin dosyalarını incelemek en iyi fikirdi. Yarın deneklerin yanına girdiğinde nasıl davranacağını iyi bilirdi. Bir de o güzel kahve rengi saçlı çocuğu acayip şekilde merak ediyordu. Henüz kabul etmemiş olsa bile.

Jungkook eve geleli baya olmuş banyosunu yapıp yemeğini çoktan yemiş şuan ise evin içinde altına sadece eşortmanı ile dosyaları almış koltuğa yeni oturmuştu. İster istemez o güzel çocuğun dosyasını aradı ve dosyanın sağ üst köşesinde gördüğü küçük güzel fotoğraf ile gülümsedi. Islak saçlarını geriye attı. Dosyayı incelemeye başladı. Ve incelerken yüzü yavaş yavaş düşmeye başladı. Adının Park jimin olduğunu öğrendiği bu çocuğun ailesi yok eğitim hayatı yok mesleği yok kısacası sadece adı ve soy ismi var başka hiç bir bilgi yok. "Nasıl yani? Hiç bir bilgi olmaması bu nasıl olur bir insanın T. C numarası da mı olmaz?" kendi kendine stem etti jungkook. Etrafında dönen hiç bir şeyden habersiz oluşu sinirlerini bozuyordu. Bozulan morali ile diğer dosyaları inceledi. Çocuğu ve eşi olan denekler torunları olan denekler. Hepsi ama hepsi ailelerinden kopmuş hepsi ölümün kucağına düşmüştü. Ama jungkookun aklı o güzel çocuktaydı. O neyden kopup gelmişti buraya. Nasıl biriydi. Neydi gizemi. Güzel yüzü. Şekilli büyük dudakları Şekilli güzel keskin bakışlı gözleri düm düz dişleri minik burnu bem beyaz teni ve boynunu süsleyen adem elması. Neden bu kadar kusursuzdu jungkook yutkundu. Elindeki dosyaları seppaya fırlattı ve odasına çıktı. Uyumak en iyi fikirdi yarın uzun bir gün olacaktı.

Jungkook sabahın erken saatlerinde laboratuvara gelmiş odasına çekilmişti. Tae ise deneklerin jungkook ile görüşeceği deneklere özel odalar hazırlamıştı her odanın girişine ise iri yarı iki adam dikmişti. Bu sırada yeonjun kapıyı tıklamış ve jungkookun odasına girmişti. "profesör jeon denekler hazır sizi bekliyor." jungkook yeonjuna bakıp gülümser "bana jungkook abi diyebileceğini biliyorsun değil mi?" ayağa kalkar yeonjun gülümser "burası iş yeri burda olmaz" jungkook yeonjunun saçlarını karıştırıp kolidora çıktı. Uzun kolidoru geçtikten sonra her kapıda iki koruma olan kolidoru görünce yüzü düştü. Bunlar harbiden kafayı yemiş odalara koruma dikmek ne demek diye düşündü içinden ve ilk odaya girdi. Sandalyede oturan ve önünde masa olan sarı saçlı kadına baktı. Kadın korku içinde jungkooka bakarken jungkook güven vermek için gülümsedi ve karşısına oturdu. "Korkmayın lütfen size zarar vermek gibi bir niyetim yok." kadın tedirgince jungkooka baktı. Eli sürekli karnındaydı. Jungkook endişeyle kadının eline ve karnına baktı. "Bir sıkıntınız mı var ağrınız mı var?" hızlı ve endişeli. Kadın jungkookun gözlerine baktı korkarak "b-ben hamileyim" jungkook şok içinde kadına bakarken sinirlenmeye başları. "nasıl olur da insanları anlamıyorum küçücük bir bebek var nasıl denek yapabilirler sizleri." jungkook baya sinirli aynı zamanda deneklere üzgündür. Kadın jungkooka bakar sadece jungkook kadına bakar "bakın ben size yardım etmeye çalışıyorum korkmayın. Kötü bir niyetim yok." kadın kafasını sallar anlamıştı çarsiz kadın jungkookun iyi niyetli olduğunu. Jungkook bütün dernekleri öyle tek tek görmüştü güzel çocuk hariç geriye tek denek kalmıştı. Onunda o güzel çocuğun olduğu düşündü park jimin dedi kendi kendine. Önündeki kapıya baktı hangi deneğin yanına girse korkmuş ve ailesinden ayrılıp koparılıp getirilmişti bu lanet yere. Jungkook kapıyı açtı. Yavaş ve sakin olmaya çalışarak adımladı içeri. Küçük olan kafasını jungkooka çevirdi ve o an göz göze geldiler. Jungkook sanki dünyanın en güzel tablosuna bakar gibi bakarken fark etti o gözlerin içindeki milyonlarca yıldızı. Yavaşça oturdu karşısına, ikiside gözlerini bir saniye ayırmadılar birbirlerinden. Sonra jungkook yeni yeni durumu idrak ediyormuş gibi burukça bir gülümsedi "park jimin" jimin genişçe tebessüm etti. "o insanları kurtaracaksın değil mi. Anna hamile young amcanın yaşlı eşi evde bekliyor ve woo bin in bir kızı var." jungkook sıkıntı ile nefesini verir "hepnizi çıkarmaya çalışıyorum." jimin jungkookun yüzünü incelerken "ben anlamıştım profesör sen diğerleri gibi değildin ilk geldiğin gün anladım ama benim için çabalama sadece yardım et o çaresiz insanlara." jungkook yüzüne bakar kaşlarını çatar jimini süzer yutkunur "Deneklerin hepsini dışarıda bekleyen birileri var bir hayatları var bir kimlikleri var. Ya sen park jimin ismi dışında şu kapıdan çıktığında seni bekleyen ne var." jungkook ciddi bir hal alırken jimin gözlerine bakar dudağını ısırır bekliyordu böyle bir soruyu ama ne diye bilirdi ki?" beni dışarıda bekleyen şey" der diyecek bir şey bulamaz. Jungkook çözmeye çalışır gibi gözlerine bakar jimin jungkooka doğru yüzünü yaklaştırır masada. "beni dışarıda bekleyen bir Azrail var ve her geçen gün ölümümü beyan ediyor o yüzden o masum insanlara yardım et profesör." eli jungkookun eline gider üzerine "lütfen" jungkook şaşkın ve bir o kadar karışık jimine bakarken ağzından şu kelimeler dökülür "o kadar insanı kurtarırken bu deneyi bahane edip seni de çıkaracağım bu cehennemden. Gözlerinde gördüğüm yıldızları bir yıldızlı gece tablosuna çevirip renklerini birbirimize akıtmamız için."

Evet fazla gizem dolu bir bölüm oldu ama gizem iyidir.

DENEK - JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin