Bölüm 19

2.5K 123 16
                                    

İlk başta okurken ''noluyo lan aq'' diyebilirsiniz :D Bu arada multimedia güzel; dinleyin

EKİN'DEN

''İlya napıyorsun?''

''Üzgünüm Ekin.''

''İlya gitme, sana söylemek istediğim şeyler var.''

''Söyleme, duymak istemiyorum.''

''Ya sen ve Ozan! Aklım almıyor İlya!''

''Neden Ekin, bir ömür seni bekleyemezdim tamam mı? Geç kaldın, bana, bize, birlikte yaşayacağımız günlere..'' dedi, ve sevdiği erkeğin elinden tutup yürümeye başladı  sevdiğim kadın.

********************************************************

Kapıdan hızla çıkan hemşireyi durdurdum.

''O nasıl?'' 

''Nabzını yerine gelmişti, fakat birden bire kalp atışları yavaşlamaya başladı. Başka bir haber olursa size haber vereceğim.'' dedi.

''Benim onun yanına gitmem gerek.'' dedim gayet kararlı bir sesle. Hemşire itiraz etmek üzere ağzını açmıştı ki kapıdan çıkan doktor lafa girdi:

''Evet, olabilir, onu hayata bağlayan bir şeye ihtiyacı var. Küçük hanımı hazırlayın.'' dedi doktor. Göz yaşlarımı silerek hemşireyi takip etmeye başladım. Gerekli kıyafetleri giydikten sonra antibakteriyel sabunla ellerimi yıkayıp yoğun bakımın kapısına gelim.

''Ona bizim her zaman yanında olacağımız söyle.'' dedi Buse.

''Ona geçen ki iddaa da ısmarlayacağı yemeği unutmadığımı söyle.'' dedi Anıl.

''Daha oynayacağımız çok maçın olduğunu, ve bizi gömmeye devam edeceğini biliğimizi söyle.'' dedi Egemen. Başımla onaylayıp hemşirenin peşine takıldım. Telaşla sağa sola koşturan doktor ve hemşireleri görünce gözlerim kocaman açıldı. 

''Hastayı kaybediyoruz!''

Yutkundum. Boş gözlerle bakıp Ekin'in yanına koştum ve elini sımsıkı tuttum.

''Ekin, gitme, bırakma beni. Daha yeni girdin hayatıma öylece bırakıp gitme nolur. Dışarıda seni bekleyenler var Ekin, sağ salim çıkman gereken bir mesele var. Hemen kendine gel Ekin.'' dedim hıçkırıkla karışık sesimle.

*************************************************************

''Ama ne var biliyor musun Ekin? Kalbimde hep bir kırıklıkla yaşayacağım.'' dedi durup bana bakarken. Yavaş yavaş ona doğru ilerledim. 

''Kalbini onarmama izin ver. Bize izin ver İlya.'' Ozan'ın elini bırakıp bana doğru bir kaç adım attı. 

''Sana nasıl güvenebilirim?''

''Seni seviyorum, her zaman yanında olacağım ve koruyabildiğim bütün kötülüklerden, koruyacağım seni. Çok mutlu olacağız birlikte. Söz veriyorum İlya, bana bir şans ver.'' dedim biraz daha yaklaşarak.

''Beni hayal kırıklığına uğratma Ekin.'' dedi en narin sesiyle. Ve bana biraz daha yaklaştı. Artık aramızda çok yakın bir mesafe vardı. Kalan mesafeyi kapatarak ellerimi beline doladım. Saçlarını sımsıkı ellerime sardım ve kokladım. 

''Seni seviyorum.''

''Seni seviyorum.''

**********************************************************************

''Hastanın kalp atışları düzeldi. Şimdi vücut ısısını yerine getirmeliyiz. Lütfen dışarı çıkar mısınız?'' bu sefer de mutluluktan ağlamaya başladım. Dudaklarına bir öpücük kondurup dışarı çıktım.Bütün gözler kapıdaydı ve beni gördüklerinde hepsinde aynı meraklı bakış vardı. Gülümsedim ve hepsi sevinç çığlıkları atıp birbirlerine sarılmaya başladılar.

***************************************************************************

1 GÜN SONRA - EKİN'İN AĞZINDAN

Gözlerimi açtığımda tam gözlerime vuran ışıktan dolayı önce bir karartı gördüm, sonradan aydınlanınca etrafıma bir göz attım. Tam yatağımın yanında, başı karnımda, koltukta uyuya kalmış ve elimi sımsıkı tutan İlya'ya baktım. Yüzümü bir gülümseme alırken en son neler olduğunu düşünmeye başladım. Yavaş yavaş aklıma dolan düşünceler gülüşümü söndürmüştü. Odanın diğer ikili koltuğunda uyuyan ve neredeyse birbirlerine sarılmış olan Egemen ve Anıl'ı gördüm. Tekrar yüzümü bir gülümseme alırken yanlarında tekli koltukta Buse'yi gördüm. Yalandan öksürüp uyuyormuş taklidi yaptığımda İlya hemen gözlerini açıp konuşmaya başladı.

''Uyandın mı? Bir şey ister misin? Ekin? Uyanmadın mı?'' Beni dürttükten sonra nefesini üffledi. Ardından tekrar kafasını karnıma koyup ellerimi daha sıkı tuttu:

''Uyan ve beni gıcık etmeye devam et, nolur. Sesini özledim,beni korumanı özledim, güçsüzüm Ekin, her şeyim olmuşsun, sensiz eksiğim. Tamamla beni.. Çok korktum..'' deren ağlamaya başladı.

''Sana bir şey olacak diye çok korktum. Yemin ederim bir daha yanından ayrılmayacağım , söz veriyorum. Lütfen uyan.''

''Ağlayınca daha çirkin görünüyorsun.'' dedim. 

''Ah, biliyorum, biliyorum. derken kafası hala karnımdaydı. Aniden kafasını kaldırıp bağırmaya başladı.

''Ekin! Ekin! Allah'ım! Uyandın! Ekin uyandın!'' Bağırışıyla Anıl ve Egemen sıçrayarak yere düşünce onların bu haline güldüm. İlya hala ağlarken elleriyle yüzünü gizliyordu.

''Bana bak,'' dedim. Beni dinlemeyince eline uzanıp kendime çektim ve üzerime düştü. Birbirimize çok yakındık, ve benim şu an gördüğüm tek şey İlya'nın dudaklarıydı. Egemen ve Anıl, o anı bozmasalardı daha iyi olabilirdi tabii.

''Oooo karşim uyanmış ya karşiim ya!''

''Olum 2 gündür hastane köşelerinde imanımız gevredi be daha çabuk uyanamadın mı?''

''Ekiiin! Geçmiş olsun canım benim çok korkuttun bizi.'' diyip adam gibi üzülen Buse'ye gülümsedim. 

''Korktuğunuzu biliyorum.'' dedim İlya'ya manalı manalı bakarak. İlya ilk bir kaç saniye anlamayarak bana boş boş baktı. Ardından gözleri kocaman açılırken onun bu haline kahkaha attım. Bütün okul ve Edebiyat hocası içeri dalarken herkes yatağın etrafını sardı, alkış sesleri ve 'Geçmiş olsun Ekin.' sesleri bütün odayı doldurmuştu.

**************************************************************

İLYA'DAN

''Ya ne korkucam be senin gitmenden! Tatilimiz seni hastane köşelerinde beklemekle geçti zaten.'' dedim hala bir umut bana inanmasını beklerken.

''Yatağımın baş ucunda, elimi sıkı sıkı tutarken öyle demiyordun ama.'' dedi piç piç sırıtıp. 

''Ekin, izin verirsen bavulumu topluyorum.'' dedim gözlerimi devirerek.

''Tamam, bunu detaylı olarak evde konuşacağız nasıl olsa.'' dedi sırıtıp odadan çıkarken. 

''Sende sırıtarak bizi izlemeyi keser misin Buse?'' Buse ağzına fermuar çekme hareketi yapıp dudaklarını ısırmaya başladı. Bavulumuzu topladıktan sonra otobüsün yanına indik. Edebiyat öğretmeni yoklama aldıktan sonra yerlerimize geçtik. Bu sefer ben Buse'yle oturmuştum. Ekin, Egemen ve Anıl da arka 4'lüye oturmuşlardı. Anıl birden kalkıp:

''Caner için bir dakikalık saygı duruşu!'' diye bağırdığında sadece Egemen kalkmıştı ve hazır ola geçmişlerdi. Bütün sınıf onlara gülerken sürücü sonunda arabayı çalıştırdı, ve İstanbul yolculuğumuz böylece başlamış oldu...

Bu bölümü beğendiniz mii? :)) Beğendik deseniz iyi olur çünkü her an Ozan'ı İlya'ya yapabilirim jflkjelfj tehdit gibi tehdit :dd:DD 

 

RENK Serisi 1- Aşkın Rengi MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin