"Theres no use in crying, all my tears wont drown my pain.
(Ağlamanın faydası yok, göz yaşlarımın tümü acımı bastırmayacak.)Free me from your sorrow.
(Beni hüznünden özgür kıl.)I cant grieve you again.
(Tekrar seni incitemem.)I watched you let yourself die.
(Kendine ölmek için izin verişini izledim.)Now its too late to save you this time.
(Şimdi, bu kez seni kurtarmak için çok geç.)You bury me alive.
(Beni canlı canlı gömüyorsun.)And everybodys gotta breathe somehow.
(Ve herkes bir şekilde nefes olmak zorunda.)Dont leave me to die.
(Beni ölüme terk etme.)Too consumed by your own emptinesslies..
(Kendi boşluğun ve yalanlarınla öyle çok tükenmiş ki..)All I did was love you.
(Tüm yaptığım seni sevmekti.)Now I hate the nightmare you've become.
(Şimdi dönüştüğün kabustan nefret ediyorum.)I cant let you fool me.
(Beni kandırmana izin veremem.)I wont need you again.
(Sana tekrar ihtiyacım olmayacak.) ..."- - -
''LuHan.. uyan hadi..''
Yorgun bir biçimde gözlerimi araladığımda beni gülümseyerek izlerken bir yandan da saçlarımı okşamaya devam eden Sandara ile göz göze geldim. Gülümseyecek halim yok iken tüm gece onun dizlerini kendime yastık yaparak uyuduğumu fark ettiğimde, utanarak hızlıca doğruldum.
''Dikkat et, yavaş ol..''
Dün geceyi acilde geçirmemin ardından burnuma takılan bantlar ve boynumun iyileşmesi adına takılan boyunluk ile Sandara'nın evine geldiğimizde, bana verdiği giysileri giymek zorunda kalmıştım. Hiçbir şekilde başıma gelenlerden konuşmazken bana yemekler yaparak yedirdiğinde ise onunla beraber uyumak istediğimi dile getiremediğim için başımı dizlerinin üzerine bırakmıştım en son. Saçlarımı okşayarak bana ninniler söylemesinin ardından da sanırım uykuya yenik düşmüştüm. Dün hakkında pek bir şey hatırlamazken burnumdan nefes alamıyor olduğum için yüzümü buruşturduğumda, telaşla ayaklanan Sandara'yı durdurdum.
''Üzgünüm, benim hatam, bu şekilde uyumana izin vermemeliydim-''
''Sadece susadım.''
''Ah, tabii ya.. Sen git elini yüzünü yıka ve ardından mutfağa gel.. seninle gelmemi ister misin?''
''Yok, hayır. Hallederim ben..''
''Tamam tatlım. Bir şey olursa çağır..''
Salondan sarmaş dolaş çıkarken usulca başımı salladığımda, hemen önündeki kapıdan geçerek mutfağa girmek yerine beni izledi. Sağlam bir biçimde banyoya girmemin ardından işimi hallettiğimde, ellerimi yıkadım. Hemen ardından parmaklarımı lavabonun iki yanına sararak musluğa doğru eğildiğimde, gerçekler ile yüzleşmek zorunda kaldım tüm bedenime yayılan acı ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯ PHOENIX - [osh+lhn]
Fanfic{ HIM-Wicked Game. } °ƸӜƷ• "Sen.. ölümü kendine amaç edinmiş iken küllerinden benim için doğmayı seçen sen; kötülük doluşmuş kalbimin tek iyilik işleyen tarafısın. Sana ait o...