3.BÖLÜM: "~UMMADIĞIMIZ ŞEYLER HER ZAMAN UMMADIĞIMIZ ZAMANDAMI ÇIKAR KARŞIMIZA"

82 29 15
                                    

"Yalanlar olmadan hayatlar olur mu?"...

-Hı efendim? Babam bana kızım sen iyimisin diyordu fakat ben halen o mesajın etkisiyle kendime gelemiyordum. Sonra birden gözlerim ocağa çarptı ve o an hatırladım ki babama kahve yapıyordum. Tam tahmin ettiğiniz gibi . Kahve üstten taşıyordu . Hemen ocağını kapattım ve korku içinde cezveyi tezgahın üzerine koydum. Hemen kahve fincanını alıp hızlı hızlı kahveyi koyarken kolumda birden bir el hissettim . Korkuyla arkama döndüğüm sırada annemin eli olduğunu anladım ! Strestden ter basmıştı ama sanki soğuk soğuk terler döküyordum ! Sonra ani refleksle annemi içime sokarcasına sarılıyordum ama istemsizce de hıçkıra hıçkıra ağlıyordum ! Sonra derin bir nefes aldım . Kafamı annemin omzundan çektim ve gözlerinin içine baktım . Boğazımı temizledim, konuşmaya tam yeltenirken , annem beni susturdu . -Bana hiçbirşey anlatmak zorunda değilsin tatlım! dedi . Bende tamam anlamında kafamı salladım . Sonra annem elleriyle ellerimi tuttu ve konuşmaya başladı.
-Kızım eğerki bana birşeyler anlatmak istiyorsan anlatabilirsin! Anne kız değilde , arkadaş gibi . Ama anlatmak istemiyorsan asla zorlamam , sen ne zaman anlatmak istersen anlatırsın . Ama kendini toparlamalısın seni üzen her neyse onu senin üzmesine sakın izin verme! Kendine güven canım...
Annem bana sıcak gülümsemeyle bakarken bende " -Tamam annecim , benim iki saat sonra dersim başlıyor ! Benim hazırlanmam gerek . " Yanğına öpücük kondurdum ve hazırlanmak için odama gittim. Hemen dolabımı açtım ve elime ilk gelen siyah kot pantolonumu üzerine ise sarı swetimi giydim. Sırt çantama ders defterlerimi koydum . Ve kulaklığımı hemen alıp . Mutfağa girdim ! Soğuk sesimle "-Görüşürüz annecim ve babacım dedim ." Babam bana el sallarken , annemde kendine dikkat et kızım diyordu ! Fortmantodan siyah ve içi polarlı olan montumu aldım ve dışarı çıktım ! Kulaklığı kulağıma taktım ve şarkı sözleri sanki beni anlatıyordu aynı şöyle diyordu;
~Karanlıklar çöktü yine , sevgiler de sahteymiş gönlümde yine hüzün var!
Şarkı sözüne kendimi kaptırdığım sıra da halen o mesajı düşünüyordum ! Yolda yürüdüğüm sırada elimde titreyen telefonumu hissettim . Ekran kilidini açıp ne olduğu anlamaya çalıştığım sıra da whatsappdan mesaj geldiğini anladım. Gelen mesaj o kişidendi
korku ve heyecanla yolda yürüdüğüm anda durdum ve mesajı okumaya başladım!
*-Merhaba tatlım! Beni hatırladın mı ? diye sorucaktım.
Sinirlenmeye başladım . Ben stres içindeyken o benimle dalga geçmek istiyordu! Hemen klavyaya tıkladım. Ve yazmaya başladım...
- HA-YIR ! VE SENİDE HER KİMSEN TANIMAK İSTEMİYORUM . HAYATIMDAN DEFOL!
Halen yol ortasında durmuş , mesajın gelmesini bekliyordum . Ve geldi ! Okumaya başladım.
*-Aaa benden bu kadar mı çabuk bıktın? Ben seni çok sevmişdim oysa Eylül . Beni sevmemen beni üzdü tatlım! Ama sen beni madem tanımadın ben sana kendimi tanıtmak istiyorum ! Tabiki sende istersen...;)
Deliricektim , benimle oynuyordu peki kendini tanıtmasını izin vermeliyim yada kestirip atmalımıyım? Bunları düşünürken birden korna sesiyle irkildim ve telefondan kafamı kaldırmadan kaldırıma geçtim. Ve tam o sırada şok olduğum bir mesaj geldi!
*-Ah Eylül kendini bana bu kadar mı kaptırdın ? Yoldan çekil araba çarpıcak şimdi...
Gözlerimi fal taşı gibi açmış , ekrana bakarken birden kafamı kaldırdım ve etrafıma bakmaya başladım! Ama gayet sessiz sakin bir mahallede olduğumu fark ettim. Sonra kafamı tekrar ekrana çevirdim . Ve yazmaya başladım!
-Ah sen beni bu kadar düşünüyormusun? KIYAMAM cınım.
Sonra öfkeli bir şekilde yazmaya devam ettim!
-Kimsin lan sen şerefsiz ! Seni varya seni bir bulursam bir elime geçirirsem sen bile ne yapacağımı hayal edemezsin . Sana son kez ikazda bulunuyorum hayatımdan defol bana yazıcak kadar cesursan geç karşıma cesurca kendini tanıtsana lan ! İkazıma uy yoksa kötü olur sonucu !
İlk defa böyle birisiyle konuşuyordum . Normalde birisiyle asla böyle konuşmazdım! Sonra birden gözüme kol saatim çarptı , saate baktığımda saat 13:48 di . Ve benim okula yetişmem için sadece 1 saatim vardı ! Hemen telefonumu kapattım ve durağa doğru yürümeye başladım ! Halen aklımda beni izlediği vardı . Acaba attığım mesajları okumuşmuydu? Bunları düşünürken çokdan durağa gelmişdim . Ve uzakdan toplu taşıma aracının geldiğini gördüm. Hızla bindim ve kırk dakika sonra okulumun önündeydim ve sadece 10 dakikam vardı. Hızlı yürürken ellerimin üşüdüğünü fark ettim ve ellerimi montumun cebinde buldum . Fakat elime bir şey gelmişti. Hemen sol elimdeki kağıdı çıkardım. Ve okumaya başladım!
"-İyi düşün beni tanıyıp tanımamak isteyip istemediğine ! Ve iyi düşün 9 ay birlikteydik beni hatırlamaya zorla kendini. Zeki kızsın...!
Nasıl yani cebime bir not bırakacak kadar yakınımdamıydı? Bu nasıl olur ben nasıl hissetmem? Kafayı yiyicem bana neler oluyor ? Ben neden hissetmedimki ? Deliricem ,deliricem ... Ama sakin olup okula yetişmem gerekiyor . Kağıdı buruşturdukdan sonra tekrardan cebime koydum. Ve yürümeye başladım aklım almıyordu nasıl cebime o kağıt konulurda ben hissetmem? Salak salak sinirli bir şekilde gülerken sınıfıma girdim. Sıralara baktığımda pekde fazla kişi yoktu ! Hemen en arka sıraya geçtim. Ve montumun cebimdeki telefonumu çıkardım . Ve elimde tekrardan telefonum titredi bildirim gelmişdi . Meraklı gözlerimle whatsappa girdim . Yine o kişiden bir mesaj gelmişdi ve hızla okumaya başladım;
*-Evet notumu aldığını umut ediyorum! Ve eğerki beni tanımak istiyorsan yarın saat ,18:30 da , Taksimdeki "blackcafee" ismindeki kafeye bekliyorum seni . Eğer dediğim saatte gelirsen beni bulursun. Fakat bir dakika bile geç kalırsan beni bulamazsın. Beni tanımıyorsun fakat sana bir ipucu kafamda siyah şapka olucak . Beni gördüğünde de tanıyacağına eminim! He gelmezsen gelme ama ben o saatte o kafede olucağım. Gelirsen de zaten beni görüceksin. CINIM;)
Şaka gibi ne yapmayalım derken , edebiyat hocamın kalın sesini duydum ! -Evet Eyül lütfen telefonunu çantana koy yoksa alırım ,derken . Hemen telefonumu çantama koydum . Halen sorularım beynimi yiyordu ! Gitmelimiydim gitmemelimiydim. Hem kimdiki? Acaba gerçekden tanıyor olabilirmiydim? Onun iddası onunla 9 ay geçirmişdim.
Sonra tekrardan edebiyat hocam . İbrahim hocamın kalın sesiyle sıçradım ve edebiyat hocam bana soru soruyordu ama sanki idrak yetimi kaybetmişdim. Hemen toparlanmaya başlarken edebiyat hocam "-Eylülcüğüm istersen lovoboya git elini yüzünü yıka! ".
Peki diyerek sınıftan çıktım ve lovoboya gittim. Gözlerim aynaya kaydığında stresten sanki çökmüşdüm. Yüzüme bir iki kere su çarptım. Derin derin nefes aldım. Kim olduğunu düşünüyordum . Kimdi? Yada neden ben? Anlam veremiyordum . Yarın gitmelemiydim ya da ? Ne yapmalıydım? Tam lovobodan çıkarken zilin çaldığını duydum. Yinede yürümeye devam ettim. Sınıfa girdiğimde bir kaç kişi vardı. En arka sırada duran , çantamın içinden telefonumu aldım ve sınıftan çıktım. Bahçeye indim ve kantine indim , kahve aldım ve bir masaya oturdum. Mesajı tekrar tekrar okudum bir yandan da kahvemi içiyordum. Aslında gitmek istemiyordum çünkü neyle karşılaşacağımı bilemiyordum ama merak duygum ise git diye bas bas bağırıyordu sanki . Sonra kahvemin bittiğini fark ettim bir kahve daha almak için ayağa kalkmaya yeltenirken bir elin omzumun tutduğunu fark ettim . Ve kaşlarım çatık bir şekilde arkama döndüğümde geniş omuzlu 1.72 boyunda , kızıl saçlı , kızıl sakallı ,ince dudaklı , kemikli yüzü ve koyu kahverengi gözleri . Şaşkınlıkla baktığım sırada bana sıcak bir gülümsemeyle baktı ve "-İstiyorsan sana kahve aliyim karşılıklı içeriz" dedi .
Ben de o anki şokla ne ne derken idrak ettim ve cevap verdim! "- Teşekkür ederim . Benim ayaklarım var alabilirim. Ama daha içmiycem kalkıyordum" dedim. Bana bir deha güldükten sonra masadaki telefonumu alıp sınıfıma doğru ilerliyordum. Kim diye düsünürken hiç görmediğimi fark ettim. Sonra kendi kendime aman Eylül ne düşünüyorsun senin daha önemli işlerin var deyip , sınıfa girdim sırama geçtiğim sırada sınıfa bir göz attım. Ve tüm sıraların dolu olduğunu ve sadece benim sıramın yanı boş olduğunu fark ettim. Hangi ara bu kadar kalabalıklaşmış dedim kendi kendime. Sonra telefonumla iğraşmaya devam ettim. Instagram da duvarımı geziyordum . Sonra storilerime girdim sırayla bakarken zil çaldı . Ve hemen telefonumu cebime koydum sonra aklıma telefonumu titreşim moduna almadığım geldi . Titreşim moduna aldıktan sonra cebime geri koydum.
Edebiyat hocamın yanında bana kahve almayı teklif eden çocuk vardı . Merakla gözlerimi onlara diktiğim sırada edebiyat hocam evet arkadaşlar susun ! Diye bağırdı. Sanki o yanındaki çocuk birisini arar gibi gözlerini sıralarda dolaştırırken en arka sıradaki beni gördü ve gözlerimiz buluştuğunda bana göz kırptı. Bende utangaç bir yüz ifadesiyle gözlerimi devirdim. Sonra edebiyat hocam konuşmaya başladı.
"- Evet arkadaşlar! Sınıfınıza yeni bir arkadaşınız katıldı . Tanıştırmıycam çünkü blok dersi yapıcaz . Evet delikanlı bir yere oturabilirsin. Ve beklemediğim bir şey oldu ! Ayak sesleri bana doğru geliyordu . Cesaretsizliğimden kafamı dahi kaldıramadım. Ve bir el tarafından çantamın itildiğini hissettim . Ve gözlerimi o elin sahibi kim diye kafamı kaldırdığım da fark ettimki sınıfa yeni gelen çocukdu. Sessizce yanıma oturdu. Defterini çıkardı , kalem ve silgi çıkarttı. Ve bana dönerek fısıltılı bir şekilde. "-Merhaba ." Dedi. Bende sanki yoldan geçerken asker arkadaşıma selam verirmişim gibi kafamı salladım. Bir elimi göğsüme koymadım yani. Sonra gülerek önüne döndü! Edebiyat hocamız derse başlamıştı . Fakat sanki bedenim burdaydı ama ruhum burda değildi ! Düşüncelerimin içinde kaybolmuştu. Sonra anlam vermeden önümdeki defterime , elindeki kalemi uzatarak bir şeyler yazmaya başladı . Yanımda oturan çocuk . Hayretler içinde onu izlerken defterimden elini çekti. Ve aynen şöyle yazmışdı. "-Öncelikle tekrardan selam :) Tanışalım mı? Nasıl olsa artık sıra arkadaşıyız." Şaşkınlıkla okuduktan sonra , kalemi elimde kavradım ve bende bu sefer yazmaya başladım. "-Tanışmaları ve vedaları oldum olası sevmedim . O yüzden pek seninle tanışmak istediğimi sanmıyorum. I AM SORRY... :'(
Defteri önüne bırakdım ve hemen okumaya başladı. Sonra yandan bana bir bakış attı. Ve yazmaya başladı . 2 dakika sonra defteri önüme bıraktığında okumaya başladım.
"-Hahahahaha ! Ne kadar komiksin . Dalga geçmeye bayılıyorsun galiba . Peki öyle olsun ama sen benimle tanışmadan bende seninle tanışmıycam ! O yüzden sıra arkadaşının adını dahi bilemiyceksin . SORY:)
Defterimi önüme bıraktığında okudum ve hemen yazmaya başladım.
"-Sen ne kadar da kendini önemsiyorsun yaa! Ben senin adını bilsem ne bilmesem ne ? Adını merak mı ediyorum sanıyorsun? Kendine gel senin adını asla merak etmiycem . ARKADAŞIM !
Yazdığımı anlayıp defterimi önüne aldı. Ve okudu . Yazmaya başladı . Yazdığını anlayıp hemen önünden defteri aldım. "-Tamam öyle olsun bakalım . İnatçı keçi ! Ama bir gün sana bu kelimelerini hatırlatıcam . ARKADAŞIMMM!
Okuduğumda ne inatçı keçimi der gibi baktım yüzüne ! Ve bana bakmadan biraz dudağı kıvrıldı. Sonra sinirle yazmaya başladım. "-Çekirdek ,çay , kahve bir şey istermisiniz ! Çeneniz dedikoducu mahalle kadınlara taş çıkartır . Elinize su dökemezler . Sizin yüzünüzden dersi dinleyemiyorum o yüzden lütfen susun! Sizede iyi dinlemer:)
Hemen defteri önümden aldı ve okudu . Sonra yazdı ve önüme koydu . Aynı şöyle yazmışdı. "-Tamam kıvırcık hanımefendi ! Emriniz olur . He bu arada saçların çok güzle kıvırcık hanım efendi ;) Bu arada sen bana kendini tanıştırmayana kadar sana 'kıvırcık hanımefendi' diyeceğim . Hatta bazenleri herkesin içinde sen düşün artık!:) ;)
Okuduktan sonra sinirle yüzüne baktım ve tamam der gibi kafamı salladım. O da bana tamam dememe tamam der gibi gözünü kırptı ve önüne döndü.
Açıkcası onunla konuşmak biraz beni soru karmaşığından kurtarmış gibiydi ama yine başladı. Kendi kendime gitmelimiyim ? gitmemelimiyim? diye soruyordum.
Kol saatime baktığımda daha dersin bitmesine bir saat yirmi dakika vardı. Ama hiç derse kendimi veremiyordum. Etrafıma boş bakarken birden cebimdeki telefonumun titrediğini hissettim. Sonra birdaha etrafıma baktım. Herkes ders dinliyordu edabiyat öğretmenim bile derse kendini kaptırmışdı . Aslında tek sıkıntı yanımdaki çocukdu! Acaba telefona beni edebiyat öğretmenime söyler mi diye düşünürken dayanamayıp telefonumu cebimden çıkardım! Montumun altında telefonuma bakarken whatsappdan geldiğini gördüm. Sonra whatsappa girdiğimde o kişiden geldiğini gördüm ! Gelip gelmiyceğimi merak ettiğini ve sormak istediğini yazmıştı. Bende tam cevap vericekken edebiyat öğretmenimin bize yaklaştığını gördüm . Korkuyla yan tuşa bastım tuş kilidi olsun diye fakat ses tuşuna basmış ses ayarındaki titreşim modundan sesli moduna geçmişdi . Korkudan elimdeki telefonu yere düşürdüğüm sırada edebiyat hocam dibimdeydi fakat halen telefon meselesesini anlamamıştı. Sonra arkasına döndü tam gidecekken son ses olan telefonumdan bildirim sesi geldi . Yanımdaki çocuk olayı anlamış edasıyla yerdeki telefonumu aldı. Ben korkak gözlerle bize tekrardan yaklaşan edebiyat hocama korku dolu gözlerle bakarken sıramızın önünde durdu. Ve sert ve kalın ses tonuyla "-kimin bu telefon?" diye sordu.
Ben ise cevap veremiyordum sonra tam boğazımı temizleyip benim deyicekken birden bir şey oldu ! Şok olduğum , hatta beklemediğim, hatta hayatta bu olur da o olmaz dediğim bir şey . Sınıftaki huzursuz sessizliği yanımdaki çocuk bozdu. Ve konuşmaya başladı.
"-Öğretmenim kusura bakmayın hatta özür dilerim. Farkındayım ilk günüm hatta böyle bir şey olmasını istemezdim. Ama üzgünüm benim telefonum ! Gerçekten çok acil olmasaydı elime almazdım. Ama özür dilerim tekrardan ailevi bir meseleyle alakalıydı . O an cevap vermem gerekiyordu . Affedin bir daha asla olmayacak...
Şok içinde onu izlerken gözlerim edebiyat öğretmenime çevrildi. Sanki yüzünde yumuşama olmuşdu , sonra bana baktı ! Ona baktı sonra bir şey düşünür gibi duruyordu . Ve konuşmaya başladı."-Gerçekden başka birisi olsaydı çokdan tutanak tutmuşdum fakat senin ilk günün olması ve gerçekden zor durumda olupda telefonuna alman . Kendini haklı çıkartmıyor! Ama sakın , sakın delikanlı bir daha olmasın yoksa bir dahakinde sorgusuz sualsiz tutanak yersin . Şimdi affediyorum çabuk çantana koy telefonunu ve bir daha ders bitimine kadar çıkmasın.
Onun teşekkür ederim efendim demesiyle edebiyat hocası gitti. O an nefes almadığımı hissettim . Derin derin nefes alıp verirken gözlerim de ondaydı. Bana bakmadı bile telefonumu çantasına koydu ve dersi dinlemeye devam etti . Ben ise halen şok içindeydim .
Sonra blok dersi bitimine 20 dakika kala birden içeri güvenlik girdi . Edebiyat hocasına bir kaç bir şey söyledi. Sonra hoca gözlerini yanımdaki çocuğa çevirdi ve hey delikanlı annen kapıda acil seni bekliyormuş gitmen gerekliymiş hızlı olmanı söylemiş . Seni bekliyor !
Çocuğun yüzünde mimiklerinin oynadığını hissettim aceleyle defterini eline alıp sınıfdan çıktı ve gitti . Aradan saniyeler geçmedi ve birden telefonum aklıma geldi ! Ama yapıcak hiçbirşey yokdu ! Herşey bitmişdi o gitmişdi . İsmini dahi bilmiyordum. Ne yapabilirdimki sıkıntıyla nefes alıp verirken lanet olası ders bitmek bilmiyordu. Sonra aklıma acaba telefonum tuş kilidi olmuşmuydu diye düşünmüşdüm. Benim acilen o çocuğu bulmam gerekiyordu. Eğerki o kadınla konuşmamızı okuduysa ben bitmişdim ve benim bir sürü özel bilgilerim vardı. Zil çaldığı an uçar adımlarla etrafa baktığımda ondan hiçbir iz yokdu. Hemen koşar adımlarla güvenliğin yanına gittim. Onun hakkında nereye gittiğine dair soru sordum fakat ama güvenlikde bilmiyordu . Ama ben yarın da onu göremiycektim çünkü dersimiz yokdu . Ne yapmam gerekiyor diye düşünürken birden aklıma bir şey geldi. Hemen soluğu güvenliğin yanında aldım! Biz okula başlamadan önce acil durumlar için kayıt yaptırırken cep telefonu bırakıyorduk. Güvenliğe sordum ve umduğum cevabı almışdım bile numara vardı . Hemen defterimden bir sayfa koparıp kalemle numarayı yazdım. Ve teşekkür ederek eve gittim. Annemden rica ederek telefonundan o cep telefonu numarasını aradım.
Bir kaç kez telefon çaldıkdan sonra telefon açıldı. Ve o ses onun sesiydi bir saniye durdukdan sonra konuşmaya başladım;
-Şey merhaba !
-Merhaba da tanıyamadım?
-Şey ben şey ....ııııııı...
-Şey ha ilk defa böyle bir isim duyuyorum ama güzelmiş. Hahahahaha!
-Offff kes sesini ben bugün okuldaki yanında oturan Eylül ! Tanıdın mı?
-Eylül mü? Eylül ...şey tanıyamadım. Kendinizi bir tanıtırmısınız?
-Peki ! Hani yanında okulda oturduğun kıvırcık saçlı , telefonumu yere düşürmüşdüm hocaya sende benim demişdin ! Hatırladın mı?
-Pardon adınız?
-Eylül!
-Hmmm tanıyamadım yaaa ! Hahahahahhah arkadaşım hahahahaha !
-Sen benimle dalgamı geçiyorsun yaa küstah!
-Tamam Eylül kendini bu kadar ince detaylarla anlatıcağını düşünmemişdim . Ama bak dediğim gibi oldu sen tanıttın kendini . Eh seni kıramam kendimi tanıtiyim! Adım Cenk .
Bu kadar yeter galiba ! Ama istersen saç rengimi felanda söyleyebilirim. Hahahahah!
-Uzatma ,uzatma . Telefonumu ver ...
-Hmmm sanki en son o benim telefonumdu .
-Ya uzatma , nerdesin telefonumu getir . Buluşalım bir yerde ver işde gıcıklık yapmaaa!
-Aaaaa! Nasıl yani buluşalım derken bune şimdi bir çıkma teklifemi? Bari ağırdan alasaydın Eylülcüm . Biliyorum çok yakışıklıyım ama neyse kabul edemem çıkma teklifini! Üzgünüm...
-Ya sana kim demiş yakışıklısın diye ? Kim dediyse çok büyük yalan söylemiş! Uzatma bir yerde telefonumu ver işde lazım bana hadi bak çok acil!
-Tamam bir tane şartım var!
-Neeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee?????
-Sinirlenme canım ! Şimdi benden en son sesinle teşekkür ederim Cenkciğim de!
-Ne ! Demiycem tabikide.
-Tamam benden telefonunu vermem!
-Bal gibide verirsin!
-Vermem bak sen inatçıysan ben senden dahada çok inatçıyım ! Hadi bekliyorum...
-Lanet olsun ! Tamam mı? Teşekkkkkkküüürrr ederimmmm Cenkciğimmmm! Oldumu ?
-Hmmm oldu oldu tamam!
-Hadi nerde buluşuyoruz?
-Bak yine Eylülcüğüm yeter kabul etmiyorum çıkma teklifini! Üzgünüm !!!
-Yaaaa sen beni sinir etmek için mi doğdun? Hadi ver telefonumu!
-Tamam , tamam! Söylüyorum Fatihdeki dreamcafee diye kafe var . Oraya gel!
-Tamam .
-1 saat sonra orda ol Eylül!
-Tamammmmm!
-Öptüm. Bye!
-Öptün mü? Cıvık ! 1 saat sonra orda ol eğer oyun oynuyorsan çok kötü olur.
-Ya hayır ! Hadi görüşürüz.
-Görüşürüzzzzz!

Dıd.....dıd........dıd......dıd....

Evet hemen odama gittim. Üzerime siyah ama parıltılı kazağım , kot pantolonum ve kremsi montumu giydim! Kıvırcık saçlarımıda saldım hemen yüzümede biraz allık sürdüm , gözlerime far ve eyeliner ve en sonda kiraz çürüğü rengindeki rujumu sürdüm. Bir kaç fıs da parfüm sıktım! Ve kapıya doğru ilerledim . Annem arkamdan kızım nereye gidiyorsun? dedi . Bende kısa bir işim olduğunu ve iki saate döneceğim diyerek evden çıktım. Hemen hemen yarım saatim vardı. Ama biz Fatihede o kadar uzak oturmuyorduk yetişecekdim.
Hızla duruğa giderken toplu taşımaya bindim ve dediği saate 6 dakika varken oraya ulaştım. Sonra dreamcafee nin önünd geldiğim . Bir içeriye göz attım ama sanki yokdu iki adım attığımda onu gördüm! Hemen hızlı adımlarla yanına ilerledim . Beni gordüğünde ayağa kalktı tam tokalaşmak için eğilirken kulağıma ne kadar da kısasın diye fısıldadı! Sinirle kendimi çektiğimde yerime oturdum. Nefret dolu bakışlarla içimden acaba kendi boyun bakmıyor mu? Sırık. Yani 1.62 boyundaki bir kızdan ne bekliyor? Allahım yaa! Salak şey !
İçimden söylenirken birden bana döndü ve gülerek hayırdır içinden küfürmü saydırıyorsun ? dedi. Evet dedim sinirli ses tonumla. Sonra ne içersin dedi. Kahve dedim . O zamanda bende kahve içicem dedi ve iki tane türk kahvesi sipariş etti. Gelmesini beklerken ikimiz de konuşmuyorduk. Sonra ben konuşmya başladım . "-Eee hadi telefonumu ver nerde ? ".
Ben bunu derken sanki başka dil konuşmuşum gibi bana mal mal bakıyordu! Sonra sinirlendim ve sorumu tekrar ettim. Ama yine cevap alamadım. Sonra sinirden çıldırıyordum ki kahveler geldi. Hadi dedi iç kahveni ikimiz kahvelerimizi içerken cebinden telefonumu çıkardı. Bende heyecanla eline bakarken hadi ver dedim ama vermedi eee dedim ne bekliyorsun? Sonra bana baktı ve bana konuşmaya başladı . "-Eylül dediğim şeyi kabul etmezsen sana asla telefonunu vermem ." Ne istiyosun dedim? Öp beni dedi! Ne ne ne sen ne diyorsun ? derken . Kahkaha atıyordu . Ben ben böyle bir şey yapamam derken!
Kahkahasının arasında şaka şaka dediğini duydum. Ve iyice sinirlenmişdim. Ne ne istiyosun dedim. Sonra kahkahasını komtrole aldı . Ve konuşmaya başladı. " Bak Eylül eğerki bana ınstagram adını verip takipe takip yapmazsak ve ayriyetten de telefon numaranı vermezsen ,vermem"...
"-Bende telefonumu alabilmek için tamam dedim."
O zaman söyle numaranı dedi. Bende başladım söylemeye "-0567 842 22 ** " Tamam dedi .
Şimdi ınstagram kullanıcı adın "- tprkeylul" . Tamam dedi ama ya beni takip etmezsen?
Al dedi şifreni aç takipe takip yapalım ama benim elimde sonradan vericem el çabukluyla takipe takip yapmışdım. Sonra hadi ver dedim , öp beni dedi kahkaha atarak . Gözlerimi devirdim ve sonradan telefonumu önüme doğru koydu! Al bakalım ! Aldım ve o an fark ettimki Cenk kalkıyordu . Nereye dedim ? Ama bana gülerek uzaklaştı! Hesap önüme geldi ve şok içeresinde hedaba baktığımda 378 TL tutmuşdu . O an anladımki o yüzden kalkıp gitmişdi . Hesabı bana ödetmek için . Şeytan işde diyerek söylene söylene hesabı ödedim . Ve gıcık benden öncede bir sürü şey yemişdı . Gıcıkkkkk!

~Öncelikle merhabalarrrr!!! İnşallah beğenmişsinizdir !

Oylamayı yorum yapamayı unutmayın...

•Sizce cenk kim?

• Eylül o kadınla buluşmaya gidecek mi?

Sizleri seviyorum ballarımmm♥️ Kocaman bir aile olma dileğiyle...🌻🎇🔮

UNUTMADIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin