Bölüm 48'den Bir Kesit

1.3K 70 9
                                    

Bu bir bölüm değil, sadece küçük bir kesit, bir kaç gündür işe gidiyorum bu yüzden yeni bölüm yazamadım, bu gece işten geldiğimde yorgun olmazsam yeni bölümü yetiştireceğim. Çok kısa bir kesit yayınladım kızmazsınız inşallah :) 

---

Affedebilecek miydim? Annem ne derdi? Kızar mıydı? Küser miydi? 

''Ekin kafayı yiyeceğim.'' diye yakındım sonunda. 

''Tek çare annenle konuşman hayatım.'' dedi Ekin, elindeki son simiti martılara atarken. 

''Biliyorum, biliyorum ama vereceği tepkiden korkuyorum.'' dedim. Ellerimi sımsıkı tuttu, bir kaç dakika öylece baktıktan sonra sarıldı. 

Babama hiç bir şey söylemeden odadan kendimi atmıştım. Çünkü beynim, düşüncelerimden dolayı patlamak üzereydi. Bu konuyu bu gece annemle konuşmalıydım. 

---

''Karnın aç mı kuzum?''  dedi annem, odamın tozunu alırken. 

''Hayır annecim, değil.'' dedim. 

''Senin canın bir şeye mi sıkkın?'' diye sordu. Gözlerimi diktiğim halıdan kaldırıp anneme baktım ve gülümsedim.

''Yoo,değil.'' dedim. Dolabımın üzerindeki çerçeveyi eline aldı ve onun tozunu alırken gözlerini bana dikti. Söyleyecektim. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve bir anda söyledim:

''Anne ben babamı buldum.'' Gözlerimi açamamıştım, ta ki yere düşen çerçevenin kırılma sesi gelene kadar. Annem öylece kalmış bana bakıyordu. Ayağa kalkıp annemi omuzlarından tuttum.

''Anne,'' dedim. ''Beni korkutma.''

''Nerde buldun?'' dedi gözlerini pencereden ayırmayarak. 

''Nerede bulduysam buldum, ama sonuçta buldum. Anne, bana her şeyi anlattı ve onu affedip affetmeyeceğimi sordu.''

Gözlerini bana çevirdi:

''Ona ne söyledin?'' Gözlerinde gördüğüm parlaklık, neyin ifadesiydi? 

''Bir şey söylemeden odadan çıktım. Sana sormadan bir şey söylemek istemedim.''

Gözlerini kırpıştırıp ellerimi tuttu, ve ikimizide yatağa oturttu.

''İlya, biliyorsun o senin baban. Geçmişte o kadar şey yaşadık, babasız büyüdün, belki de benim yüzümden böyle oldu. Ben, ben bilmiyorum. Bildiğim tek şey kalbinden geçeni yap. Gözlerinde ki heyecanı ve sevinci görebiliyorum. Sana görüşme dememi bekleme. Çünkü sen neredeyse 18 yaşında sayılırsın. Kendi kararlarını kendin vermen gerekir.'' dedi. Başımla onaylayıp anneme sarıldım.

Annemin hala babamı beklediğini biliyordum. Neredeyse her gece, onun fotoğrafını öpüp öyle yatardı. Belki de babama 'git' dediği için pişman olmuştu. Babamı hala seviyordu. Bazı günlerde sadece o fotoğrafa bakıp tüm gece ağlardı. Benim onu izlediğimi bilmezdi. Bilemezdi..

---ERTESİ GÜN---

''İlya, beni neden buraya sürükledin, evde bir ton işim var kızım.''

''Anne-kız uzun zamandır bir şeyler yapmadık anne.'' Yalan. Az sonra babam gelecekti. O da annemin burada olduğunu bilmiyordu. Garson siparişlerimizi getirdiğinde oturmamızı düzelttik. Kahvemi yudumlarken, arkadan babamı gördüm. Yavaşça masaya yaklaşırken gülümsedim. Annem, gözlerimi takip ederek arkasına baktı, ardından önüne döndü. Hızla tekrar arkasına baktığında, öylece kaldı. 

Babam da olduğu yerde öylece kalırken annem yavaşça ayağa kalktı, ve biraz durduktan sonra koşarak babamın boynuna sarıldı. Babam gözlerini sımsıkı kapatırken annemin beline öyle sıkı sarıldı ki, bu görüntüyü daha fazla kaldıramayıp ağlamaya başladım. Birbirlerine bir şeyler söylüyorlardı ama duyabildiğim tek şey annemin:

''Çok pişmanım.'' dediği, babamın ise ona:

''Sorun yok, seni ilk günkü gibi seviyorum.'' diyişiydi. 

RENK Serisi 1- Aşkın Rengi MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin