Bölüm 17

2.6K 107 8
                                    

EKİN'DEN

İlya hala kucağımdayken ayılmasını bekliyorduk. Bu sürede de kırık camı kapatmaya çalışıyorlardı. Kızlar milyon kere yanıma gelip kollarımın kanadığını ve pansuman yapılmasını söylese de İlya'yı bırakıp asla gitmeyecektim. O bana emanetti. Annesiyle öyle anlaşmıştık. Biraz sonra İlya gözlerini kırpıştırınca elimle yanağını okşadım.

''Ekin?'' diye soru sorarcasına gözlerime baktı. Elimi yanağından çekip saçlarını okşamaya başladım. Boynuma sarıldığında ilk önce öylece kalsam da daha sonra ellerimi beline indirip sımsıkı sarıldım. Kulağıma doğru:

''Çok korktum.'' diye fısıldadı. 

''Geçti canım, bak burdasın, benim yanımdasın.'' dedim gülümseyerek. Sarılmayı bırakıp yüzüme baktı. 

''Çok teşekkür ederim, nasıl kurtardınız beni?'' diye sordu. Cevap vermeden direk otobüse bakmamla bakışlarımı takip ederek arkasına döndü ve kırılan cama baktı. Kafasını çevirip tekrar bana bakarken gözleri kollarım da durdu. Gözlerine biriken yaşları gördüğümde:

''Şiişt, sakın ağlama. Önemli değil, acımıyor bile.''

Yalan, canım çok yanıyor.

''Ekin ne diyeceğimi bilemiyorum, çok üzgünüm, gel hadi pansuman yapalım hemen.'' diyip hızla kalktı ve kolumdan tutup kalkmamı sağladı. O beni markete doğru çekiştirirken elimi tutan ellerine baktım. İşte İlya'yı böyle görmek, daha iyiydi. İlya hemen kasiyere ilk yardım malzemelerini sorduktan sonra gereken şeyleri yapmaya başladı. Çok dikkat ediyordu, ve canımı yakmamaya çalışıyordu. Koluma bata cam parçalarını cımbızla toplarken gözleri her defasında doluyordu. Bense sadece onu izliyordum.

İşini bitirdikten sonra uzun süre yüzüme baktı. 

''Neden öyle bakı-'' sözümü kesip aniden sarıldı. Bikaç saniye öylece durduktan sonra geri çekilip koşar adımlarla çıktı. Ben öylece olduğum yerde kalırken arkasından bakmakla yetindim.

İLYA'DAN

Ekin, benim çin bir çok şey yapmıştı ve ona gerçekten minnettardım. Son kez yüzünü inceledikten sonra ona sarılıp o erkeksi kokusunu içime çektim. Ardından ayrılıp hızlıca marketten çıktım. Beni tek başıma gören Buse hızla yanıma geldi ve direk sarıldı.

''İlya, beni çok korkuttun!'' 

''Geçti canım,'' dedim Ekin'in bana söylediği gibi. ''Bunu biri bilerek mi yaptı?''

Uzun bir nefes verdi. Ardından konuştu.

''Edebiyatçı kameralara baktırdı senin uyanmanı beklerken. Selin yapmış. Hoca ona bağırıp çağırıp azarladı ve yolculuğu terk etmesini söyledi. Selin'i buraya uğrayan bir otobüsle İstanbul'a geri gönderdi.''

''Bu kız benden ne istiyor anlamadım.'' dedim biraz sinirlenerek.

''Ne isteyecek İlya? Ekin'i senden kıskanıyor.''

''Kıskanacak ne var? Biz sadece arkadaşız.''

''Arkadaş mı? Seni kurtardıktan sonra kollarından bırakmayan, hatta ağlayan Ekin mi seninle arkadaş? Güldürme beni İlya, bakışlarından belli. Basbaya senden hoşlanıyor.'' Duyduklarımla öylece kaldım. Ekin ve benden hoşlanmak? Benim için endişelenip ağlaması? Uyandığımda Ekin'in kollarında olmam? Her şey yavaş yavaş yerine otururken gözlerim Ekin'i buldu. Gülümseyince kalbim duracak gibi olsa da karşılık verebilmeyi başarmıştım. 

Yolda çok fazla oyalandığımız için benzin istasyonuna yakın bir restorana gidip yemeklerimizi yedik. Ardından tekrar otobüse binerken derin bir nefes aldım. Belimde hissettiğim elle nefes alış-verişim hızlandı.

RENK Serisi 1- Aşkın Rengi MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin