"Min seo! Hadi kızım kalk artık. Bu kadar da uyulmaz be yavrum."
Seslerin git gide netleştiğini hissettim. Demek ki valideciğim odaya baskın yapmıştı. Uyanmıştım ama gözlerimi açamamıştım. Yanı başıma gelip dürtüklemeye başladı.
"Gene gecenin köründe uyudun değil mi güzel yavrum?" Ah ah azıcık düzenli kızlar gibi olsan ne olurki?"
Hafiften titrediğimi hissettim. Yorganım üzerimden çekilmiş yüzüme güneş ışınları vurmaya başlamıştı. Hayır yani her sabah bunun olması zorunlu muydu?
Bir hışım ile gözlerimi açtım ve bakışlarımı tavana diktim. Annem gene yapacağını yapmış; bütün uykumu kaçırmayı başarmıştı!
Ayaklarım ile yorganla cebelleşmeyi bırakıp; yataktan kalktım. Üstüme ince bir hırka giyip aşağıya indim hızlıca kahvaltı edip Tae ile buluşmalıydım.
Oyunlarıma daha az zaman ayıracağımı bilmek beni üzüyordu.
Bu yüzden... bende telefonuma indirip telefondan oynamaya karar verdim. Mutfağa girdiğimde masanın üzerinde benim için küçük bir kahvaltı tepsisi hazırlanmış olduğunu gördüm. Sandalyeyi oturmam için geri çektiğimde sevinçle el çırptım. Tabaktaki pankekleri alıp üstüne reçel sürdüm. Bir yandan ağzıma teperken diğer yandan da cebimden telefonumu çıkardım. Dün numarasını kaydetmiştim.
Tabi eğer sekreteri değilse. Umarım onun numarasıdır...
Yemek yediğim için onu arayamazdım. Bu yüzden ismin üstüne tıklayıp oradan da mesajlara girdim ve yazmaya başladım.
-Tae merhaba ben min seo. Bu senin numaran mı?
Ekranı kapatmadan telefonu masaya koydum. Ağzıma birşeyler daha tıkıştırıp. Portakal suyumu yudumladım.
Çaydan nefret ederdim...
Birkaç dakika sonra mesaj gelmişti. Ellerimi güzelce silip, telefonu tekrardan elime aldım.-Evet min seo. Sanırım yeni uyandın ha? Günaydın :)
Rezil olmuştum! Bu kadar geç uyandığımı nasıl bilebilirdi?
Yoksa... Abim! Tabi ya.-Ah şey evet. Sana da günaydın Tae. Eğer bugün müsaitsen yanına geleyim mi?
Mesajı atar atmaz görüldü olmuştu yazmamı beklemişti demek ki.
Yazıyor...
-Tabi... saat söyleyeyim. 16,30 nasıl?
-Güzel o zaman 16,30 da ordayım.^^
-Tamam güzelim. Bekliyor olacağım. :)
Kalp krizi geçirmek üzereydim...
Yanaklarıma yayılan sıcaklıkla utanıp, kızardığımı çok iyi anlamıştım.Birden bire ne kadar da sıcak olmuştu burası böyle?
Annem mutfağa girdiğinde karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Benim gözlerim ise hayla yazdığı mesajdaydı...
"Kızım? Sen iyi misin?"
Hayır anne hiç iyi değilim...
"Ah şey evet anne, ııı... biraz açsak mı şu camları çok sıcak oldu sanki."
Ellerimle kendime hava yapmaya başlamıştım. Ama pek bir işe yaradığı söylenemezdi...
"Tamam yavrum. Hemen açıyorum."
Yerinden kalkıp dediği gibi hemencecik açtı. Yüzüme biraz olsun rüzgar vurduğunda. Hafiften serinlediğimi hissettim.
Portakal suyumu bitirip, yediklerimi topladım ve bulaşıkları yıkadım.