‟ Phoᥱᥒιx ⊂ ᙅᖾᥲρtᥱɾ ⁰ „

176 15 42
                                    

Bu bölüm, içimizde, kendilerini belli etmeyen hayinlere gelsin. :D Tabii ki de albasatanas adlı şahıstan bahsetmiyorum.

Bölüm o kadar uzun oldu ki, baktım yazdıkça yazıyorum, ortadan ikiye bölmek zorunda kaldım. Aslında o hali ile atardım ama emir büyük yerden geldiği için yapamadım. :D Pek fazla düzenleyemeden atıyorum bölümü, siz alışkınsınız zaten bu hallerime, bu yüzden hatalarımı bir kereliğine dert etmiyorum.

Lütfen, bir önceki bölüme sorularınızı bırakmayı unutmayın. Bu konuda bu kadar ısrar etmemde bir neden var, bunu söylüyorum ki kulağınıza küpe olsun. :)

Umarım özlemişsinizdir, bizimkileri. Çünkü, onlar sizi çok özlemiş. Bazı nedenlerden dolayı haftasonu atmayı düşündüğüm bölümü ne yaptım ettim, bugüne sığdırdım onlar yüzünden, düşünün.

Hadi bakalım o halde, merakla beklediğiniz bölüme geçelim isterseniz. Keyifli okumalar dilerim, yıldızlarım.

Şöyle buyrunuz;

- - -

' ' ... I nearly, I nearly lost you there.
(Seni az kalsın, az kalsın, burada kaybediyordum.)

And it's taken us somewhere.
(Ve bizi bir yerlere götürüyordu.)

I nearly lost you there.
(Seni az kalsın burada kaybediyordum.)

Let's try to sleep now...
(Hadi, şimdi uyumaya çalışalım...) ' '

- - -

Gitmeyi düşünmüştü. Beni bu koca dünyada, bir başıma bırakmayı kafasına koymuştu. Bunu denemiş ama her zamanki gibi varlığımdan güç alarak vaz geçmişti. Hep bana koşmuş, hep aynı eller tarafından iteklenmişti fakat umursamamıştı. Ne hisseder veya yaşarsa yaşasın, pes etmemişti. Bir umuda tutunmuş, umudun gerçek olup olmayacağına aldırmadan onun peşinden sürüklenmeyi göze almıştı. Koca bir girdabın içinde bırakmıştı, kendisini. Acısını bir başka acı ile dindirmeye, daha doğrusu yamamaya, çalışmış; bunu yaparken bir gözü daima dışarıda kalmıştı, hep yolumu gözlemişti. Onu kurtarmamı beklemişti.

Çaresiz olmasına rağmen bu sefer acıyı göğüslenmeyi tercih etmişti. Benim için. Her ne olursa olsun, benim içindi.

SeHun, benimdi. Hem de, hiç gerçek olamayacak kadar.

Bütün bunları ondan öyle ya da böyle de olsa dinlemek nedensizce, yıllardır hiç durmadan sızlayan yarama merhem olurken ilk defa doğru dürüst bir derin nefes alıp da kendime gelebildiğimde, gülümsedim usulca. Gözlerimi, ağlamaktan şişmiş olmasına aldırmadan göğsüme bastırmış olduğum ve sonunda sahiplerini bulmuş mektuplara çevirdiğimde, yutkundum sertçe. Parmaklarım, SeHun'un izi bulunan saman kağıtlar üzerinde gezinir iken başımın omzuma doğru yol almasına mani olamadığımda, yeniden güldüm.

"Sen, inatçı bir çocuksun.. konuşarak değil de kaçarak; gözlerimin içine bakarak değil de mektuplar yazarak gerçekleri anlatacak kadar... Her seferinde 'O!' derken hep benden bahsetmişsin; öznesi belli olmayan cümlelerde kaybetmişsin beni. Neyse ki cümleler kalıvermiş bu mürekkep bolluğunda. Sen benden kaçmak istesen de onlar sana hep 'O!' demiş.. sen benden kaçarken aslında hep bana doğru gelmişsin; arkana bakıp beni görmediğin için sevinirken tam önünde durduğumu hayal edememişsin. Sen benden kaçtığın süre boyunca ikimiz sadece biz olmayı başarmışız."

☯ PHOENIX - [osh+lhn]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin