Abimin sesini duyduğumda, hızla ayrılıp onu sandalyesine geri ittim. Jungkook düşecek gibi olduğunda gülmemi zorla bastırdım. Ben bu hallere düşecek bir kız mıydım?...
"Min seo, abicim iki saattir sizi bekliyoruz... Jungkook bir su içemedin be kardeşim!"
Elini ensesine attı.
"Ah. Joon seo işimiz bitti zaten. Hadi gel biz yukarı çıkalım."
Abimin koluna girerek yürütmeye çalıştığında, abim şaşkın şaşkın bir ona bir bana bakıp duruyordu. Jungkook itekleyip abimi yukarı çıkardığında, bana da hızlıca göz kırptı. Benim aklım ise hayla az önceki yaşadığımız olaydaydı.
Bir günde iki kere olması biraz garipti. Bardağı alıp güzelce sudan geçirdiğimde bez ile silip yerine attım. Ardından ise hızla merdivenlerden çıkarak derin konuşmalarına ortak oldum.
"Efendim, bugün Min seo imzayı attı. Ve bu kağıtta yazan bütün maddeleri kabul etmiş oldu. İsterseniz sizde bir göz atın."
Jungkook elinde tuttuğu kağıdı babama uzattı. Babam sayfaları inceledikten sonra bir sayfa da takılı kaldı ve daha dikkatli okudu.
"Min seo... kızım sen ayrı bir eve mi çıkacaksın?"
Kağıdı okumadan imza attığım için öyle bir şeyin olduğunu bilmiyordum. Ama bunu da kabul etmeliydim. Onaylar şekilde kafamı salladım. Abim yerinden kalkıp bana sarıldığında neredeyse kemiklerimi kıracaktı.
"Ama Min seo'm yeni düzeldi, onu bırakmam banane, banane"
Çocuk edasıyla konuşup kollarını göğsünün altında birleştirdiğinde bu haline hep beraber gülmüştük. Babam biraz olsun yumuşadığında, rahat bir nefes aldım. Kızacağını sanıyordum ama sadece sormuştu. Onaylar şekilde başını salladı.
"Bay Jungkook, kızıma çok iyi bakacağınıza söz verirseniz eğer; istediğiniz gibi işlerinizi ilerletebilirsiniz."
Abim yanımdaki koltuktan kalkıp bu seferde Jungkook'un yanına gittiğinde kolunu omzuna attı ve kendine doğru yaklaştırıp sıktı.
"Ah şüphen olmasın baba. Jungkook Min seo'ya çok iyi bakacaktır."
Jungkook'un sırtına vurdu. Ve omzunu patpatladı. Biraz daha böyle davranmaya devam edecek olursa, Jungkook'un içi dışına çıkacaktı. Ayaklanıp abimi Jungkook'tan uzaklaştırdığımda, annem tatlı olduğumuzu düşündüğü sesler çıkarmıştı
Yapma anne! Hadi ama...
Yine mi?Jungkook ayaklandığında bakışlarımı ona doğru çevirdim.
"Ah efendim sizinde onayınız olduğuna göre ben artık kalkayım."
Babam onaylar şekilde kafasını salladı. Jungkook selam vererek merdivenlerden indiğinde bende arkasından ona yetiştim. Arabasına kadar eşlik ettiğimde, kapısını açtı ve bana döndü. Elimi alıp kalbine bastırdı.
Normalden çok daha hızlı atıyordu. Jungkook bugün çok... değişmişti.
"Burayı tekrardan attırdın sen güzelim bunun için sana teşekkür ederim Min seo..."
Yanağıma bir buse kondurup, geri çekildi. Ve hızla arabasına bindi. Ardından ise evimin olduğu sokaktan ayrıldı. Kapıya baktığımda abimin ve babamın çatık kaşları ile karşılaşmıştım. Min seo... yandın sen kızım.
Uzun ve güzel bir gece beni bekliyordu...
Hesap vermem bittiğinde, üşenerek odama doğru çıktım. Abim pek inanmamış... babam ise benden hiçbir şüphe duymamıştı bana her zaman güvenirdi şüphe etmezdi çok iyi biliyordum. Abim ise her zaman olduğu gibi kuşku ile yaklaşıyordu.
O kadar halsizdim ki en sevdiğim oyun bile dinlendiremeyecekti beni. Pijamalarımı giyip lambamı kapattığımda, yatağıma atladım. Gözlerim yorgunluktan kapanacaktı. Gözlerime istediğini verip güzelce uykuya dalmayı planladım. Ama telefonuma gelen mesaj ile herşey bölünmüştü. Yastığımın altından telefonumu çıkarıp gelen mesaja baktım.
-Min seo... yarın işe gelme çünkü öncesinde bir yere gitmen gerekiyor. Ve benimde gelmem gerekecek bu yüzden tek gitme sabah seni ben alacağım. İyi geceler güzelim.
O kadar yorgundum ki kalbim ritmini değiştiremiyordu bile. Klavyede hızlıca parmaklarımı gezdirdim.
- Tamam Jungkook. Sabah seni bekleyeceğim iyi geceler tatlı rüyalar.
Gözlerim yanma hissi ile kapanmak için bana yalvarırken, telefonumun ekranını kapatıp yastığımın altına koydum ve göz kapaklarıma istediği şeyi verip gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım. Güzel bir uyku beni bekliyordu...