Bölüm 9

2.6K 109 11
                                    

 

''Ya kızım anlatsana sabahtan beri ağzında geveleyip duruyosun.''

''Derin dur kızın üzerine gitme.''

''Evet Derin kızın üzerine gitme ya.'' diye ciyakladım. ''Amaan! Üzerime gelme ya!'' Derin derin nefes aldım.

Derin heyecandan tırnaklarını yiyordu. Barış da aslında heyecanlıydı ama belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Dudaklarımı ısırdım. İşte başlıyoruz.

''Canım arkadaşlarım, şimdi size sormam gereken bir şey var ve düşünceleriniz benim için gerçekten çok önemli.'' dedim. Dudaklarımı yaladım ve devam ettim:

''Geçen gece anneme bursluluk sınavını kazandığımı söylediğimde yanımızda Alize Hanım'da vardı. Söylemiş miydim bilmiyorum Ekin'in annesi. O bana Ekin'in okuluna gelmeye ne dersin dedi. Açıkçası işin içinden çıkamadım. Sizden ayrılmak bu zamana kadar aklımda hiç yoktu. Hala da yok, yani sizden yardım istiyorum.''

Derin şoka girmiş gibiydi. Barış yanıma gelerek omuzlarımdan tutup bana sarıldı ve:

''Senin geleceğin söz konusu İlya, tabii ki en iyi okullara gidip okuyacaksın. Üstelik biz nerdeyse aynı mahallede oturuyoruz ve haftanın her günü görüşüyoruz. Tabii ki burda eksikliğini hissedeceğiz ama o okullarda okumak senin hiç kaçırmak istmeyeceğin fırsatlardan biri. Bunu iyi değerlendirmelisin.'' dedikten sonra benden ayrıldı ve gülümsedi. Bende ona gülümseyip ellerini tuttum: ''Teşekkür ederim kardeşim.'' dedim. Gözlerim yanıyordu. Şu an gerçekten duygusal bir sahne yaşıyorduk. Yavaşça Derin'e döndüm. Derin hala aynı ifadeyle duruyordu fakat boşluğa bakıyordu. Yutkundu ve bana döndü:

''Barış doğru söylüyor.'' diyip hızla kalktı. Sınıftan kendini attığında kalkıp hemen ona yetiştim. Koridorda durdurduğumda ağlıyor olduğunu gördüm:

''İlya, bu koridorlar, bu okul, çok şey yaşadık ve sen öylece gideceksin. Tabiiki senin için orası büyük şans gitmeni de istiyorum -ki kesinlikle gideceksin. Sadece senden ayrılma fikri bana biraz koydu sanırım.'' dedi ve sarıldı. Boynumda ağlarken dolan gözlerim kendini serbest bıraktı. Uzaktan bize doğru gelen Seda ve tayfasını görünce Derin'i dürtüp hemen toparlandım ve acele bir şekilde sınıfa girmek üzereyken Seda'nın o şirret sesi duyuldu:

''İlya? Hayırdır yoksa bu şehri terk edişini falan mu kutluyorsunuz?''

''Şehiri değil canım, okulu bırakıyorum sadece.'' Bunu beklemiyormuş gibi şaşırdı. Ardından kahkaha atarak :

''Sonunda kendi layığın okullara gideceksin demek. Ben sana demiştim. Bu okul ikimize dar canım.'' Arkamdan Derin lafı geciktirmeden rayına oturttu:

''Evet canım haklısın. İlya hak ettiği yere gidiyor. Özel Atasever Koleji.'' bunu duyar duymaz kulaklarından duman çıkması beklenen Seda, koşar adımlarla koridoru terketti..

***************

Yine bir otobüs durağı, yine yağmurun altında otobüs bekleyen ben. Allah'ım benim ne zaman en sonuncusundan bir Porshe'm olcak? Tamam en olmadı Mitsubishi? Honda? Tofaş ŞahiljaljfleWJG (yazar burada çarpılıyor)

Bir tek Impala 67 modelim olsun bana bir şey olmaz beOHA EKİN Mİ O?

''Dalmış gitmişsin bakıyorum?''

''Hı Tofaş aman Impala şey yapıyodum düşünüyodum.'' 

''Ne tofaşı ne Impalası sıçana dönmüşsün, atla hadi arabaya.''

''Valla ne zaman sorcaksın diye bekliyordum.'' dedim sırıtarak.

''Şişşt, bak ıslak ıslak seni Merso'ma aldım kıymet bil.'' dedi ve gaza yüklendi. 

''Yavaş be Formula 1 sürmüyosun mübarek!'' diye bağırdım. Kahkaha atsa da yavaşladı. Sıcak klimayı bana çevirdi. Ardından radyo da çalan şarkıyı beğenmediğimde değiştirmek için radyoya uzandığımda elime tuş yerine Ekin'in parmakları gelince elektrik çarpmışa döndüm. Hemen elimi çektim ve saçlarımla kızaran yüzümü gizledim. Ardından bu konunun unutulması için hemen konu açtım:

''Bugün bizimkilerle okul işini konuştum. Dediğin gibi gerçekten okuluna gelmemi söylediler.''

''Söylemiştim demek istemiyorum ama söylemiştim. '' dedi göz kırparak. Gülümsedim. 10 dakika sonra eve geldiğimizde annemin yanına mutfağa gittim. Annem beni ıslak bir şekilde 'Daha yeni iyileştin gavurun kızı.' der gibisinden bir bakış attı ve odama kışkışladı. sıkıntıyla kıyafetlerime bakıyordum.  Kışlık şeyler almam gerekecekti. Doğru düzgün bir kazağım bile yoktu, o yüzden gidip tişörtün üzerine hırkamı giydim ve mutfağa inip anneme bir şey dememesini söyledim ve durumu açıkladım.

Yemek masasını kurmaya yardım ettikten sonra mutfakta kendime bir şeyler koyup yedim. Daha sonra annem gelip Alize Hanım'ın beni masada görmek istediğini söyledi. Sakince masaya gittim ve gülümsedim. Alize Hanım'da gülümsedikten sonra: '' Okul işini düşündün mü canım?'' dedi.

''Evet efendim.'' diye cevap verdim.

''Öyleyse?'' dedi ve cevap bekledi.

''Evet Ekin'in okuluna geçeceğim.'' dedikten sonra göz ucuyla Ekin'e baktım. Saklamaya çalışsada gülümsüyor gibiydi. 

Alize Hanım memnuniyetle kafasını sallayıp: ''Çok güzel, yarın okula gitme ve Ekin'le okula gidin. Seni benim gönderdiğimi söyle müdüre. Bursluluk sınavından bahset ve kayıt ol tamam mı canım?''

''Tamam efendim, çok teşekkür ederim gerçekten.'' dedim.

''Rica ederim de, sen niye bu kadar ince giyindin kuzum, dışarıda fırtına kopuyor.''

''Ben... kolay üşümem de.'' derken bile soğuktan içim gıdıklanmıştı. Ekin ters ters bana bakıyordu. 

Yemek faslından sonra anneme yardım edip masayı topladık. Ardından ben odama geçtim. Biraz sonra kapı çaldığında oturuşumu düzelttim. Biraz sonra içeri Ekin girdiğinde gülümsedim. elinde tuttuğu kazağı gördüğümde ise gülüşüm yüzümden silinmişti. Ekin:

''İlya bak-''

''Ekin, hayır. Odamdan çıkar mısın?'' Bu biraz garip olmuştu. Kendi evinden kovulmak gibi.

''İlya-''

''Ekin! Hayır dedim. Üşümüyorum.'' Bana 'Sen görürsün' der gibisinden baktıktan sonra gitti. Bende biraz test çözdükten sonra yeni başladığım Divergent-Uyumsuz adlı kitabımı elime aldım. Zaten biraz okuduktan sonra öylece uykuya dalmışım.

EKİN'DEN

Uyuduğuna emin olduktan sonra yavaşça kapıyı araladım ve içeri girdim. İlya'yı elinden kitap düşmek üzere olduğunu ve kafası yamuk bir şekilde dururken buldum. İster istemez gülümsemiştim. Kitabı elinden alıp dolabın üzerine koydum. Ardından üstündeki tişörtü çıkardım. Yüzünden başka yere bakmamaya özen gösteriyordum. Baksaydım kendimi şerefsiz gibi hissederdim. Bunu üşümemesi için yapıyordum. Kazağımı giydirdikten sonra başını yastığa uygun bir şekilde koyup üstüne yorganı örttüm. Ardından kitabın üzerine not bıraktım:

''Günaydın, boşuna ciyaklama, dün gece kendi rızanla giyseydin seni ben giydirmek zorunda kalmayacaktım. Yüzünden başka yere bakmadığıma emin olabilirsin. Erkek sözü ;) Tekrar hasta olup başımı belaya sokmanı istemiyorum. Şimdi doğru okula :)''

RENK Serisi 1- Aşkın Rengi MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin