she didn't say goodbye, she just went away

177 43 64
                                    

she took a bullet and she blew out her brains
she didn't say goodbye, she just went away

[bir mermi aldı ve beynini uçurdu
veda etmedi, sadece uzaklara gitti]

•••

"bir psikiyatristle görüşmeye başladım."

"bunu duyduğuma sevindim, sanırım. nereden çıktı?"

"bir ay önce bir çeşit kriz geçirdiğimi söylemiştim sana. bunu kevin gördü ve okulda adımı 'ezik'ten 'deli'ye çıkardılar. farkında değillerdi ama bana iyilik yaptılar."

"onların lafına bakıp gerçekten deli olduğunu düşündün ve doktora gitmek istedin..." bunları kendi kendine söylüyor gibiydi. iki üç aptalın onu etkilemesini istemiyordu.

"haklılarmış, inanabiliyor musun? doktor bir hastalığım olduğunu söyledi."

"neymiş?"

"unuttum."

"emin misin?"

"evet."

"sana bir şey söylemek istiyorum, michel."

kadın şaşırmıştı, ismini asla kullanmazdı. "söyle?"

"neden yaptığını bilmesem de bunca zamandır benimle ilgileniyorsun, bana yardım etmeye çalışıyorsun ve ihtiyacım olduğunda yanımdasın. sen birinin sahip olabileceği en iyi insansın."

bir şeyler yanlıştı, hissedebiliyordu. küçük kız hiçbir zaman bu şekilde konuşmamıştı.

"iyi olduğumu nereden çıkardın? beni tanımıyorsun."

gülümsedi genç kız. ilk kez gözlerine kadar ulaşmıştı bir gülüşü. kadın bunu fark ettiğinde huzursuz hissetti.

"bana yardım etmeye çalıştığın zamanlarda, benimle her konuştuğunda kalbini gördüm. geçmişini, bugününü ya da başka hiçbir şeyi bilmeme gerek kalmadı."

"o kalbin ne kadar kirli olduğunu bilmen gerek ama."

omuz silkti. "umurumda değil." ayağa kalktı, artık ayrılma vaktiydi. "seni seviyorum, michel."

gözlerini kapattı, açtı, kapattı ve tekrar açtı. aldığı nefesler düzensizdi, kaygılıydı fakat kararını vermişti. geri dönmeyecekti.

"iyi geceler, saat." dedi, her sabah onu uyandıran dijital alete. bakışları vazodaki çiçeklere kaydı. kurumuşlardı, aynı ruhu gibi. "iyi geceler, karanfiller."

zeminle birleştirdi buz tutmuş ayaklarını. "iyi geceler, yatağım." kimsenin onu rahatsız etmemesi için kapıya ilerleyip kapattı, sırtını ona yasladı. "iyi geceler, kapı."

odasını incelerken yavaş yavaş yere çökmüştü. "iyi geceler, duvarlar."

bakışlarını aşağıya indirdi, sağ elinde bir silah, sol elinde bir mermi tutuyordu. tek bir mermi. titreyen dudakları ruhsuzca yukarıya tırmandı. ikinciye düşünmemeliydi ve düşünmedi de.

mermiyi silahın içine yerleştirdi, silahı da çenesinin altına dayadı. gözünden bir damla yaş aşağıya doğru kayarken tavana bakıyordu. "iyi geceler, tavan."

derin bir nefes.

"iyi geceler, hayat. umarım beni özlemezsin."

bum.

elveda demedi.

sadece uzaklara gitti.

ve hayat, onu çok özledi.

•••

where did jesus go?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin