Bölüm 7

2.5K 107 4
                                    

Aniden masanın altına girmiştim. Derin eğilip:

''Napıyosun kızım ya?'' diyince çaresizce fısıldadım:

''Derin,Ekin burda.''

''Ne? Hangisi?''

''Derin beni burdan çıkarmalısın,lütfen.''

''Nasıl?'' Ardından Barış'ta kafasını benim gibi sandalyenin altına sokup:

''Burda muhabbet daha koyu herhalde. Napıyosunuz kızım çıksanıza şurdan.''

Derin Barış'ı kışkışlarken ben çıkmanın yollarını arıyordum. Soner ve Buse de bana seslenip duruyorlardı. Sonunda ne olucaksa olsun diyip ayağa kalktım ve kalkar kalkmaz Seda'ie burun buruna geldim.

''Aaa! İlya! Masanın altında napıyosun kızım kafayı mı yedin? İyice ezikleştin sen.''

''Sussana Seda!'' diye bağırıp göz ucuyla Ekin'e bizi duydu mu diye bakıyordum. 

''Bir dakika.. Kimden saklanıyorsun sen?''

''Ki-kimseden.'' Derin'e döndüm.

''Derin benim gitmem lazım.'' diyip Seda'yı önümden ittiğim an, arkasındaki garsonu hesaplayamadan garsona çarptığımda, elinde tuttuğu tepsi üzerime döküldü, gerisi mağlum. Bütün kafeyi inletecek şekilde çığlığı bastım. Resmen yanmıştım. Bir yandan yanmam mı dersiniz, bir yandan Ekin'e görünmeyeyim derken kendi kendimi rezil edişim mi derseniz.. Herkes etrafımda paniklerken gözlerimi kapatmıştım, acıyı falan düşünmüyordum. 

En son kulaklarıma takılan Ekin'n sesi olmuştu, sanki biraz, endişeli gibiydi:

''İlya, iyi misin cevap ver?'' 

''Yaa, yandı kız yandı, hastaneye gidelim.'' diyen Derin'di.

Gözlerimden düşen yaşı bile, yanaklarımı  ıslattığında anlamıştım. 

''İlya, hadi canım gel.'' diyen Ekin'e boş boş baktım. Arkadan gelen cırtlak bir ses:

''Ne canımı Ekin ya, bu kızı nerden tanıyo olabilirsin sen?'' dediğinde bile tepki vermedim, resmen vücudum şoka girmişti. En son Ekin beni kucağına aldığında, peşimizden gelen Derin ve Barış'ı görüyordum.

**********************

''Yanıklar çok ciddi değil, yani iz bırakacak kadar değil fakat kızarıklıklar 2 ay da ancak geçer. Verdiğim kremleri düzenli olarak sürün.''

''Teşekkür ederim doktor.'' Doktor odadan çıktığında Derin, Barış ve Ekin benimle kalmıştı. Dudağımı ısırıyordum. Ne diyeceğimi düşünüyordum. Resmen çocukluk yapmıştım ama böyle olacağını bilsem gidip selam bile verirdim. Canım çok yanıyordu. İlk yandığımda bu kadar hissetmemiştim. 

''Bize biraz izin verir misiniz?'' diy sorduğunda Derin onaylasa da Barış Ekin'e tip tip bakmıştı. Kardeş gibi kardeş. Kapının kapanma sesi geldiğinde Ekin bana döndü:

''Gerçekten baş belasısın.'' dedi Ekin. Omuz silktim.

''Benden mi kaçıyordun? Doğruyu söyle kızmayacağım.''

''Ne? Hayır, hayır ben.. Lavaboya gidecektim.''

''İlya.''

''Gerçekten.''

''İnanmalı mıyım?''

''Kesinlikle.'' Gözlerimi kaçırıp devam ettim: ''Teşekkür ederim.''

''Beni her seferinde yoruyorsun.'' Bu nedensiz bir şekilde kalbimi kırmıştı. Benimle uğraşmak onun için bu kadar kötü müydü? Hemde daha tanışalı kaç gün olmuştu?  hafta bile olmamıştı ve o hayatımda bu kadar yer kaplarken ondan bu sözleri duymak canımı acıtmıştı.

Sesimi çıkarmadım. Ardından yavaşça ayağa kalkıp: ''Eve gitmek istiyorum. Çıkacağım.'' dedim. Karşı çıkmadan başını salladı.  Odadan çıktığımda kapıda beni bekleyen Derin'in boynuna kafamı gömdüm ve sessizce ağlamaya başladım. Ekin çıkış işlemlerini halledene kadar içimi boşaltmayı düşünüyordum. Barış ikide bir bana neden ağladığımı sorsa da cevap vermedim. Zaten o da bir süre sonra sormayı bıraktı. Ekin'in gelmek üzere olduğunu gördüğümde hemen gözlerimi silip hiç bir şey olmamış gibi bakmaya devam ettim. Derin ve Barış bana öylece bakarken omuz silkip arabaya doğru yürümeye başladım. 

Ekin'in yoğun istekleri üzerine Derin ve Barış'ı evine bıraktık. Gözlerim uyumak için savaş verirken yanan vücudum uyutmamak için direniyordu. Gerçekten yorulmuştum.

''Annemin haberi olmazsa sevinirim.'' dedim camdan dışarıyı seyrederken.

''Sen nasıl istersen.'' dedi Ekin'de sessizce. Eve geldiğimizde hiç bir şey olmamış rolime devam ederek anneme burs sınavını kazanma haberimi verdim. Annem sevinçten kollarımdan tutup boynuma atlayınca yanan vücudum alarma geçmişti. Dişlerimi sıkıp gözlerim yumdum. Tekrar gözümden yaş gelmemesi için direnirken Ekin araya girip belime sarıldı:

''Bana neden haber vermedin, çok iyi haber bu!'' diyip yapmacıklıktan ölürken beni acıdan kurtardığı için içimden binlerce kez teşekkür ettim. Ellerimi onun boynuna dolayıp onu şaşırtırken ''Süpriz yapmak istedim.'' dedim bende yalancı bir ses tonuyla. Bir süre öylece durduğumuzu sonradan anladım. Ayrıdığımızda bize garip garip bakan Alize Hanım, Mehmet Bey ve bir adet annem duruyordu. Üzerimi düzeltip boğazımı temizledim. Alize Hanım'da boğazını temizleyip konuştu:

''Ne sınavı bu İlyacığım?''

''Bursluluk sınavıydı efendim.'' dedim halıya bakarken.

''Çok sevindim canım, demek ki baya çalışkan bir öğrencisin.'' dedi Alize Hanım. Annem araya girip:

''Öyledir Alize Hanım. Gece gündüz çalıştı bu sınav için.'' dedi. Anneme gülümseyerek baktım.

''Peki ne yapmayı düşünüyorsun?'' Başımı Alize Hanım'a çevirdim:

''Ne anlamda?''

''Yani bu parayla ne yapacaksın?''

''Anneme destek olacağım.'' dedim. Annem hemen itiraz ederek:

''Tabii ki daha iyi bir okula gideceksin.'' dedi biraz da kızgın bir ses tonuyla.

''Ekin'in okuluna gelmeye ne dersin?'' Gözlerim şaşkınlıkla açılırken yavaşça Ekin'e baktım.

RENK Serisi 1- Aşkın Rengi MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin