Uzun süredir yoktum çünkü sınava çok az kaldı. Ama ben yokken bir şeyler olmuş, birisi Alptekin'in aynısını yazmaya kalkmış hatta birkaç bölüm ilerlemiş ama aranızdan birisi fark etmiş ve ona mesaj atmış. O kişide her ne kadar cevap vermesede olayın büyümesini istememesinden olsa gerek hikayeyi kaldırmış.
Aranızda yokum ama siz varsınız çok teşekkürler.
Sizi ve yazmayı özlüyorum, beni bekleyin olur mu?
*
Bir haftadır evden sadece üç defa çıkmıştım. Dizimin olmayan ağrısını bahane edip sadece film izleyip uyukluyordum. Birisinin çıkıp bana şaka yaptığını duymak istiyordum, kimse beni sevmemeliydi. Hele ki senelerdir böyle bir gerçek var olmuşken ve ben bundan habersiz yaşamışken kabullenemiyordum.
Dile kolay dokuz sene.
Kapım aniden çalınmadan ardına kadar açıldığında duvara takılı kalmış gözlerimi çekip içeri giren yakın arkadaşıma baktım. Saçları düzleştirilmiş, makyajı yapılmış ve üstü her zamanki gibi mükemmel bir şekilde kombinlenmişti.
Güzel uzun saçlarını geriye itekleyip gözlerini kısarak beni süzdü. "Aptal kız." Bir kaç adımda yatağımın başında dikildi, mavi gözleri suratımda tuladı. "Yine neden kendini bu hala getirdin?"
Gözlerimi devirdim ve nefesimi dışarı bırakıp yatakta doğruldum. "Bir haftadır görüşmediğimizin farkında mısın?"
"Evet." Kendini yatağıma bırakıp gözlerini gözlerime dikti. "Bu sefer sana saygı duyup kendine gelmeni bekledim ama gelmedin." Üstümdeki yorganı kendine çekti üstümü açıkta bıraktı. "Şimdi gidip hazırlanıyorsun ve alışverişe gidiyoruz."
İtiraz etmek için ağzımı araladığım anda işaret parmağını havaya dikip gözlerini kıstı. "Asla ve katiyen cevap hakkın yok."
Başımı sallayıp yataktan kalkarken o çoktan telefonunu eline almış kurcalamaya başlamıştı bile. Sesimi çıkarmadan duşa girdim. Hızlıca duşumu alıp saçlarımı düzeltip banyodan geri çıktığımda yatağımın toplanmış olduğunu ve yatağımın üstüne kıyafetlerimin bırakıldığını gördüm. Bazı zamanlar ipleri elinde tutmayı seviyordu ama pek beceremiyordu.
"Hadi!" Olduğum yerde sıçrayıp gerizekalı arkadaşıma baktım. Aptal pencerenin önüne geçmişti ve odadan çıktığını sanmıştım. "Aşağıda bekliyoruz seni, çabuk ol."
"Ne, kiminle?"
"Alptekin." Dudaklarında kocaman bir gülüş belirdi. "Küçük kardeşimi baloya hazırlamamız lazım."
Ağzım açık kalırken kapıyı çarpıp çıkmıştı bile. Hem ondan hemde o mesajın sahibinden kaçarken hep burnumda bitiyordu. Son bir aydır onsuz geçen birkaç günüm olmuştu. Alptekin baş belasının tekiydi.
Melisa'ya söverek giyindikten sonra aynada kendime bir kez daha bakıp gözlüğümüde takıp odamdan çıktım. Annem günlerdir odasından çıkmayan kızını gördüğünde uzun bir nutuk çekeceği için ona gözükmeden kaçmak en sağlıklısıydı. Yoksa günün yarısı bir sorun mu var Almira sorusuyla geçecekti.
Salona bakmadan evin kapısını açıp dışarı adım attığım an kapıyı çabucak kapatıp arkama bir kere bile bakmadan yan bahçeye geçtim. Beklediğim ikili sandalyelerde oturmuştu, Melisa yine telefonuna bakarken Alptekin gözlerini bizim bahçeye bakan bahçe kapısına dikmiş gelişimi bekliyordu. Mavi gözleri yüzüne vuran güneşten olsa gerek parlıyordu, sarı saçları altın rengine dönmüş alnına sarkmıştı. Üstünde beyaz bir tişört vardı onun üstünede kareli lacivert bir gömlek giymişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALPTEKİN
Teen Fiction"Ben seni istiyorum Almira Tanyel, sen anlamaktan kaçsanda ben bağırmaktan çekinmeyeceğim." Yüzü yüzüme eğilirken tuttuğu bileklerimi başımın üstünde sabitledi. Yüreğim yerinden çıkacak gibiydi, sanki rüyaların en güzelindeydim. Aklımsa benden nefre...