Hogwartstakiler [Düzenleniyor]

11. Bölüm: Üç Yıldız

Scorpius, babasına birkaç gecedir gördüğü kâbusları ve elindeki yarayı göstermişti. Draco basit bir kesik olduğunu düşünüp kapatmaya çalışmıştı ancak hiçbir iyileştirici büyü işe yaramamıştı. Draco bir şey yapamayacağını anlayınca oğlunu Madam Pomfrey'e göndermişti. Madam Pomfrey de ne kadar denediyse de olmamıştı. Bunun tek bir anlamı olabilirdi: bu bir lanet yarasıydı.

Rüyalar Harry'ye tanıdık gelmişti. Başkalarının anılarını izliyormuş hissi ve rüyaların gerçekçiliği. Bay Weasley'i kurtardığı zamanı hatırladı. O zaman da Harry, Bay Weasley'i yaralayan Nagini'nin gözünden olayı görmüştü. Scorpius da Filch'i öldüren kişinin gözünden görmüştü.

Daha sonraysa Sirius'u hatırladı. Hüzünlendi. Babası yerine koyduğu adam onun yüzünden ölmüştü. Bay Weasley'i rüyası sayesinde kurtarmış olsa da Sirius rüyası yüzünden ölmüştü. Aslında o bir rüya değildi. Voldemort'un aralarındaki ruh bağını kullanarak ona yaptığı bir zihin oyunuydu. O da onun istediği gibi buna kanmıştı ve sonucunda Sirius ölmüştü. Scorpius'a da bunun olduğunu düşündü. Biri zihnine girmişti. Snape her ne kadar Harry'ye zihinbend öğretmeyi denese de başaramamıştı. Ama belki Scorpius'a öğretebilirlerdi. O öğrenene kadar da rahat uyuması için rüyasız uyku iksiri verebilirlerdi.

*****

4 kız Ravenclaw masasına oturmuş ders çalışıyordu. Ödevleri bu dönemde çok artmıştı ve dersleri zorlaşıyordu. Bu yüzden her gün burada buluşup ödevlerini birlikte yapıyorlardı.

Süeda o anı tekrar tekrar yaşamamak için çok az uyuyordu ve çok az yemek yiyordu. Bundan dolayı da hâlsiz düşmüştü. O günden beri peşini bırakmayan bir parçası eksilmiş hissi de onu çok rahatsız etmeye başlamıştı. Kızlar onun bu solgun hâlini fark etmişlerdi. Fark etmemek mümkün değildi. Gözlerinin altı morarmış, zaten beyaz olan teni iyice bembeyaz olmuştu. Ama bunu yoğun tempoya bağladıkları için çok önemsemiyorlardı.

Scorpius onlara doğru yaklaştı. Elini Işık'ın omzuna koyarak "N'aber Soidarvye?" dedi. Işık kafasını ödevinden kaldırarak yorgun bir sesle "Yoğun" diye cevap verdi. Scorpius "Madam Pomfrey'nin yanından dönüyorum. Hani şu yara için." diyerek devam etti. "Hımm evet hatırladım, bahsetmiştin. İyileştiler mi?" diye onayladı Işık. Scorpius: "Hayır, benim yanımda konuşmadılar ama ben meraktan onları dinledim. Madam Pomfrey'nin dediğine göre bu bir lanet yarasıymış. Lanet yaraları çok nadir olduğu için de kesin bir çözümü de yokmuş. Profesör Potter'ın alnındaki yara izi gibi bu da kalıcıymış." dedi. Süeda lanet lafını duyunca merak etti ve sordu: "Nasıl bir lanet? Birisiyle düello filan mı ettin?" Scorpius anlatmaya başladı: "Hayır. Birkaç gün önce Bay Filch'i kütüphanede ölü bulan bendim. Aslında ilk Filch'i fark etmemiştim. Yasaklı bölümdeki kanlı elma dikkatimi çekmişti. Onu aldım ve dokunduğumda çok kötü oldum. Bayılacağımı sandım, gözüm karardı. Kendimi iyi hissettiğimde etrafa baktım ve o anda yerde ölü yatan Filch'i gördüm. Sonra da gidip babama haber verdim. Babam gelince Filch'i inceledi ve benden Profesör Potter'ı çağırmamı istedi. Ben de çağırmaya giderken elimde dayanılmaz bir acı hissettim. Baktığımda üç tane yıldıza benzeyen yaralar açılmıştı ve kanıyordu. Elimi bastırarak Profesör Potter'ı çağırdım. Sonra da birlikte kütüphaneye gittik. O gece ve sonraki birkaç gece de tuhaf rüyalar gördüm. Filch'in ölüm anını. Bu rüyaları görmemek için artık rüyasız uyku iksiri alacağım. " bitirdiğinde Süeda'nın midesi bulandı. Elmayı ondan önce birisi bulmuştu. Ama anlaşılan Scorpius'un gözü kararınca masanın altına düşmüştü. Takıldığı iki nokta vardı: Scorpius'u nasıl lanetlemişti? Ve kendisinin gördüğü rüyaları o nasıl görüyordu? Hogwarts'ta ilk senesiydi ve şimdiden bir kişiyi öldürmüş, bir kişiyi de lanetlemişti. Daha kötü ne olabilirdi?

*****

Noel tatiline az kalmıştı. Kızlar normalde kutlamasa da bu yıl bir parti yapmaya karar verdiler. Beyza, kendi evinde kutlamayı önerdi. Aileler ilk izin vermese de - çünkü kızlarını aylar sonra tekrar görmüş olacaklardı - sonra kaynaşmaları için iyi olduğunu düşündüler. Hem de aileler de tanışırdı.