14.Bölüm:ölme isteğim olmadığı gibi yaşama isteğimde yok

31 11 2
                                    

Arabadan ayrıldıkdan sonra, eve doğru topallaya topallaya yol aldım. Eve girdiğimde ise gördüğüm şey üzerine şoka girdim. Hatta öyle böyle değil kal geldi. Gerçekden bildiğiniz kal geldi. Gözlerim yanılıyordur diye ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Yok yani şuanda karşımda öylece duruyor. İki adım geri attım. Tam kaçmaya yeltenicektimki karşımdaki kolumu çok sıkı şekilde kavradı. Ve göğsümün üzerine silahın namlusunu yerleştirdi. Sadece iki kelime,6 harf söyledi...

-Al şunu...

•••

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


14.Bölüm: O an...

Korkudan göğüs kafesimin inip kalkması silahın namlusunu hissetmemi daha çok sağlıyor.
Karşımdaki adam iri yarı benim hemen hemen 5 katım. Kolumu şuanda öyle bir sıkıyorki eminimki moraracak. Elinde gösterdiği kutuyu bana uzattı. Halen elinde bekletirken ,gözündeki duygusuzlukla gözlerimin içine bakıyor. Aslında ne kadar şuanda korksamda ,cesaretsiz sanmasın daha da ileri gitmesin diye bakmaya devam ediyorum. He ne kadar işe yarar bilemiyorum. Küçük bir kelebeği hani avcunun içine alır dakikalarca avcunun içinde bekletip can çekişir ya. Şuanda ben de bu adamın elinde ,duygusuz bakışlarının altında can çekişiyorum. Çenem yerinde durmuyor. Sanki -20 derecenin ortamında , kendimi çırılçıplak hissediyorum. Adama uyguladığım taktik işe yaramamış olacakki adam kolumdaki elini daha çok sıktı. Bir daha emir verircesine elindeki kutuyu gösterek "-Al şunu ötlek!". Elimin titremesini durdurmak için tırnaklarımı avcumun içine batırıp yumruk yaptım. Ama yinede titremem kesilmiyor. Kaybolmuş sesimi bulup birden gözlerimi kutuya çevirdim. " Bu nedir?" adama komik bir şey demişim gibi sırıtarak bana baktı. Adam cevap vermeyeceğini anlayınca titrek elimi kutuya uzandım. Adamın elinden tam alıcakken adam kutuyu tuttuğu eli gevşekken birden sıkılaştırdı. Sonra adam iri yarı boyuna rağmen kulağıma eğilip "eğer bu kutudan birisinin haberi olursa . Patron o içindekini senin bir yerine sokmasını bilir . Ayağını denk al ödlek. Çıtın çıkarsa , ailen birden şuht uzun bir sessizlikde kendini bulur. Şimdi gidiyorum ama bir daha görüşmeyeceğimiz anlamına gelmez." Adam kendi eviymiş gibi elime kutuyu tutuşturup hızla , evden çıktı.
Kendi kendime sakinleştirmeye çalıştım. Elimdeki kutuya bir yandanda karşımdaki aynadn titrek halime baktım. Çok kötü duruyordum saçlarım. Yüz hatlarım. Ve titrmem. Tam anlamıyla çok yıkığım ...
Hayat bunu bana neden yapıyorsun? Beni niye bu kadar zor durumda bırakıyorsu?

Çok kötüyüm, şuanda nasilki ölme isteğim olmadığı gibi yaşama isteğimde yok. Cok korkuorum. Kendim için değil ailem için..

Kutunun için de ne var ? Saatlerdir aynı yerde dizlerimin üzerinde oturuyorum bir elim de peçete ,diğer elim de kutu. Evet korkuyorum, hemde iliklerime kadar... Ailem için..
Tüm sessizliğin arasında birden telefonumun melodisi çalmaya başladı. Korkuyla ayağa kalkmaya çalışdım ama o an fark ettimki halen titriyormuşum sanki içinden bir şey fırlayaakmış gibi yavaşca çok yavaşça kutuyu yere indirdim. Ufak adımlarla kapının önünde duran çantamın yanına gidip telefonumu bulmaya çalıştım. Ve elime aldığım an telefonun ekranındaki kişi adıyla nutkum tutuldu. O an hayat durdu. Dışarıdan benim gibi huzursuzca çakan şimşeklerin sesi . O an , O an hayatım durdu...

Arkadaşlar sizce neler oluyor???

Hikaye nasıl gidiyor?

Arkadaşlar okunuyor ama ses yok lütfen hissettirn kendinizi :)

Sağlıklı, esen kalın...

UNUTMADIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin