Rukiye ÖNDER...
Bu video bu kitabın tanıtım videosu , izleyin ve sadece bir şans verin iyi okumalar...
(18 Şubat)Sevgili Günlüğüm;
Merhaba günlüğüm hayatımda ilk defa bir günlük tutacağım...
Bilmiyorum çevrem bana yazmanın insana iyi geldiğinden bahsediyor. Hayatımda bir boşlukda hissediyorum kendimi "hep bir boşluk"...
Tamam hadi tanışalım el tutuşamıycağımıza göre ben sana kendimi anlatiyim .
^^Merhaba adım Eylül soyadım TOPRAK . 17 yaşındayım . İstanbulda yaşıyorum. Okuyorum ve lise 11. Sınıftayım. Üniversiteye gidince çocuk doktoru olmak istiyorum , çocukları çok severim aslında her zaman hayalimde iki çocuğumun olmasını hayal etmişimdir. Bir kız bir de erkek
adlarını düşündüm de kızımın adı ''Mutlu'' nedenide hep mutlu olması için isminin anlamıyla hayatı boyunca yaşaması için. Erkek çocuğumun adını ise ''Can '' bunun nedeni ise o bir erkek ve büyüdüğünde de bir kadının yaralarına melhem , yara bandı . Bir kadının canına can olabilmesi için ... He bu arada ben öyle ergence düşncelerle evlilik meraklısı bir kız değilim . Fakat seveceğim adamı değil de ilk çocuklarımı hayal ettim . " Evlilik meraklısı değilim " kısmına kendi kendime şuanda kıkırdıyorum...
Her neyse yazmaya devam ediyorum . Sanki karşımda gerçekden birisi varmış gibi hissediyorum. Konuşarak , okuyarak değilde yazarak iletişim içindeydiz. Odasına kapanık ,kendini bilgisayarına telefonuna kapanık ,içinde yaşayan bir kızım . Bugüne kadar ne hoşlandığım ne de sevgili olduğum hiç bir erkek yok. Ve ben şuna inanıyorum ki "bir insan ne kadar birilerini kullanır eğlence niyetine karşısındakinin duygusunu hiçe sayarak eğlenirse ve o kişinin kalbini kırarsa aynısı ona da olur. Elbet bende birgün birisine karşı duygular hissetiğimde banada yapar o zaman. Kullanılmış ve çöpe atılmış bir peçete gibi hissederim kendimi. Ve bende inanıyorumki eğer bir gün birini seversem karşımdaki de benim gibi olacak." Ve bu inancımla gerçek aşkımı aramıyor beni bulmasını bekliyorum. Annem ise bu durumuma sen daha çok beklersin . Odanda oturmaya devam et adamın biri gelcek seni bulacak ! ( Bunları yazarken deli misali kahakaha atarken yazamaya devam ettim. )
Günlüğüm sana ailemi anlatiyim. Biz çekirdek bir aile olduk her zaman .
Ben ,annem ( Seher TOPRAK) ,babam (Kenan TOPRAK) he tam unutuyordum birde evimizde huzur var . Huzur kim mi?( Sanki günlüğümle konuşuyordum hemen yazıyorum dedim kendi kendime .) Huzur bizim evimizin neşesi, huzuru,ve tabikide en tatlı kedisi . Huzur da başka bir şey elektirik mi ?desem ya da enerji mi?desem . Kendinde ben huzur buluyorum miyavlamısı ,mırlaması bana şarkı gibi geliyor. Yaptığı haraketler gözlerimi dinlendiriyordu. Huzurla, oynayınca sanki ruhumun gıdasını veriyorum. Bilmiyorum o kedi değil sanki ,beni büyülüyor anlamsızca bana huzur katıyor.
Evet günlüğüm sana birşey itiraf etmem gerekiyor . Anlatılan kadar insanı dinlendiriyormuşsun . Aslında ben günlük denilince ergence birşey olduğunu düşünüyordum fakat aksine ben daha ilk sayfandan sana ısındım. Seninle herşeyimi paylaşıcam . Artık sen benim en iyi dinleyen arkadaşımsın.^^🌹 İyi geceler... En iyi dinleyen arkadaşım :):):)
Evet şimdi bu günlüğümü nereye saklayacaktım? Aslında annem veya babam öyle paldır küldür içeri dalan ve didikleyici bir şekilde eşyalarımı karıştıran birileri değildi fakat ben yinede güzel bir şekilde saklama isteği . İçimdeki ses bana şöyle fısıldıyordu "-sakın ortalıkda bırakma her ney olucaksa zaten bir kere olur . " İç sesimi dinlemeliydim . Deli gibi odamda bir ileri bir geri gidip geliyordum . Odamın içi kutu gibiydi yani herşey yerli yerinde fakat o kadar da büyük bir odam yokdu olsaydıda istemzdim . Sanki bu oda kimseyi içine katamıycak sadece ben olan yapayanlız bir gezegen gibiydi ...
İçim,hayallerim,odam,eşyalarım, ve benim olan herşey bunlara içinde bulunduğum gezegene almıycakdım . Ben farklı bakmayıda denedim fakat aynıydı herşey. Hayat kafamın içinde daha çok ilginçdi. Yanlızlık içime işlemiş ve ben bu yazlıkla devam etmek istiyodum . Her neyse bunları düşünürken günlüğümü saklıyacağım yer aklıma gelmişdi galiba . Ben 1 ay önce berjer koltuğumun altındaki parkeye kırmışdım . Evet bildiğiniz parkeyi kırmışdım . Ve bu arada sakar bir insanımdır . Her şeyim bazenleri sakarlıklarım ile sonlanır . Buda onlardan biriydi ...
Hızlı adımlarla berjer koltuğumun yanına gittim . Bu arada gözüm aynama takılmışdı . Yorgun açık kahverengi gözlerim. Dağınık bir şekilde tepeden toplanılan siyah ve kıvırcık saçlarım , ve ayıcıklı polarlı gri pijamalarım . Sanki tipim kaymış gibiydi . Bian aklıma şöyle bişey geldi . İşte benim stilim yarışmasına katılmışım . Konseptimizde gecelikli haliniz . Bende sabah uyandığım gibi stüdyoya gitmişim ruh gibi yüzümle jürinin karşısına çıkmış ve Nur YERLİTAŞ tarafından en sert , yorumlarına maruz kalmışım. Birden bunu düşünürken şuanki hlime büyük bir kahkaha attım ve koltuğu kitaplığıma doğru çekmeye çalışıyordum . Tam bu sırada içeri annem girdi . Kızımmm sana ıhlamur yap- diycekken kadıncağız kala kaldı . Kızım sen bu saatte ne koltuğunu çekiyorsun göbeğinimi düşüreceksin diye söylenirken birden saçimdaki tokamı çekip hızla koltuğun altına attım . Ee kızım niye çekiyorsun ? Edasıyla annem bakarken . Ben konuşmaya başladım . Şey annecim tokam altına düştü ,başım ağrıyordu bende eğilemem diye düşünüp iki tık öne çekip şip şak tokamı alıcaktım dedim . Annem de ayy başınmı ağrıyo telaşla eliyle ateşimi ölçmeye çalışırken . Annecim benim sadece başım ağrıyor o kadar... Annemde tamam öyle olsun bakalım dedi . Sonra koltuğu çekip tokamı aldı ve bana uzattı . Al kızım ! Tamam annecim sağol derken , annem çoktan koltuğu eski yerine itmiş ve kapıda emredercesine
-ıhlamurunu iç , eğerki başının ağrısı geçmezse bana seslen dedi bende -emredersiniz Seher komutanım dedim . Annemle gülüştük ve annem kapıyı kapattı . Bende bir kaç dakika bekledikden sonra hemen ayağa kalktım ve koltuğumu hemen çektim . Aslında parke kırılmışdı fakat parke yerine girip çıkıyor ,yerinde sabit kalmıyordu . Bende hemen parkeyi cetvel yardımıyla yeriden çıkardım ve hemen günlüğümü yerleştirdim . Günlük boyutuyla parkenin kırık kısmı aynı boyuttaydı. Sanki ölçülüp biçilmişde günlüğümün boyutuna göre yapılmışdı. Bende bu büyük sevinçle tekrardan parkeyi yerine yerleştirdim . O anki sevincimle bianda az kalsın huzurumu ezicektim . Bir an korkuyla huzuru elime aldım bir yandanda bacaklarımla koltuğumu yerleştirdim . Ben yinede işimi şansa bırakmamak adına hemen her açıdan koltuğa baktım . Parkeye baktım fakat hiç belli etmiyordu hatta hiç hiç etmiyordu ! Zaten el yardımıyla asla o parke yerinden çıkamazdı . Cetvelle zaten anca çıkıyordu . Sonra aklıma ıhlamurum geldi . Elime aldım halen sıcakdı ve buharları halen kupadan yükseliyordu . Elime alıp bilgisayarımın başına geçtim ve birden pijamamdan bir kuvvetin çektiğini hissettim . Yere baktığımda huzur miyavlıyor ve bana beni de al yanına der gibi bakıyordu . Hemen kucağıma yerleştirdim ... Zaten hemen kucağımda kıvrılıp uyumaya başlamışdı bile . Bende o sırada kendime bir film bulmaya çalışıyordum ve bulmuşdum filmin adıda -Schindler's List filmi açtıktan sonra bir elimde ,ıhlamurlu kupam diğer elimde ise huzurun başı ,okşuyorum... Bu arada ben ıhlamur içince uykum gelir . Ve uykum gelmişdi . Sandalyeye iki dakikacık gözlerimi dinlendiriyim bahanesiyle kafamı yasladığımda . Anında uyuduğumu fark ettim ...
Ve sonrası bende yok birden kucağımdaki bir sıcaklıkla uyandım . İlk olarak her yerimin tutulduğunu fark ettim annem beni böyle görürse kafamı kırabilirdi . Hemen kol saatime baktığımda saatin 09:22 olduğunu fark ettim babam erken kalkardı işe gittiği için işi karşıyakada bir hastahanede başhekim . Gidip gelmesi ve üstüne de İstanbulun trafiği
zamanı bol keseden yiyordu . Anneminde saat 10:00 da kalkıp işlettiği kuöförünü açması gerekiyordu . Yani daha annem uyanmamıştı ama eli kulağındaydı . Tam bunları düşünürken birden kucağımdaki tekrardan oluşan sıcaklığa bakarken ,huzurun kucağımda olduğunu fark ettim ve bol bol kucağımda işediğini fark ettim . Hemen kucağımdaki huzuru odamdaki sepetine bıraktım . Pijamamı değiştirdim ve kapıyı açıp çamaşır odasına adımlar atarken annemin alarmının sesi geldi . Bende koşar adımlarla pijamayı kirli sepete atıp koşar adımlarla odama girdim . Yatağıma girdiğim dakika annem kapıyı açıp hadi Eylül kalk
kızım dediğinde gözlerimi açıp tamam annecim dedim . Huzurda annemin ayaklarına dolaşmış sanki olanları anlatmaya çalışır gibi miyavlıyordu .Annemde acıkdığını düşünerek mama tabağına mama koydu . İştahla huzur yerken , bende onu izlerken birden telefonumun bildirim sesiyle irkildim. Hemen elime aldığımda telefonumun ınstagram dm kutusunda "1" yazıyordu . Hemen heyecanlanırak gelen kutuma girdim .
Ve kullanıcı adı = _xyalanhayatlar_
Mesaj = Merhaba tanıdın mı ? Beni . Hani 9 ay birlikteydik...Ve o an sanki kim lan bu diye bağırasım vardı . Fakat işletiliyor olabilirdim ama benim öyle arkadaşım yoktuki hatta benim arkadaşım yoktu . Kimdi bu şimdi ? Acaba bir sapık mı? Polise mi gitsem ? Yada . Sadece bdklemilimiyim? Sorular beynimi kemirirken annemin kahvaltı hazır Eylül hadi gel demesiyle silkelendim!
Ama ben bir sarhoş edasıyla kahvaltı yaptım...
•Sizce kimdi bu ?
•9 ay derken neyi kast ediyordu ?
• Yada Eylüle kim mesaj atmış olabilir?
Kitabımın birinci bölümünü yorumlamanızı isterim!
Nasıl buldunuz Eylül karakterini sevdiniz mi?
Sizce Eylülün bu mesajla neleri değişecek?Not; Yukarıdaki şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz canlarım💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTMADIM
ChickLitOnu düşündükçe içimde bir rüzgar var delice esen onun adıyla ateşe dönüşen, gözleriyle bedenimi yakan içimdeki bu ateş... Neden böyle olduk bir intikam uğruna yaşanılan onca şey, yaşanılamayan onca şey . Ben intikam almaya çalışırken vuruldum hemde...