49

1.1K 97 35
                                    

Robert'ın 2 sorunu vardı.
Birincisi, yine altta olmuştu ve üstte olmayı denemeyi dahi başaramıyor olması canını sıkıyordu. İkincisi, Jude'la buluşacaklardı ve bunu Chris'e söylemesi gerekiyordu. Ayrıca içgüdüleri, olması gerektiği gibi normal bir 'Pekala, görüşürüz' cevabı alamayacağını söylüyordu.

"Hey," Elinden geldiğince yumuşak bir tonla başladı. "Bugün dışarı çıkmam gerek."

Chris bulaşıkları sudan geçirirken "Olur," diye cevapladı. "Hazırlanıp çıkalım. Dün sana demiştim sürekli evde olmaya dayanamazsın diye."

"Aslında ben tek başıma çıkıyorum." Mavi gözler anında kendine çevrildi. "İş görüşmesi, saat 2'de."

"Buraya benim için geldiğini sanıyordum? Yoksa iş görüşmesinin bonusu olarak mı ziyaretime geldin?"

"Tanrım," Robert yakınma için iyi bir zaman olmadığını bildiğinden uzatmadı. "Hayır daha dün ortaya çıkan bir görüşme. Jude, yönetmen ve ben. Başroller olduğumuzdan ilk bizimle ayarlamalar yapacak, formatı biliyorsun."

Chris'in yüzündeki ifadeye bakılırsa durumdan pek hoşnut değildi.

"Yine geçen günün aynısını yaşamak istemeyiz değil mi? Sen abartılı davrandın, ben çocukça ve bu yüzden bir sürü saatimiz boşa gitti."

"Evet haklısın." Chris tekrar işine döndü. "Çocukça davranıp odaya kaçmıştın."

Robert kafasını duvara vurmak için büyük bir istek duydu çünkü resmen Chris 'trip' atıyordu.
"Bebeğim, lütfen." Yüzüne karşı ilk defa bebeğim demesinin işe yaramasını umdu. "Birazdan çıkmam gerek ve seni böyle bırakmak istemiyorum."

"Bende seninle çıkayım." dedi Chris. Görünüşe göre 'bebeğim' az da olsa etkileyip modunu yükseltmişti. "Toplantın bitene kadar beklerim, sonra da biraz dolanırız etrafta."

"Pekala," Robert kabul etmese olayın daha da kötüleşeceğinden emindi. "Hadi hazırlanalım o halde."

Robert eline gelen ilk kıyafetleri almış ve siyah pantolon bordo tişört ve griye yakın bir gömlek giymişti. Saçlarına da biraz şekil verip gözlüğünü taktı.

"Chris? Saat 2 olmak üzere."

"Geliyorum!"

İçinde 'bilerek oyalanıyor geç kalmam için' gibi tuhaf bir his belirdi Robert'ın. Evet saçmaydı ama genelde en geç hazır olan kendisi bile onu bekliyordu şu an. Yani, belki de o kadarda tuhaf değildi.

Odadan çıktığını görünce (ayrı odalarda hazırlanma fikri Robert'ındı çünkü dikkatlerinin dağılacağını biliyordu) "Hadi gidelim" dedi. "Gereğinden fazla geç kalmak istemiyorum, saygısızlık gibi görünebilir."

"Evet haklısın." Chris Robert'ın dudağına uzanıp küçük bir öpüşme sonrası geri çekildi. "Bunu dışardayken yapamayacak olmak üzücü."

"Evet."

Araba yolculuğu boyunca fazla konuşmasalarda Chris'in içinde bir şeyler tuttuğu belliydi, sanki kendini kasıyor gibi.
Adrese geldiklerinde -yani bir günlüğüne kapatılmış sıradan bir restoran-  Robert kapıyı açtı. "Burda beklemek istediğine emin misin? Uzun sürebilir."

who's the daddy? //downevans ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin