Kapıdan elimi çekip, içeriye girdim. Tae nin yüzündeki kızarmayı gördüğümde yakalandığı için utandığını çok iyi anlıyordum. Kafama takmamaya çalıştım. Tae nin karşısındaki koltuğa oturup ona döndüm.
"Iı... bak şimdi min seo, aslında gerçekten gözüktüğü gibi değil... huh nasıl anlatsam ki"
Anlatırken daha çok kızarması beni çıldırtmaya başlamıştı. Sert bir şekilde elimi masaya vurdum.
"Sizin aranızda olan şeyler bay kim! Bu beni hiç alakadar etmez. Şimdi benim konuma dönelim böyle saçmalıklara ayıracak ne vaktim, ne de zamanım var!"
Yüzündeki utanma yavaş yavaş yerini hüzüne bıraktı. Yanlış birşey söylemiyordum. Ben onunla hiçbirşey değildim!
Ben aşkı yaşamamıştım ya da aşık olmamıştım zaten. Ama moralimin bir anda sıfır olmasını bir türlü anlıyamıyordum... rahatlamaya çalışıp oturuşunu dikleştirdi."Tae den bay kim mi oldum? Peki."
Elini ensesine atıp mahçup ve pişman bakışlarıyla bana döndü.
"Şimdi seni başkanla tanıştırıp ondan da onay almalıyız. Ayrıca sen diğerlerine göre bence daha iyisin kazanma ihtimalin yüksek min seo."
Ciddi ifademden hiç ödün vermeden cevap vermek yerine sadece kafa salladım. Evet bana yakışan buydu min seo cıvık aşk peşinde olan bir kız değil, ciddi ve erkeklerle arasında mesafeli olması gereken bir kızdı.
Koltuğundan ayağa kalkıp, eliyle kapıyı gösterdi. Başkanın odasına gidecektik. Umarım başkan da Tae gibi değildir...
Odasının önüne geldiğimizde kapının üzerinde büyük harflerle... JEON JUNGKOOK yazıyordu ismini öğrendiğim iyi olmuştu. Tae duruşunu düzeltip kendine çeki düzen verdikten sonra kapıyı çaldı ve onay gelmesini bekledi. Çok geçmeden onay geldiğinde yavaşça içeriye girdik.
Omo! bu şirketteki bütün çalışanlar idollere taş çıkartacak kadar yakışıklıydı. Bay jeon gözlerindeki gözlüğü yavaşça eğip bana baktı. Ardından elindeki derginin sayfasını çevirip okumaya devam etti.
"Tae. Yanındaki güzel kız kim?"
Sağ tarafıma dönüp ona baktığımda yüz hatlarının gerildiğini görüyordum.
"Efendim bu park min seo. Markamızın yeni yüzü olmak istiyor. Bence makyajsız çok güzel. saf bir güzelliği var. Siz ne dersiniz seçmelere katalım mı?"
Bay jeon hiç istifini bozmadan sadece dergisini bırakıp bana bakmaya başladı.
"Min seo?"
Çok ciddi ve korkunç bakıyordu açıkçası korkmuştum da.
"E...efendim bay jeon?"
"Yanıma gelir misin?"
Korkunç ve ciddiydi ama en azından kibardı. Yavaşça yanına doğru adımladım. O da yerinden kalkıp elini bana uzattı. Yavaşça tuttum beni çevremde döndürdü ve baştan aşağı baktı.
"Hımm aslında fiziğin diğer kızlara göre gayet güzel..."
Çenemden tutup kendine yaklaştırdı. Ve yüz hatlarımı incelemeye başladı. Çok uzun sürmüş olucak ki Tae kendi varlığını hatırlatmak istercesine seslice öksürdü.
Bay jeon gözlerini devirip elini yavaşça çenemden çekti ve düzeldi.
"Tae seçmeleri iptal et."
Tae ve ben şok olmuş bir şekilde bay jeon a dönerken o ise gene gayet ciddiydi.
"A...ama bay jeon o zaman min seo katılamamış olur hemde bizim marka yüzümüz olmamış olur."