‟ Phoᥱᥒιx ⊂ SᥱHᥙᥒ's Lᥱttᥱrs „

128 12 38
                                    


18/03/2015
KIM SeHun.

Sonra.. onu gördüm. Ben gördüm. Yirmi mayıs iki bin on iki. Ben ilk defa onu gördüm.

O ise, beni daha önce fark etmişti.

Gözlerim gözlerine değdi, felaketim oldu.

Hafif çatılmış kaşları, nefes alabilmek adına aralanmış kirazı andıran dudakları, içine kıyasla dışarıda ne olduğunu görebilmek için azıcık kısılmış olan güneşten çalma renge sahip gözleri, aralarına kalp kırıkları doluşmuş bukle bukle yumuşacık olduğunu düşündüğüm saçları, dünyanın tüm yükü üzerine bırakılmış gibi duran eğik omuzları, yanaklarında gezinen öylesine bir gülümsemenin gölgesi, dokunduğum an kalbi misali paramparça olacak bedeni ve insana kim olduğunu şaşırtan bakışları ile karşımdaydı.

Ya da, bana baktığını zannettim. Beni fark etmedi. Yanıldım, yine.

Beni hiç görmemiş gibi, yanındaki kişiye dönmesiyle beraber ona sunmuş olduğu gülümseme, içimde bir şeylerin alevlenmesine neden olmuştu.

Hiç tanımadığım birisini, nasıl kıskanabilirdim ki?

Ondan nefret ettiğimi düşündüm başta. Bu belirsizliği düşüncelerimden de yüreğimden de def etmek amacıyla her adımını izledim, bir sapık misali. Onu karşıma almak, gözlerine bakmak, parmaklarımı kollarına kırarcasına sarmak, ona hiç durmadan bağırıp çağırmak, bütün her şeyin suçlusunun o olduğunu yüzüne karşı haykırarak üzerime düşen gölgeden kurtulmak ve kendime yenilerek onu öpmek istedim, delicesine.

Ben ona yenilmek istedim. Ben, ona çoktan yenildim. İlk bakışta, onun adına kül olan yüreğim ile. Sevdasını koyup sepetine yanıma gelmesiyle beraber küllerinden doğacak, yüreğim.

Korkaktım ben. Söyleyemezdim, onun için yanıp tutuştuğumu. Bunu yapamazdım, kim yapabilirdi ki? Ben, bu kadar cesaretli değildim. Hele ki, çabalıyor olmasına rağmen değer verdiği insan tarafından itilen bir çocuğun, bir köşeye saklanarak sessizce ağlıyor olmasına şahit olduktan hemen sonra. Ben onun için, o ise bambaşka şeyler uğruna, onunla beraber hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonra.

Gözlerinde, bir sonbahar yansıması gördüm. Yerini soğuğa bırakacaktı ve ben o günün gelmesinden korkmuştum. Usul usul omuzlarıma düşen yapraklar misali, gözyaşları akmıştı yüreğime. O an, iç çekişleri arasından sızan sessiz çığlıklıkları beynimde yankılanıp durmuştu. Kışa girmeden, son bir kez güneşi görebilmek umuduyla, gülümsemişti, gülüşünden dökülen can kırıklıkları yüreğime batarak acısını paylaşma isteği uyandırmıştı bende. Yapamadığı her şey adına üzülmüş ve Tanrı'dan kendisini affetmesini beklemişti ve ben, onun günahları için yanıp kül oluvermiştim.

☯ PHOENIX - [osh+lhn]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin