9. Bölüm: Sevgilim...

30 21 11
                                    





"Yabancı."

Bilincimin tekrardan yerine geldiğini hissettim. Hiç tereddüt etmeden gözlerimi açtım ama oda boş , ve tek kişilik bir odadayım. Kafamı sağa çevirdiğimde monitöre bağlı olduğumu gördüm. Ve bazı yerlerimde sargı bezleri vrdı. Kolumada bağlı bir serum takılmış.Kendimi oynamayatacak kadar güçsüzüm.
Kırık ayağımın altında da bir yastık var. Ağrılarımın çok olduğunu fark ettim , başım fena şekilde ağrıyor. Gözlerim zaten bulanık görüyor . Ama bir dakika . Ya Cenk , Cenke ne oldu?
Telaşla doğrulmak için kaslarımı çalıştırmaya çalışsamda ne yazıkki olmadı. Bir milim kıpırdadığım gibi acıyla , inleyerek tekrardan yatağa kendimi bıraktım. Ama Cenk hakkında bilgi almam gerekiyor. Ne yapmalıyım? Knuştuğumda bile göğüs kafesim acı çekiyor.
Burda heykel gibi kaldım ve tek kelime edemiyorum.
Sonra aklıma babamın bana anlattıkları geldi. Hasta yataklarını küçükken nedense çok dikkatimi çekerdi. Ve babam da yataktaki düğmeleri tek tek ne işe yaradığını anlatırdı. Küçükken hep babamdan bana da öyle bir yatak alamasını istemişimdir. Ama babam saçma bulduğu için tamam diyerek her zaman oyalamıştır beni. Ama şuanda önemli olan şu , hasta yataklarında illaki hemşire çağırmak için bir düğme olur. Ve ben onu bulursam , Cenk hakkında bilgi alabilirim.
Gözlerimi yattığım yatak da gezdiriken . Gözüm bir yeşil düğme takıldı. Her ne olursa ona basmam gerekiyordu. Ve bastım . Aradan bir dakika geçmeden , bir hemşire içeri girdi.
Heyecanla ona baktığım sırada yanıma geldi. Ve serumumu kontrol etti. Sonra ben ağzımda bir şeyleri gevelerken , hemşire kendimi yormamam hakkında bilgi verirken ısrarla konuşmaya çalışıyordum ama göğüs kafesimin ağrısından acıdan geri susuyordum. Hemşire bir şeyleri anlamış gibiki bir dakika diyerek yanımdaki komidinin çekmecesinden bir kağıt, bir kalem çıkardı. Evet yazın dedi. Bir elim sargılı olduğu için diğerine doğru yerleştirdi. "Benimle birlikte gelen Cenkin durumu ne ?"   Hemşire kağıdı elimden alarak konuşmaya başladı."Öncelikle Eylül hanım sizin hakkınızda size bilgi veriyim. Sizin ayağınız önceden kırıkmış zaten fakat siz o yangın anında ayağınızı çok zorladığınız için ayağınıza daha çok zarar vermişsiniz. Ve size ayağınıza ufak bir operasyon geçirdiniz. Yani çok ciddi bir durum yok. Fakat siz yine yangında dumandan sadece etkilenmişiniz ama o da çok ciddi değildi ilk geldiğinizde . Onu da normale döndürdük. Sanırsam sevgilinizi kurtarmak için kapıya kadar getirmişsiniz. Ama dumandan etkilenip bayıldığınız için, kafanızı sert bir şekilde zemine çarpmışsınız. Ne yazıkki geldiğinizde beyin travması geçirdiniz . Ve sizi yine bir ameliyata aldık. Ve siz nerdeyse 10 gündür uyuyorsunuz. Yanınızda gelen sevgiliniz ise sadece 2. derece yanıklar alarak ucuz kurtuldu. Ve sizi 10 gündür beklemekten kafayı yemek üzere . Dakika başı sizi soruyor. Valla anneniz babanız çok yorgun diye bugünlük gittiler. Ve sadece sevgiliniz kaldı. Gerçekten harap olmuş şekilde. Şimdi doktor beyi çağırmaya gidiyorum. Kendinizi yormayın. Eğer doktor beyde izin verirse sevgilinizi içeri alabiliriz. Kendizi yormayın sakın."  Sevgili mi? Kadın gerçekten olayı çok yanlış anlamış! Ama şuanda ne önemi varki yani? Kendimi ifade etmekde bile zorlanıyorken kadına laf anlatamam.
Demek 10 gündür burda başımda bekliyor. Aslında şaşırmamak gerek, yani eminimki kendini suçluyordur.  Yani bir yabancının başında başka neden beklenilebilirki? Ama o suçlu değil tek suçlu benim . Benim aptallığım yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Salak salak sakarlıklarım yüzünden . Herkesin hayatını mahfettim. Lanet olsun.
Birden kapının gıcırtı sesini duydum. Galiba gelen doktor , çünkü hiç duymadığım bir ses ve az önce benimle konuşan hemşireyle aralarında birşey konuşuyorlar. Doktor hemşireye tamam anlamında kafasını sallayıp bana döndü.
"Merhaba Eylül hanım! Öncelikle kendinizi sakın yormayın, stres yapmayın. Şuanda herşeyiniz gayet normal ve düzgün. İlerleyen zamanlarda kötü bir şeyin gelişeceğini düşünmüyorum. Ama önemli bir operasyon geçirdiniz. Ve korkmayın sakın sağ tarafınızdaki saçlarınızı kesmek zorunda kaldık. Başka bir şey yok dediğim gibi gayet iyisiniz. Ve toparlanacaksınız. En kısa sürede taburcu edicez. Ve eminimki saçlarınız daha güzel şekilde uzayacak. Mecrubiyetten kesmek zorunda kaldık. Kapının önündeki genç sizi çok merak ediyor. 10 gündür harap oldu. Onun hatrına beş dakikalığına onu içeri alıcam. Morele ihtiyacınız var."
Nutkum tutulmuş bir şekilde doktoru dinlerken saçlarımın kesildiği söyledi ilk başda sakince kal gelip dinledim. Ama, bir anda nasıl olduğunu düşününce sinir krizi geçirmeye başladım. Acılı halimle ayağa kalktım. Hemşire ne kadar yatmam için zorlasada ben sinir krizi geçirmeye devam ettim. Ve son çığlımda kapı açıldı. Başkalarının dilinde sevgili  benim gözümde yabancı olan o kişi içeri girdi. Her ne kadar onu suçlamasamda ona doğru alçılı ayağımla adım attım. Ve gömleğinin yakasını tuttum, sinir krizi geçirerek "Sen kimsin?" diye çığlık atmaya devam ettim. Ama o sadece ağlamakdan ve uykusuzlukdan kan çanağına dönüşmüş gözlerini yere eğdi. Bana bakması için çenesini tuttum kaldırmaya çalıştım. Ama her defasında gözlerini benden kaçırdı. Vucüdumda ve başımda feci şekilde ağrı ve sancı var. Ama ben hem inleyip hem çığlık atıyorum. Sadece bu gerisi yok sadece bağırıyorum. Bu kadar acizim, bu kadar işe yaramazım, bu kadarım işde bir hiçim. Ben buyum nefret ediyorum herşeyden, herkesden, hayattan ,kendimden,Cenkden her şeyden.
Artık ayaklarım beni taşımak istemedi ve kendime yere atıcakken Cenk beni belimden kavradı ve sımsıkı sarıldı. Sanki o an dünya durdu, hayat durdu, zaman durdu, acılarım ağrılarım durdu. Bir anda herşey durdu sanki o an tek biz ordaydık her şey bir kaç dakikalığına durdu. Benim kollarım halen onu sarmazken o beni sımsıkı sarmışdı . Sanki bütün ağrılarımı, acılarımı, mutsuzluğumu, umutsuzluğumu kendine geçirmek ister gibi sarılmışdı. Koluma bir sancı saplandı. İrkilerek kendimi geri çekerken Cenk halen gözlerimin içine bakmadan belimi sıkıca tutuyordu. Mersem hemşire sakinleşmem için kolumdan iğne yapmış. Zaten o anki sinir kriziyle kolumdaki serum iğnesiniside sinirle çekip fırlatmışdım. Ve benim Cenkin üstü her yer benim kanlarım olmuş. İğnenin ardında bedenimin sanki dünyadan soyutlaşmış gibi hissettim artık ayaklarım beni taşıyamayacak kadar güçsüz. Kedimi en güvendiğim , en dinlendiğim, huzur bulduğum kollara bırakdım. Ve güçsüz bedenimi fiziken güçlü gibi dursada ruhen direncini kaybetmiş Cenk beni kucağına aldı . Yatağıma yatırdı. Hemşirede tekrardan koluma serumu takarken canım yandığı için ufak bir çığlık attım . Ve hemen ardımdan o kocaman ama bir o kadar da pamuk elleriyle ellerimi tuttu. Elimi tuttunca içimde bir şeyler kıpırdandı. Ben yine çok salağım niye sinir krizi geçiriken gidiyorsun çocuğun yakasına yapışıpda saydırıyorsunki !? Aptal!
Hemşire odadan çıktı. Ama halen o el ellerimi bırakmamak için direniyor. Sonra odadaki sandalyenin yanıma doğru çekildiğini hissettim. Aslında gözlerimi açmak istiyorum, ama bir kuvvet kapatıyor ve uyanığımda ama gözlerimi açıcak kadar güçlü değilim. Ben gözlerimi açmaya çabalarken Cenk konuşmaya başladı. "Eylül, canım, huzurum böyle olmamalıydı!"
Derin bir nefes aldı ve ben o an gözlerimi açmamaya karar verdim."Herşey benim yüzünden ,herşey asla kendimi affetmiycem" sesi titreyerek konuşmaya devam etti.
"Böyle tanışmamalıydık, seni .... seni..... seni.... anlamıyorum biliyormusun bu ne bu içimdeki duygu. Sana bakınca , seni tutunca neden bu kadar huzurluyum! Sen benim kaderimmisin Eylül? Ben o kadar karanlığımki sen ise çok temiz ve aydınlıksın. Seni karanlığıma çekerek , karanlık yapamam. " Ellerimin titrememesi için kendimi zor tutuyorum keşke gözlerimi açsaydım."Evet Eylül hoşçakal, her şey için özür dilerim . Senin iyi olduğunu gördüm ya başka hiçbirşey istemem." Hoşçakalmı? Nereye gidiyorki? "Hoşçakal, sevgili, sevgilim... Eğer bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak benimle yeniden tanış"Nefesimi tutarak sadece dinlemeye devam ettim kesilmiş saçlarımın yanında kalan tek tük saçlarımı kulağımın arkasına attı. Ve kulağıma doğru yaklaştı. Bir damla göz yaşı yanağıma düştü. Sonra iyice eyildi ve ve göz yaşı düşen yanağıma ufak bir öpücük. Kulağıma ağzını yasladı ve "Seni seviyorum, fındığım..."   dedi.Ben ise o kadar aciz ve güçsüzümki "gitme" bile diyemedim. Sadece dinledim, sadece sustum ... Sonra elimi avcunun içine alıp , elimide öptü. Yavaşça elimi yatağa bırakdı , ve "gitti". Ben ise sadece o anlarda sustum , lanet olası ilaç beni sadece iyice güçsüzleştirdi ,kaslarımı gevşetti ve o ve Cenk "gitti"...
Ben ise ardından bakamadım bile çünkü bu kadarım, çünkü bu kadar acizim...

Yorum yapamayı ,oylamayı unutmayın...

Sizce neler olucak ?

Hadi bakalım tahminleri aliyim...

UNUTMADIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin