Bölüm yarın gelecekti çünkü bir şeyler eklmeyi düşünüyordum fakat dayanamadım ve bugün attım. Umarım size eksik gibi gelmez...Arkadaşlar, lütfen vote ve yorum atmadan gitmeyelim. Bir yıldıza basmak saniyenizi almaz, gerçekten emek ve zaman harcıyorum.
Sınır 150 vote 150 yorum
İyi okumalar...
Beni, karanlığa hapseden ağırlamış göz kapaklarım yavaşça aralanırken ayak parmaklarımdan saç tellerime kadar hissettiğim acı ile mırıldandım.
Ellerimi oynatmaya çalıştığımda oturduğum tahta sandalyeye arkadan bağlı olduklarını fark ettim ve hızla bulunduğum konumda gözlerimi gezdirdim. Loş ışıklı bir odanın ortasında tahta bir sandalyede bağlı şekilde oturmam pek iç açıcı değil.
Kaçırılmış olduğum gerçeği beynimde yankılanırken bilincim sanki yavaş yavaş kendine geldi. İki gündür yaşadığım bu aksiyonlar kesinlikle alışık olduğum şeyler değildi.
Bu girdiğim anlamsız yolun farkındaydım ama geride dönmeyecek bir yapım vardı ve bu, başıma gelecek her şeyi aslında hak ettiğimi düşünmeme sebep oldu.
"Kız uyanmış, patrona haber ver" gıcırtılı kapıyı ardına kadar açan iri yarı kel adam kapıdan dışarı kafasını uzatıp seslendiğinde anlamsızca ona baktım. Bağırmak veya bir şeyler yapmak istiyordum ama vücudumda hissettiğim büyük yorgunluk buna engel oluyordu.
İlk içeri giren orta yaşlı adamdan sonra arkasından beş kişi daha içeri girdi ve odanın içinde etrafa dağıldılar. Mustafa'nın beni kaçırdığını düşündüğüm için beklemediğim adama şaşkınca baktım.
"Seni daha iyi ağırlamak isterdik ama oğlum, yabani olduğunu söyledi" adam bana, yaklaştı ve başka bir adamın, tam önüme koyduğu sandalyeye oturdu. Boyumuz eşitlendiği için daha iyi gördüğüm yüzü bana oldukça tanıdık geldi.
"Lafı uzatmayı sevmem küçük hanım, seninle bir iş birliği yapacağız" dedikten sonra tanıdık açık mavi gözlerini üzerimde dolaştırdı "Bana, Eray'ın annesinin yeri öğreneceksin bende Eray'ın peşinde olma sebebin her ne ise sana, yardım edeceğim"
"Ben, kimsenin peşinde değilim kimse ilede iş birliği yapmayacağım" kendimden beklemediğim kadar sakın çıkan ses tonum ile önümdeki adama iğrenerek baktım.
Eray'ın annesinin yerini bilmiyorsa, bilmemesi gerekiyor demekti. İntikam istiyor olabilirdim ama annesizliği bilen biri olarak, kimseyi annesinden vuramazdım.
"Sana, bir soru sormadım Okyanus" sakin ama bir o kadarda tehditkâr sesi ve açık mavi gözleri bana Eray'ı anımsattı
"Yapacaksın dedim" emir içeren cümlesinden sonra kapıdan içeri giren tanıdık yüze ağzım açık şekilde bakakaldım. Alp, okuldaki sürekli gülümseyen alaycı yüz ifadesi yerine, oldukça donuk bir şekilde adamın tam arkasında durdu.
"Kaçırıldığı için şaşkın baba, ben konuşayım" dediğinde Alp'in beni kaçırmış olmasına mı şaşırmalıydım yoksa bu, adamın babası oluyor oluşuna mı bilemedim.
"Zaten küçük bir kız ile uğraşamam sen, hallet" adam oturduğu sandalyeden kalkıp yüzüme bile bakmadan odadan çıkarken diğer bütün adamlarda onun arkasından gittiler.
Sadece Alp ve ikimiz kaldığı odada Alp, sandalyeyi ters şekilde çevirip bacaklarını ayırarak ters şekilde oturdu.
"Sen, deli misin?" diye var gücümle bağırdığımda Alp, ellerini kulaklarına götürdü ve babasının yanındaki donuk yüzünü düzeltip, alışık olduğum gülümsemeyi dudaklarına yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
Teen Fictionİntikam için yola çıkan genç kız, bilinmezliğin serin ve derin sularında çırpınırken karşısına çıkıcak kötülükleri ve ihanetleri o zamanlar hayal bile edemezdi. Sevdiği herkes bir yalancı, bildiği her şey yanlış ve güvendiği herkes onu ,sırtından bı...