8. Bölüm: Arkadaş

153 31 4
                                    

Süeda, kaybettiği puanları düşünüyordu. İlk günden böyle bir izlenim vermemeliydi. İyi bir etki bırakırsa belki de kütüphanenin yasaklı bölümüne gitmek için bir profesörden izin kağıdı alabilirdi.

*****

Beyza, olanları Süeda'dan öğrenmişti. İlk orada olmayı o da istemişti. Ama olayın sonunu öğrenince çok da iyi bir fikir olmadığını karar verdi.

Süeda'nın anlattığı oda ilgisini çekmişti. Sanki Hogwarts: Bir Tarih kitabında böyle bir şey okumuştu. İhtiyaçlara göre ortaya çıkan bir oda.

Şimdi iki Ravenclaw ortak salonda oturmuş tılsım ödevini yapıyorlardı. Yeni başlayanlar için basit tılsımlar üzerineydi. Biraz ara vermeye karar verdiler. Belki de bahçeye çıkabilirlerdi. Ya da... İhtiyaç Odası'na gidebilirlerdi.

*****

7. kat koridorundaydılar. Beyza: "Hatırladığım kadarıyla ihtiyacımız olan şeyi düşünüp üç kere önünden geçmeliyiz." dedi. Süeda da "Peki neye ihtiyacımız var?" diye sordu. Beyza aklına gelen ilk şeyi söyledi: "Bir dinlenme alanına"

İkisi yan yana koridorda üç kez dolaştılar. Üçüncü turlarını tamamladıklarında kapı önlerinde belirdi. İçeri girdiler. Oda, mavi bronz renklerde koltuklarla döşenmişti. Koltukların ortasında ise bir şömine yer alıyordu. Duvara yaslanmış kitaplıklar vardı. Köşede ise bir müzik kutusu.

Kızlar karşılıklı koltuklara yerleştiler. Sohbet etmeye başladılar. Hogwarts'ın içinde bunun gibi bir sürü gizemli oda olabilirdi. Hepsini yavaş yavaş keşfedeceklerdi.

Yemek saatine daha vardı. İstedikleri kadar buranın gizemlerini keşfedebilirlerdi.

*****

Asena, ödevlerini bitirmiş ortak salonda kitap okuyordu. Muggle kitaplarını hâlâ çok seviyordu. Her ne kadar buradakiler ona ilginç gelse de. Yanına kumral saçlı, kahverengi gözlü ve gözlüklü bir çocuk yaklaştı. Kitabı göstererek "Ah, sen de mi Sherlock Holmes okuyorsun?" diye sordu. Asena da buradaki çoğu kişinin Sherlock Holmes'ü bilemeyeceğini düşündüğü için kafasını kitaptan kaldırarak "Evet. Sen de derken Sherlock Holmes'ü nereden biliyorsun?" dedi. Çocuk da "Oh, benim annem bir muggle. O da bazen muggle kitapları okur. Benim de bir gün ilgimi çekmişti ve okumuştum. Bayılırım Sherlock Holmes'e" diye açıklama yaptı. "Bu arada ben Tyson Harper." diye ekledi. "Ben de Asena Alberta" dedi. Tyson: "İsmin çok güzelmiş anlamı nedir?" diye sordu. Asena da "Asena, Türk mitolojisindeki efsanevi dişi kurtun adıdır. Peki seninkinin anlamı ne?" diyerek açıkladı. Tyson: "Tyson yüce ruhlu demek." dedi. Asena "Hımm güzelmiş. Eee? Sherlock Holmes'ün hangi kitaplarını okudun?" diye uzun sürecek bir muhabbeti başlattı.

*****

Işık; Albus ve Scorpius'la Slytherin masasında oturuyordu. Akşam yemeği az sonra başlayacaktı.

Slytherin binasında dün olanlar çabuk yayılmıştı. Bazıları onlara küçümseyerek bakıyordu. İlk günden 40 puan kaybettirmeyi başarmışlardı. Işık bir süre daha böyle devam edeceğini sonra yavaş yavaş unutulacağını düşünüyordu.

En azından Albus'un keyfi yerinde görünüyordu. Babasıyla konuştuktan sonra biraz rahatlamıştı. Slytherin olmak o kadar da kötü değildi. Hem en iyi arkadaşı Scorpius'la da aynı binadaydı. Işık'ı da sevmişti. İyi bir kızdı. Sakin, aynı zamanda hırslı. Üçü iyi arkadaş olmuşlardı. Işık arada Gryffindor ve Ravenclaw'dan iki kızla takılsa da aynı binada oldukları için daha fazla zaman geçiriyorlardı.

Işık Gryffindor masasına göz gezdirdi. Asena kendine yeni bir arkadaş bulmuş gibi görünüyordu. Konuşurkenki heyecanını görebiliyordu.

Sonra gözleri Ravenclaw masasına kaydı. Süeda ile bir kız sohbet ediyordu. O kızı daha önce de Süeda'nın yanında görmüştü. Galiba adı Beyza'ydı. O da Türk olmalıydı.
 
Kızlar bir araya gelince Türkçe konuşuyorlardı. Aralarında özel bir dil gibiydi. Işık, Scorpius'a da arada öğretmeye çalışıyordu. Işık adı Scorpius'a çok zor geliyordu. Bu yüzden Scorpius ona "Soidarvye" demeye başlamıştı. Işık'ın da bu takma isim hoşuna gitmişti. Sadece Scorpius ve Albus ona böyle sesleniyordu.

*****

Asena yemekte ne hissetmişti öyle? Tyson'a karşı bir yakınlık hissetmişti. Ama bu yakınlık, Işık'a ya da Süeda'ya hissettiği yakınlık gibi değildi. Ne olduğunu anlamlandıramıyordu. Galiba onu kardeşi gibi görüyordu. Kendi kanındanmış gibi. Uyumaya çalışırken aklında sürekli Tyson'ın sözleri vardı.

Sherlock Holmes kitabıyla başlayan konuşma, yemekte ve ortak salonda da devam etmişti. Birbirlerini yakından tanımaya başlamışlardı. Hobilerinden, fobilerinden, hayallerinden bahsetmişlerdi. Birbirlerine çok benziyorlardı. Ruh ikizi gibiylerdi. Belki de Asena bu yüzden ona bu kadar yakın hissediyordu. Bugün yaşadıklarını düşünürken uyuyakaldı.

Hogwartstakiler [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin