who's the daddy? //downevans ✔️

40

Robert iki bardağa viski doldurdu ve birini Chris'e uzattı. Karşılığında kaşlarını kaldırıp eliyle saati işaret eden bir Evans buldu. "Saat 11, içmek için erken değil mi sencede?"

"Öyle ama konuşacaklarımız göz önüne alınırsa biraz cesaretlenmen faydalı olur diye düşündüm."

Chris sertçe yutkundu. "Ne konuşacağız ki?"

"Aslında gayet normal ve sıradan şeyler ama," Robert parmağıyla Chris'i işaret edip devam etti: "Sen fazla çekingen kalıyorsun bu tarz şeylerde. Kızlarla ilişkilerinde böyle olmadığına da eminim üstelik."

Chris bardağı aldı ve tek yudumda hepsini içti. Boğazını yakmış olmalıydı. "Haklısın kızlarla böyle değildim, hatta 'çapkın' diye nitelendirildiğimde çok oldu fakat erkeklerle farklı." Gözlerini kaçırdı, mahçup görünüyordu. "Seninle farklı."

"Anlamamı sağla Dorito."

"Kızlarla hep rahat oldum çünkü onlar bana ilgiliydi, mesajı alıp durumu ilerletiyordum. Gerçi önemli yerler buralar değil, sende benim kadar biliyorsundur gidişatı. Sadece kızlarla kendimden daha emindim, güvenli noktadaymışım gibi. Seninleyken öyle değil ama, kendimi savunmasız hissediyorum. Sanki bir sözünle ya da hareketinle beni yıkabilir, günlerce kendimi eve kapatmama sebep olabilirmişsin gibi. Korkarımki öyle de. Sen, öyle bir havaya sahipsinki kapılıp gitmemek elimde değildi. Yıllarca kendimi tuttum, karşılaştığım her erkekte hayır dedim. Kendini açığa çıkamayacaksın dedim ama sende bunu yapamadım, en azından bir zamandan sonra."

Robert "Anlıyorum," dedi. "Yani, en baştan beri benden hoşlandın mı? Evliyken bile?"

"Evli olman kalbimi ele geçirmene engel olmadı, eğer onu soruyorsan. O dönemler özellikle arkadaş gibi davranmaya çalıştım ve çok kızla çıktım, ölesiye korkuyordum anlamandan."

Robert dürüstlükle "Anlamazdım," dedi. "Chris ben şakasına erkekleri yanağından ve bazende dudağından öpen rahat biriyim, eğer bana kendin söylemesen hala anlamamış olurdum."

Chris bir anlığına yine farklı bir konuda kaybolmuş gibiydi, cevap vermedi. Robert omzuna dokunup "Mutfakta seks mi hayal ediyorsun?" diye sordu. Yüzünde kocaman bir sırıtış vardı.

"Hayır, dediklerin zihnimde bazı fotoğrafların belirlemesine sebep oldu. Şu gay Larry ve Jude Law falan."

"Tanrım! Dünyadaki en kıskanç insan olmalısın," diye başladı Robert, "Ama için rahat etsin diye söylüyorum şu an ikisinide öpmek ilgimi çekmiyor."

Chris sadece gülümsedi, belli ki gerçekten kendine güveni tam değildi. Robert bu konuda ona yardımcı olmak için -başka hiçbir sebep yoktu- uzandı ve dudaklarını birleştirdi. Eli hemen Chris'in ensesine gitti, ordanda saçlarına. Öpüşürken karşısındakine dokunmayı seviyordu. Bir süre yumuşak, romantik bir öpüşme olarak ilerlediyse de dilini olaya dahil ederek bir üst seviyeye geçti Robert, Chris ise önce kararsız kalsa da (hala utanıyor olmalıydı) kendini rahat bıraktı ve akışa uydu.

Önceden birkaç erkeği öptüysede tam bir öpüşme yaşamamıştı Robert ve anın verdiği hazzın güzelliğiyle başı dönmüştü. Eliyle Evans'ı itekledi ve yere düşmesini sağladı. Soluk soluğa kalmış, yerde uzanan bir Chris; kesinlikle görülmesi gereken muhteşemliklerdendi.

"Yeterince konuştuk bence," dedi. "Böyle devam etsek sorun olmaz değil mi?"

Chris yine yutkundu ve diliyle dudaklarını yaladı, Robert'ı baştan aşağı süzerken. Bakışları arsızdı ve durmak istemediği belliydi; ki bu kesinlikle iyiydi çünkü Robert'ta istemiyordu. Hemde utanıp duran bir Evans'tansa böylesini tercih ederdi. Kucağına oturdu ve bilinçli sürtünmeler eşliğinde öpüşmelerini devam ettirdi. Dudağının ısırılmasıyla hissettiği acı inlemesine sebep oldu. Sekste sertliği hep sevmişti.

Chris geri çekilip "Bunu defalarca kez hayal ettim ama" dedi. "Yinede böyle mükemmel hissetmeyi beklemiyordum"

"Henüz sadece başındayız," Robert göz kırptı ve birkaç saniye sonra sırtı sertçe yerle buluştu.

"Haklısın, sonuca doğru ilerlemeliyiz."

"İşte doğru mod budur, Chr--"

Robert'ın cümlesi yarıda kaldı, üçüncü kez buluşan dudaklardan dolayı.

Buna hayatım boyunca devam edebilirim, diye geçirdi içinden. Belkide sonunda ait olduğu kişiyi bulmuştu. Belki de Chris onun şimdisi olduğu gibi, sonsuza dek'i de olurdu.

the end.