28. Bölüm: Veda

153 23 134
                                    

Çok fena linç yiyeceğimi şimdiden tahmin edebiliyorum ;D Fakat finali batırmak istemediğim için çok düşünerek yazdım. Eksiklik olmasın, ikinci kitaba harika başlayayım vs. vs. diye. Umarım beklediğinize değer. İyi okumalar

<><><><><>

Olduğu yer ona tanıdıktı. Neresi olduğundan emin değildi fakat ona çok tuhaf hissettiriyordu.

Upuzun duvarlar vardı. Renkleri garip bir şekilde kahverengiydi. Hayır, onlar duvar değildi; raftı. Yakınlaşınca üstlerinde binlerce kitap olduğunu fark etti. Biraz ilerledi. Ahşap masayı gördüğünde nerede olduğunu anladı. Kütüphanenin yasaklı bölümündeydi.

"Olamaz. Yine mi burası? Bu rüyalardan kurtulduğumu sanıyordum..."

Farklı olan bir şeyler vardı. Önceki kâbuslarında o anı tekrar yaşardı. Ancak bu sefer yasaklı bölümde özgürdü, rüyada olduğunu biliyordu. Asayı almayıp onu öldürmeyebilirdi ve o hortkuluğu hiç yapmayabilirdi. Vücudundaki morluklar yok olabilirdi, saçındaki sarı tutamlar tekrar koyu kahverengi olabilirdi.

Keşke her şey bu kadar kolay olsaydı ama hayır, o rüyadaydı. Yapacakları yaptıklarını değiştirmeyecekti. Bu yüzden uyanana kadar burayı incelemeye başladı. Dağılmış olan kitaplara baktı. Onları toplamaya fırsatı olmamıştı. Hayatının en büyük hatasının sebebine baktı: Nasıl hortkuluk yapılacağını öğrendiği kitaba.

Sayfaları karıştırdı fakat sayfalar farklıydı. Hafıza silme büyülerinin nasıl yapılacağı ve düşünseli diye bir gereçten bahsediyordu. Düşünselinin ne olduğunu hatırladı. Profesörlere onunla göstermişti cinayeti. Tabii ki hortkuluk yaptığı kısımları görecekleri kadar ileri gitmemişti.

Kütüphaneye geri dönüp ani bir kararla öğrendiklerini uygulamıştı. Yediği elmaya ruhunun bir kısmını aktarmıştı fakat ayıldığında birisinin onu bulmaması için aceleyle oradan kaçmıştı. Ve müthiş zeki (!) olduğu için her şeyi olduğu gibi bırakmıştı. Basit bir Aklapakla bile işini görürdü. Ancak ikinci bir riski alamadığından öylece kaçmıştı.

En azından elmayı kurtardığını düşünmüştü ki sonradan Scorpius'un bulduğunu öğrenmişti. Ve başka bir felakete yol açmıştı. Kitapta hortkulukların lanetlere neden olduğuyla ilgili bir şey yoktu. Halüsinasyon görmeye sebep olabiliyordu ancak yara izi bıraktıkları görülmemişti. Ya Scorpius'a olanlar bir tesadüftü ya da gerçekten elmayla bir ilgisi vardı.

Masanın yanında dikilirken tekrar anının içine girdi. Yine oluyordu; asayı aldı, arkasını döndü ve Bay Filch'in yere yığılışını izledi. Kâbus bitmek yerine devam etti. Oradan kaçtı, yarı yolda durup geri kütüphaneye koştu. Sayfaları eli titreyerek çevirdi. Bir elinde asası bir elinde kitap vardı.

Kan gölünün ortasındaki adamın yanına çömeldi. Ruhunun parçasını koyabileceği bir nesne bulabilmek için etrafı taradı. Masanın üstündeki elma dikkatini çekince uzanıp onu aldı.

Kendi kanına ihtiyacı vardı. Kapattığı yarasını tekrar bastırarak açtı. Birkaç damla kanı elmanın üstüne damlattı. Fısıldayarak büyüyü söylemeye başladı.

"I piece christallum in duabus partibus animae meae. Et i custodiunt it interiorem the hæc obiectum. Relinquit corpus meum."

Her şey bir anda oldu. Gözleri kararmaya başladı. Son gördüğü şey iki beyazımsı silüetti. Uyandığında çok fazla zaman geçmemişti. Hızlıca doğrulup o gece olduğu gibi kaçacaktı.

Rüyada olduğunu hatırladı.

"Hayır, hayır... İşte tekrar yaptım."

Vücudunda sayısız çürük oluştu. Elleriyle kontrol etti. Geri geri gitmeye başladı. Sendeleyip duvara yapıştı. Dengesini kurmaya çalışırken arkasını döndü. Etrafı değişip kütüphaneden kızlar tuvaletine dönüştü. Bir lavaboya yaslanmıştı. Korkmuş gözleri aynadan kendine bakıyordu.

Hogwartstakiler [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin