K L İ B İ
İ Z L E Y İ N.
- - -
"...Tell me, why you ashamed?
(Söylesene, neden mahçupsun?)Too scared to run away.
(Kaçmaktan çok korkuyorsun.)You love him anyway.
(Onu her şeye rağmen seviyorsun.)Surviving just on the pain.
(Aslında sadece acı ile hayatta kalmaya çalışıyorsun.)Tell me where she went wrong.
(Bana neyin yanlış gittiğini söyle.)She is sadness in every song.
(Her şarkıda üzülüyor.)She knows someday that she'll be gone.
(Bir gün gideceğini biliyor.)Until then, please, stay strong.
(O zaman dek, lütfen, güçlü kal.) ..."- - -
SeHun neden haklıydı?
Neden yine hiçbir şey olmamış gibi ben onu sevmeye devam ediyordum? Dediklerinde haklıydı her ne kadar kırıcı konuşsa bile. Aylar boyunca içinde tuttuğu şeyleri yanlış bir anımızda kaba bir dille anlatmış ve tüm sorunu açıkça belirtmişti. Ondan defalarca kez anlatmasını istediğim şeyleri söylemek adına böyle bir anı beklemiş olması beni üzen belki de tek şey olurken aramızda ne yaşanırsa yaşansın ben ona geri döndüm. Kendime zaman ayırdım, onu affettim ve gerçekleri acı bir biçimde benimseyip evimize yeniden attım o adımı ama SeHun.. onun için aynı durum söz konusu değildi. Kavgamızdan sonra bir kere bile yüzüme bakmaya kıyasla bana hayalet muamelesi yapmıştı. Onunla konuşmaya çalışmak için gururumdan taviz vermekten çekinmeyerek önüne her geçişimde kendimi bir duvar ile konuşmaya çalışıyormuşum gibi hissettirerek buna bir son vermeme neden olmuştu.
Beni kendisinden soğutmaya çalışıyordu söylediği gibi ama bu olmayacaktı.
Ben, o beni istemediği an pes edecektim. SeHun'a bir garip halde olan ilişkimizin sonu hakkında soruyor olduğum her soru yanlış anlaşılmıştı onda ve benim bu yanlış anlaşılmayı bir şekilde düzeltmem lazımdı. Aslında.. haklı olmama rağmen benim çabalıyor olmam yetmez miydi? Ona karşı beslediğim sevgi değildi, bunu biraz geç de olsa anlamıştı; sevgiden çok daha fazlasıydı, düşüncelerime ve hareketlerime hükmeden duygular. Ben onu bir anne gibi seviyor, bir baba gibi koruyup kollamak istiyordum. Onunla kardeş gibi doyasıya eğlenmek ve iki düşman gibi tüm zayıf noktalarımızı birbirimize göstermeyi umuyordum. Biz olarak her şeye karşı olmayı, bu dünyada onu yalnızca benim seveceğimi göstermek adına çabalıyordum ama SeHun kendisinde kaybolmuşken onu beklemekten başka çarem yoktu. Kendisine yardım edebilmek adına her şeyi yapmaya hazır iken o hepimizi elinin tersi ile itiyor, hayal dünyasını gerçek hayat ile karıştırarak gerçek olmayan şeyleri dile getirerek kavga çıkarmaktan çekinmiyordu. Bizimkiler onunla konuşmama kararı alarak en azından bu şekilde düzeleceğini ummalarının sonucunda tüm yük üzerime kalmıştı. Onların arasında köprü vaziyeti görürken SeHun o köprüyü yıkmak adına elinden geleni yapmaya hala devam ediyordu.
Kendisinde değildi ve giderek daha da kötüleşiyordu.
Durumun ciddi olduğunu en sonunda fark eden bizimkiler ona ulaşmak adına her şeyi yapsalar bile bundan gram haberim olmadan çabalamaya devam ettiğimi öğrendiğimde, aslında SeHun'un halinin beni üzmemesi için bunu benden sakladıklarını fark ettim. Tamam, SeHun kötü olabilirdi ama birlik içinde olursak yeniden kazanabilirdik, sonuçta bunu bir kere de olsa başarmamış mıydık? Sınava çok az kalması yüzünden üzülmemesi adına her şeyden bi' haber olmasına özen gösterdiğimiz Jongin'in bilmeden de olsa kardeşine her türlü iyi geleceğini bildiğim için planladığım şeyi onunla paylaştığımda, bunu yere getirmekten mutluluk duyacağını söylemesi beni de mutlu etmişti. Yapacağımız şey yüzünden buluşmamız lazımdı ve bunun da kimseler tarafından bilmemesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯ PHOENIX - [osh+lhn]
Fanfiction{ HIM-Wicked Game. } °ƸӜƷ• "Sen.. ölümü kendine amaç edinmiş iken küllerinden benim için doğmayı seçen sen; kötülük doluşmuş kalbimin tek iyilik işleyen tarafısın. Sana ait o...