15. Bölüm: Maç

120 26 4
                                    

William Ross, küçük kızın dosyasını inceliyordu. 10 yaşında Muggle-doğumlu bir cadıydı. Hogwarts'ta ilk senesiydi. Dönem içinde de herhangi bir tuhaflık gözlenmemişti. O cinayete kadar. Okulun hademesini kütüphanede tuhaf bir lanetle öldürmüştü.

Bu "tuhaf" lanet olayına o atanmıştı. Daha önce kimsenin görmediği bir şeydi. Vücutta kılıç kesikleri açıyordu ve yavaş, acılı bir ölüm sunuyordu.

Kızın ifadesinde bir sıkıntı gözükmüyordu. Ancak Mendoza'nın dediğine göre zihninde onu öldürmekten pişman olmadığına dair bir anı görmüştü. 11 yaşındaki bir kız nasıl olurdu da böyle bir şeyden pişman olmazdı? Arkasında başka bir neden olmalıydı.

*****

Aradan birkaç gün geçmişti. Kızlar hayatlarına devam etmeye çalışıyordu. Onun yokluğuna alışmalılardı. Ne zamana kadar kalacağı belli değildi. Mahkemesi daha olmamıştı.

Tyson ve Asena astronomi kulesindeydi. Tyson, arkadaşını rahatlatmaya çalışıyordu. Onun gidişi hepsini üzmüştü.
"Kendine gelmelisin Asena! Suçsuz olduğunu biliyorsun ve o daha küçük. Onu bırakacaklardır."

"Sorun da işte tam burada Tyson. O suçlu. Gerçekten onu isteyerek öldürdü. Ve gördün işte. Hiçbir profesör tutuklanacağına inanmıyordu."

"Kendini bırakmamalısın. Bir gün geri gelecek. Ve bence seni umutsuz görmek istemezdi."

Asena geçen sene kötü şeyler yaşamıştı. Arkadaşları ona çok da hoş şeyler yapmamıştı. Bunları Süeda'ya anlattığında ona çözüm önerileri sunmuş ve önüne bakmasını söylemişti. Tyson da hep umutlu olmasını. Çünkü ileriye bakarsa güzel şeyler olacaktı. Ve haklıydı da. Düşük notlar aldığında moralini bozmadığında çok daha iyi notlar almıştı.

"Teşekkür ederim Tyson."

"Niye ki?"

"Hep yanımda olduğun için." dedi ve onu yanağından öpüp ayağa kalktı. Merdivenlerden inmeye başladı.

Tyson arkasından baktı. "Rica ederim" dedi onu duyamayacağını bile bile. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı.

Tekrar pencereye döndü. Yıldızları izlemeye başladı. Gecenin karanlığında çok güzel parlıyorlardı.

*****

Ertesi gün sihir tarihi dersinde Asena ve Beyza yan yana oturuyordu. Ders her zamanki gibi sıkıcı geçiyordu. Kime neydi ki Sabun Tipisi'nden? Zaten Profesör Binns bir hayalet olduğu için bu, onun anlatımını daha da sıkıcı kılıyordu.

"Beyza sıkıldım. Dersi kaynatalım mı?"

"O iş bende merak etme." diye fısıldadıktan sonra elini kaldırdı. "Profesör size bir sorum olacaktı."

"Buyurun Bayan Thunder"

"Sizce de Profesör Flitwick'te bazı değişimler yok mu?"
Herkes gizliden gizliye onu sevdiğini biliyordu.

"Ne demek istiyorsunuz?" derken bir yandan da kendini düzeltmişti.

"Yani... Sanki yüzüne bir renk gelmiş, ne bileyim böyle giyimine kuşamına dikkat ediyormuş gibi. Bence profesör Madam Hooch'tan hoşlanıyor olabilir."

Sınıfta kıkırdamalar duyuldu. Bir Gryffindor ayağa kalkıp oyunu devam ettirdi. "Evet profesör, ben de onları bahçede konuşurken gördüm."

"Evet, evet. Bence bir şeyler yapmalısınız." diye katıldı bir başkası.

"Nasıl?"

"Mesela sevgililer günü yaklaşıyor. Ona bir sürpriz yapabilirsiniz."

"Hayalet de olsanız biçim değiştirerek size güzel kıyafetler buluruz."

Hogwartstakiler [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin