‟ Phoᥱᥒιx ⊂ ᙅᖾᥲρtᥱɾ ¹⁸„

137 17 17
                                    

''This world will never be what I expected.
(Bu dünya asla benim beklediğim gibi olmayacak.)

And if I don't belong who would have guessed it, I will not leave alone.
(Ve tahmin edilebilene ait değilsem asla yalnız olmayacağım.)

Everything that I own to make you feel like it's not too late.
(Sahip olduğum her şeyle seni çok geç olmamış gibi hissettirmeye çalışırım.)

It's never too late.
(Asla geç değil.)

Even if I say It'll be alright still I hear you say you want to end your life.
(Ben her şey iyi olacak desem bile hala senin hayatının sonunu istediğini duyuyorum.)

Now and again we try to just stay alive.
(Şimdi ve yeniden deneriz sadece canlı kalmak için.)

Maybe we'll turn it around 'cause it's not too late.
(Belki de başa döneceğiz çünkü geç değil.)

No one will ever see this side reflected.
(Şimdiye kadar kimse bu tarafın yansıdığını görmeyecek.)

And if there's something wrong who would have guessed it-
(Ve eğer birisinin tahmin ettiği bir şey yanlışsa-)

And I have left alone.
(Ve yalnız ayrılırım.)

Everything that I own to make you feel like It's not too late.
(Sahip olduğum her şeyle seni çok geç olmamış gibi hissettirmeye çalışırım.)

The world we knew won't come back.
(Bizim bildiğimiz bu dünya geri gelmeyecek biliyoruz.)

The time we've lost can't get back.
(Kaybettiğimiz zaman geri gelemez.)

The life we had won't be ours again.
(Sahip olduğumuz hayat tekrar bizim olmayacak.)''

- - -


"Yemek yedin mi?"

"Bunu sormaktan ne zaman vaz geçeceksin?"

"Bunu yediğin sürece."

Elindeki çikolatayı bana yüzündeki o tatlı gülümsemesi ile uzatan Soo'ya her zamanki gibi karşı gelemediğimde, çikolatadan istediği gibi büyük bir lokma aldım. Bir şey çiğniyor olmam yüzünden içimdeki canavarı uykudan uyandırdığımda ise tek korkum olan midemin sesini bastırabilmek adına ağzımda çevirip durduğum lokmayı yutuverdim. Bu, midemi ve beni biraz da olsa tatmin ettiğinde, çikolatan bir ısırık daha alarak Soo'nun yanağına değdirdim, boşta kalan parmak uçlarımı. Soo, test çözmeye kısa bir ara vererek bana baktığında, boş boş gülümseyerek saçlarımı karıştırmıştı.

"Sevimli seni... Beğendin değil mi çikolatayı? Ben de çok seviyorum onu."

Elimdeki çikolatayı, çikolatadan bir ısırık alması adına ona uzatmamla beraber göz devirerek başını olumsuz anlamda salladığında, içeriye giren hoca yüzünden çikolatanın geri kalanını ikimiz de yiyememiştik. Olduğum yerde daha düzgün bir hale gelerek sessizce hocanın hareketlerini izlediğimde kendisi derse geçmek yerine elindeki kitabı havaya kaldırdı, kitabın ismini net bir biçimde görebilmemiz adına.

Ölüm Üzerine, Francis Bacon.

"Derse başlamadan önce bu kitaptan çok etkilendiğim bir kısmı sizinle paylaşmak istiyorum. Üzerinde sizinle beraber bir şeyler düşünmenin daha güzel olacağını düşündüm çünkü henüz okudum bu satırları, yani düşüncelerim hala baharında."

☯ PHOENIX - [osh+lhn]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin