3.Bölüm

854 444 347
                                    




Arkadaşlar, lütfen düşüncelerinizi belirtmeden ve vote atmadan gitmeyin. Desteğinize ihtiyacım var.


Umarım beğenirsiniz...

Bide karakterler için öneriniz var mı ? Kapağa koymak içi Okyanus ve Eray karakterine uyan kişiler arıyorum ama bulamadım. Bu konuda öneriniz varsa yazın lütfen...

Kendimi bildim bileli tek bir kişi için yaşamıştım. Küçüklüğümden beri hep Aras ,mutlu olsun diye uğraşırdım. Aras'ın oynamak istediği savaş oyunları oynardım, onun sevdiği yemekleri yerdim, onun istediği yerlere giderdim.  Hiçbir zaman kendi isteklerimin ,kendi beğendiklerimin ve kendi keyif aldığım şeylerin bir önemi olmamıştı benim için. Onun, mutlu olduğunu görmek benim için her zaman yeterliydi.

O, güneşti ben de güneşin etrafında dönen gezegenlerden biriydim sadece. Hatta belki de onun için güneşe en uzak olan Neptün olabilirdim.

Çoğu insan tarafından takıntı olarak adlandırabilecek bir durumdaydım. Fakat onlar, Aras olmasaydı büyük ihtimalle şuan psikolojik olarak da, fiziksel olarak da bu kadar sağlam kalamayacağımı bilmiyorlardı.

Kimse, ona, bir hayat, bir sevgi ve bir mutluluk borçlu olduğumu bilmiyordu.

Ben, Aras'ın bana elini uzattığı ilk gün güçlendim. Yalnız olmadığımı, tek başıma olmadığımı bilmek güç verdi bana ve beni bugün ki kız yaptı.

Yalnız olmayan hiçbir insan yalnızlığın boğuculuğunu bilemezdi.  Yalnız insanlara, uzanan bir el bile onlara yaşama umudu verebilir, güçlendirebilirdi.

Hayatım, o kadar ona bağlıydı ki şimdi yokluğunda ne yapacağımı, nasıl yaşayacağımı asla bilmiyordum.

Aklıma gelen tek şey onu benden alan kişiye bunu ödetmekti. Aslında bunu bile nasıl yapacağımı bilmiyordum ama emin olduğum bir şey vardı oda, hayatın her zaman karşımıza fırsatlar çıkardığıydı. Bende ,sabırla ayağıma gelecek o fırsatı bekleyeceğim.

Karşımdaki katile bağırmak istedim, nefret kusmak, hesap sormak... Ama yapamadım.

Karanlık sayılabilecek ortama rağmen adeta bir ışık gibi parlayan gözlerine, şaşkınlıkla bakıyordum sadece. Sanki, dudaklarım mühürlenmişti.

İlk defa karşılaştığım birini  yıllardır tanıyormuş ve hakkında her şeyi hissediyormuşum gibi hissediyordum. Gözlerindeki o, saliselik duygu değişimleri bana oldukça tanıdıktı. Hatta kendim kadar tanıdık...

Az önce içimi titreten o bakışları artık tanıdık gelemeyecek kadar hissizleşmişken gözlerimi gözlerinden ayırdım ve yüzünü inceledim.

Biçimli yüz hatları, kusursuz denilebilecek burnu, bir erkeğe göre oldukça uzun kirpiklerinin altındaki açık mavi gözleri ile dikkat çekici duruyordu.

"Kimsin sen?" sabrının son demlerinde olduğunu belli eden ama bir o kadar da sakın ses tonuyla sorusunu yeniledi.

Yüzünü omzuna doğru eğip bana yaklaştığında oluşan yakınlık dolayısıyla hafifçe kıpırdandım. Bir katille hatta sinirli bir katille loş bir odada bu kadar yakın olmam kesinlikle korkutucuydu.

"Ben, Okyanus" hayatımın belki de en saçma cevabını verdim.

Sanki bilincim durmuş gibi hiçbir şey düşünemiyor, mantıklı cevaplar bulamıyordum.

Kalbim, yerinden çıkacakmış gibi atarken kolumdaki elini benden uzaklaştırdı. Eğlenceden yoksun bir kahkaha attıktan sonra iri cüssesi, yavaş yavaş benden uzaklaştı.

OKYANUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin