59

915 73 28
                                    

Robert uçaktan inince -ısrarla sormasına rağmen iniş saatini söylememişti- direkt sevgilisinin evine gitti. Onun almasını istememesinin tek sebebi, yine birilerine görünüp basın toplantısından önce canlarının sıkılması ihtimaliydi.

Cebindeki anahtarla kapıyı açar açmaz Chris salondan fırlayıp kendisine doğru gelerek sıkıca sarıldı.

"Çok üzgünüm Downey,"

"Sen hala orda mısın?" diye takıldı Robert. "Eğer suçlu bulmaya çalışacaksak bende de epey malzeme var çünkü."

"Ama sonuçta onu eve getiren bendim, senin konuşmaların sonrasında oldu." Chris kollarını daha sıkı sardı. "Seni üzüyor olmaktan nefret ediyorum."

"Üzmüyorsun. Üzgün değilim yalnızca gerginim ama birlikte bunu aşabileceğimizi biliyorum." Robert geri çekildi yoksa Chris saatler boyu bu pozisyonda duracak gibiydi. Yüzüne bakılırsa epeyde ağlamıştı ve bunu farketmek bile can yakıcıydı. Gerçekten fazla aşık olmalıydı, belki de Robert'ın hissettiği sevginin çok daha fazlası saklıydı kalbinin derinliklerinde.

Herhangi bir cevap alamayınca "Merak etme," diye teskin etti. "Gay evliliği dahi yasallaşmışken, bize öyle çok fazla nefret gösteremezler. Ülkenin yarısı lgbt destekçisi zaten. Benim karşılaşmak istemediğim kısım, yargılayıcı veya meraklı olanları. Kendi hayatım yalnızca beni ilgilendirir, hiçbir zaman özelimden bahsetmeyi sevmedim. "

"Biliyorum," Sesi yine üzgündü. "Belki de inkar edecek bir yol bulmalıyız, montaj iddiası atıp araya adam sokabiliriz."

"Hayır. O zaman ilerde açıklayacak olursak işler daha karışır. Bunu istiyorum Chris, eğer istemesem farklı bir yol bulurdum biliyorsun."

"Pekala."

Robert sevgilisinin dudaklarına küçük bir buse bırakıp geri çekildi. "Seni bu sebepten terketmeyeceğim Chris. Başka sebeple de terketmeyeceğim çünkü seninle olmayı seviyorum, bana hissettirdiklerini ve o mavi gözlerini daima üzerimde tutmanı."

"Ama hala seni seviyorum demiyorsun."

Robert elini Chris'in yanağına götürüp okşadı, bu bir bakıma onu sakinleştirme yöntemiydi. "Seni seviyorum. Oldu mu?"

Chris'in yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. "Aslında tam olarak duyamadım, tekrarlar mısın?"

"Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni --"

"Tamam bu kadar yeter," Chris elini Robert'ın ağzına kapatarak susturdu. "Biraz daha devam edersen basın toplantısı yerine yatak toplantısı olacak çünkü."

Elini çektiğinde "Kabasın," dedi Robert. "Birini seni seviyorum derken bölmek fazlasıyla kabaca."

"Daha kabaca şeyler olmasını önlemek içindi."

"Haklı olabilirsin."

Robert belli etmemeye çalışsada gerçekten gergindi, yinede Chris'in rahat olmasını istemişti o yüzden seni seviyorum'u özel bir ana saklama fikrinden bile vazgeçmişti. O kadar hüzünlü ve kötü görünmesi içini parçalıyordu. Sonuç ya da aldıkları tepkiler ne olursa olsun birlikte kalacaklardı ve bunu Chris'inde anlaması gerekiyordu.

"Gitmeye hazır mısın?" diye sordu Chris. Basın toplantısına bir saat vardı ama gidip orda ayarlamaları yapacaklardı, zaman gerekliydi.

"Evet. Gidelim ve canlarına okuyalım Evans."


*the end is near

who's the daddy? //downevans ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin