yirmi iki

23.7K 1K 91
                                    

Seelam, mesajlarınız ve yorumlarınız çok güzeldi. Geçmiş olsun dilekleriniz için teşekkür ederim. Şimdi çok daha iyiyim, bölümü bekletmemek için düzenlemedim. Yanlışlarım varsa özürlerimi şimdiden kabul edin.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum, seviliyorsunuz.

*

Kalbim göğüs kafesimden çıkmak istercesine çarpıyordu. Tenimin kızardığını ve ellerimin titrediğini hissediyordum. Kadın bizi ne halde görmüştü inanılır gibi değildi. Üstüne birisinin geldiğini duymuştu ve bırakmamıştı. Gururu üzünden beni yakmıştı. Ömrümde böylesine az utanmıştım, bu yaptığını unutmayacaktım. Ve o sarı kafalı bunun bedelini ödeyecekti.

Melisa'nın odasına girdiğimde yastığa yüzünü dayamış bir halde uyuduğunu gördüm. Onu birazdan uyandırıp sinirden kudurtcak olmam bile beni mutlu etmiyordu. O anı zihnimden silmeden rahatlayamazdım. 

Melisa'nın yatağının etrafında dolandım, sarı saçları yastığa dökülmüş ve dudakları aralanmıştı. Öyle derin uyuyordu ki aldığı soluklardan bunu rahatlıkla anlıyordum. Komidinin üzerinde olan su bardağına baktım, elimin birini su bardağına atıp diğeriyle yorganına tutundum. Dudaklarımı zevkle dişlerken içimden üçe kadar saydım. 

Yorganı üstünden sıyırdığım gibi bütün suyu üstüne döktüğümde gözleri kocaman açılmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Surat ifadesi fazlasıyla komikti. Dağınık saçları yüzüne yapışmış ve uykulu gözleri şaşkınlıkla aralanmıştı. Kahkahalarım artarken geriye doğru kaçtım, ona olanları anlaması için izin verdim.

Melisa dişlerini birbirine bastırdı gözleri bu sefer öfkeye bürünürken az önce kafasını koyduğu yastığı üzerime fırlattı. "Aptal mısın Almira?" Sesi kısıktı, bağırmaya çalışmıştı ama yeni uyandığı için gittikçe tizleşip kısılmıştı. Bu beni daha çok güldürürken sarı koltuğunun üstüne kendimi bıraktım. "O yastığı müsait bir yer-"

"Ağzını topla Melisacım, senin gibi birine hiç yakışmıyor." 

Ayağa kalktı üstüme doğru koşarken kollarımı öne uzatıp onu kendime çektim. Kucağıma düşen sarı çiçeğimin saçlarını okşayıp öfkeden kızaran yüzüne öpücüklerimi bıraktım. "Günaydın sarı çiçeğim."

"Şerefsizsin."

Güldüm, yanaklarını bırakıp güzel burnuna bir öpücük bırakırken bir an kardeşine benzeyen gözleri beni afallattı. Bir hayal perdesi önüme kuruldu ve ufacık saniyelerde ben aklımı kaybettim. Soğuk su yemiş gibi gözlerim irileşirken Melisa kucağımdan kalkmıştı. Üstündeki şortu düzeltip saçlarını topluyordu.

"Annemin sesi mi geliyor?" Camın kenarına ilerledi, unuttuğum şeyi biran tekrar hatırladığımda yutkunup yüzüme yükselen sıcaktan kaçmayı denedim. "İşe gitmemiş, bir şey mi oldu acaba?"

"Hayır." Sarı koltuğundan kalkıp kot şortumu ve beyaz crop tişörtümü düzelttim. Bende onun yanına ilerlerken bahçede telefonla konuşan Hande Ablayı gördüm. "Biraz önce geldi. bizde Alptekin'le tartışıyorduk. Dosyalarını unutmuş sonrada geri dönmek istemedi galiba, birlikte akşam için yemek hazırlayacağız."

"Alptekin'le neden tartıştınız?"

"Konusunu bile açmak istemiyorum, Hande Ablaya rezil oldum. Onu yalnız gördüğüm ilk an öldüreceğim."

"Son zamanlarda çok sinirli, annem onu zorla sakinleştiriyor." Gözleri ikisinin fotoğrafı olan çerçeve döndü. Kaygılı ve telaşlı bakıyordu, sürekli kavga etseler bile birbirlerine çok değer veriyorlardı. "Anlatmıyor, babam büyüdüğü ve sorumluluklarının arttığı için agresif olduğunu söylüyor ama sanmıyorum. Çocukluğundan beri bununla karşılaşacağını biliyor, başka bir şeyi var."

ALPTEKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin