RED - Lie To Me
Sia - Dressed In BlackSekiz bin kelime bölüm. Yani oldukça uzun. En uzun bölüm oldu. Yıldıza basıp yorum yaparak emeğimin karşılığını verin lütfen.
İyi okumalar. ^^Saçımı örmeyi bitirdikten sonra örgümü sol omzuma atarsak kendimi son bir kez kontrol etmek amacıyla gözlerimi odamdaki boydan aynaya çevirdim.
Üzerimde oldukça kısa, gözlerimle aynı tonda mavi renk bir elbise vardı. Elbisenin etekleri tüldendi. Göğüs kısmında parıltılı işlemeler vardı. Gözlerimde, gözümün rengini daha da ortaya çıkaran bir makyaj vardı. Bordo ruju dudaklarıma sürmüştüm ancak şimdi çıkarıp çıkarmama konusunda kararsızdım.
Aynada birkaç saniye daha kendimi izledikten sonra omzumu silkerek bu düşünceden vazgeçtim. Dudaklarım kalın olduğu için bordo ruj iyice dikkatleri dudağıma topluyordu ancak zaten kalabalık bir partide, karanlık bir mekanda kimse bana takılacak değildi.
Altıma elbisemle tam olarak aynı renk olan topuklu ayakkabıları geçirdiğimde çantamı ve ceketimi yatağımın üzerinden aldım. Telefonumdan saate baktığımda, sekize yalnızca iki dakika kaldığını gördüm. Bu evden aceleyle çıkmama sebep olmuştu.
Koşar adımlarla evden çıktım ve kapıyı kilitleyerek anahtarımı çantama attım. Bekletilmekten hoşlanmadığını söylemişti, şimdi onu bekletirsem bunu burnumdan getirecekti. Biliyordum. Sarsılmaz prensipleri olan birisi değildi, bir diktatör de değildi ancak o bir hükmedendi ve söyledikleri yerine getirilmezse tam anlamıyla deliriyordu. Buna daha önce şahit olmuştum.
Binanın önüne geldiğimde telefonumu açarak tekrardan saati kontrol ettim. Saat şimdi tam sekizdi. Yalnızca birkaç saniye bekledim. Gerçekten tam da birkaç saniye sonra siyah Bugatti, sabah beni bıraktığı yerde beni almak için bekliyordu.
Yolcu koltuğunun kapısını açarak arabaya bindiğimde, kafası eğikti. Arabanın bir şeyine bakıyordu. Kapının kapanma sesini duyduğunda kafasını kaldırdı ve bana doğru, her zamanki surat ifadesiyle döndü. Hiçbir şey demeden otomatik bir tavırla tekrardan kapısına döndü, sanırım kapıda bir problem vardı.
Ve sonrasında, az önce gördüğü görüntüyü yeni algılamış gibi büyük bir hızla kafasını tekrardan bana çevirdi.
Bu tepkisi gülmeme sebep olmuştu ancak onun suratında hiç de yumuşak bir ifade yoktu. Alt dudağını üst dudağıyla ezdiğinde, bir hançer gibi tenime saplanan bakışları üzerimdeydi.
Her zamanki gibi değildi. Altında bir kot vardı ancak üzerinde siyah bir gömlek vardı. Dövmenin ilk iki düğmesi açıktı, kolları dirseklerine kadar kıvrılmıştı ve tamamen vücudunu saran dar gömlek kaslarını ortaya sermişti. Onu ilk kez gömlek ile görüyordum ve kesinlikle bunun son olmasını istemiyordum.
Çünkü o nefes kesici görünüyordu.
Derin bir nefes aldığımda arabaya sinmiş ona has kahve kokusu beni karşıladı. Kokuyu içime çekerken, gözlerim hala gözlerindeydi.
"Neden öyle bakıyorsun?" diye sordum en sonunda konuşmayacağını fark ettiğimde. Sesim kısıktı.
"Sadece bir soru," dedi bakışlarının gölgesi bacaklarıma düşerken. "Sence de bu elbise çok kısa değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHVEB
Teen Fiction❝Benim şeytanlarım iyiliğe içiyor. Çünkü dünyam alt üst. Tanrı'yı gördün mü? Son zamanlarda aramız bozuk. Görürsen selamımı söyle ona. Bence onun da kafası karışık. Biliyorum, bir günahkarım artık. Ya da sadece aşık.❞ KARGALAR SERİSİ; AHVEB...