3. Bölüm: Hogwarts Express

220 36 3
                                    


Bu ilginç dünyayla ilgili elindeki bütün kitaplardan araştırma yapmıştı. Son yıllarda neler olduğu, Hogwarts'ın nasıl bir yer olduğu, Karanlık büyücüler ve biraz da büyüleri araştırıp yapmaya çalışmıştı. En azından lumos, nox, alahomora ve colloportusu yapabilmişti. Aguamentiye biraz daha çalışmalıydı. 1997 ve 1980'de Büyücü Savaşı olduğunu öğrenmişti. Bu savaşta aydınlık tarafta Albus Dumbledore ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı; karanlık tarafta ise Lord Voldemort ve Ölüm Yiyenleri vardı. Voldemort'un amacını araştırınca çok da mantıksız gelmemişti. Tabii o kadar insanı katletmesi de doğru değildi. Muggle düşmanlığını da bir muggle olan babası Tom'a bağlı olduğunu düşündü. Harry Potter hakkında ise 1. Büyücü Savaşı'nda annesini ve babasını kaybetmişti ve Avada Kedavra affedilmez lanetinden tek hayatta kalan kişi olduğu bilgisine ulaşmıştı. 2. Büyücü Savaşı'nda ise kehanetteki gibi Harry, Lord Voldemort'u yenmişti ve ikinci kez Avada Kedavra lanetinden hayatta kalmayı başarmıştı. Lord Voldemort'un hortkuluklarının yok edildiği ve bedeninin kimsenin ulaşamayacağı bir yere gömüldüğü söyleniyordu kitapta. Ne kadar araştırsa da hortkulukların ne olduğunu ve ne işe yaradığını bulamamıştı. Hogwarts'a gidince bunu öğrenecekti. Tabii ki böyle bir karanlık büyücünün eşyasının iyi bir şey olacağını zannetmiyordu. Bu yüzden böyle bir bilginin 1. sınıf bir cadıya öğretilmeyeceğini de tahmin ediyordu. Hogwarts ile ilgili olan Hogwarts: Bir Tarih kitabında okulun öğrencilere yasak olan bir kütüphane bölümünün olduğunu öğrenmişti. Bir şekilde hayalbozan büyüsünü öğrenip oraya girmeliydi.

Süeda, 31 Ağustos akşamı eşyalarından hiçbirinin eksik olmadığından emin olmuştu. Şimdi ise Diagon Yolu'ndan aldığı siyah baykuşu besliyordu. Baykuşun kafası sevdikten sonra yatağına yattı. Heyecandan uyuyamayacağını bilse bile sabah bir yolculuğa çıkacaktı. Uykusunu iyi almalıydı. Kitaplardan öğrendiği şeyleri düşünürken uyuyakaldı.

Sabah kalktığında hiç hissetmediği kadar bir heyecan hissediyordu. Sandığını toplamıştı. Birazdan yola çıkacaklardı. Arabaya bindiler ve Kings Cross İstasyonuna doğru yola koyuldular. Oraya vardıklarında babası biletini ona verdi. Ama bilette saçma bir şey yazıyordu Peron 9 ¾ mi? Aynı şeyin kabul mektubunda da yazdığını hatırladı. Etrafta nasıl oraya gidebilir diye gezinirken birinin Albus Severus Potter dediğini duydu. Potter, Harry Potter ile ilgili biri olabilir diye düşündü. O tarafa doğru yürüdüğünde kitaptaki Harry Potter'ın biraz daha yaşlısını görmüştü. Oğlu olduğunu düşündüğü kişiyle yol boyunca yürüyordu. Süeda onları durdurup "Afedersiniz, peron 9¾'e nasıl giderim?" diye sordu. Harry Potter ona dönmüştü. Şimdi silikleşmiş yara izini görebiliyordu. Harry ona "Şu 9 ile 10. peron arasındaki duvarı görüyor musun? İşte tam oraya doğru koşmalısın. Korkuyorsan gözünü kapatabilirsin. İyi şanslar." Süeda teşekkür ettikten sonra ona yetişmeye çalışan ailesi de yanına gelmişti. Durumu açıkladı. Hep birlikte arabasını itekleyerek duvara doğru koşmaya başladılar. Sonunda duvardan geçtiklerinde 9¾ tabelasını ve kırmızı treni gördü. Herkes yavaş yavaş çocuklarıyla vedalaşmaya başlamıştı. Çocuklar da trene eşyalarını taşımaya başlamıştı. Çocuklarıyla vedalaşanlardan kitapta gördüklerini tanımaya çalışıyordu. Gördüğü kadarıyla Harry Potter, Ronald Weasley, Hermione Granger ve Draco Malfoy oradaydı. Ailesine veda edip trene eşyalarını taşımaya başladı.

Boş bir kompartıman bulup oraya oturdu. Yerleştikten sonra düz koyu renk saçlı, siyah gözlü, esmer ve kendisinden biraz uzunca bir kız kompartımana geldi. "Oturabilir miyim?" dedi. Süeda kafasıyla onayladı. Kızın utangaç biri olduğu her hâlinden belli oluyordu. Bu yüzden konuşmaya kendisinin başlamasının daha iyi olacağını düşündü. "Merhaba, ben Süeda" dedi. Kız da kısık bir sesle "Ben de Beyza" dedi. "Tanıştığımıza memnun oldum." diye devam etti. Hâlâ Beyza'nın konuşmayacak kadar utangaç olacağını düşünüp devam etti "Sen de mi Muggle-doğumlusun?" diye sordu. "Sanırım" diye cevap verdi. Bu cevaptan onun da bilgisinin çok fazla olmadığını anlayınca onun da Muggle-doğumlu olduğunu anladı. Beyza biraz alışmış gibiydi. Yol boyunca sohbet etmeye devam ettiler.

*****

Okul ve bu dünya hakkında birçok şey öğrenmişti. Büyücüleri, savaşları, Hogwarts'ı ve büyülerin bir kısmını öğrenmişti. Birkaç tanesini denemişti bile. Artık en azından gitmeye hazır olduğunu düşündü.

Kardeşi onu kıskandığı için onu rahatsız etmeye çalışıyordu. Sandığında hiçbir eksik olmadığına karar verince kardeşinin sözlerini dinlemeden aşağı inmeye başladı. Annesine hazır olduğunu söyledi. Arabaya yerleşti ve burayı özleyeceğini düşündü.

Kings Cross istasyonuna vardılar. Peron 9¾'e nasıl gidileceğini öğrenmişti. 9 ve 10. peronu ayıran duvara doğru koşması gerekiyordu. Duvara doğru yürürken birisi onu durdurup "Afedersin, peron 9¾'e nasıl giderim?" diye sordu. Işık gülümseyerek "Gel sana göstereyim" dedi ve duvara doğru yürümeye devam etti. Kız da onu takip ediyordu. Sonunda duvara gelince kıza koşacağını söyledi. Kız da onaylayıp koşmaya başladı. O geçince Işık da arkasından koştu ve işte oradaydı: Peron 9 ¾. Kız adının Asena olduğunu söyledi. Işık da kendini tanıttıktan sonra gözü Scorpius'a takıldı. Onun yanına gitmeye başladı. Asena da onun yanından yürüyordu. Onun neden geldiğini bilmiyordu ama rahatsız değildi. İyi birine benziyordu. Scorpius'un yanına vardığında gülümseyerek "Merhaba Scorpius" dedi. Scorpius da ona selam verdi. Işık Asena'yı onunla tanıştırdı. Daha sonra ise annesi ve babasıyla vedalaşacağını söyleyip Asena ile oradan ayrıldılar. Asena de kendi ailesinin yanına gitmişti. İkisi de vedalaşınca tekrar buluşup boş bir kompartıman buldular. Yemek satan cadıdan biraz atıştırmalık aldılar ve yol boyunca güzel bir sohbete daldılar.

Hogwartstakiler [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin