32. BÖLÜM: "NEFRETİN İKİ ÇOCUĞU"Rosenfeld, Till Death Do Us Part
Daft Punk, Something About You
The Weeknd, Die For You
Normal bir hayata sahipseniz, gecenin köründe evinizin içinde ve salonunuzun ortasında bir yabancı oturması size korkudan aklınızı kaybettirebilir.
Ama benim vereceğim bir tepki bile yoktu. Çünkü onunla tanıştığımdan beri normal bir hayatım yoktu.
Bu yüzden verdiğim tek tepki dümdüz bir şekilde karşımda duran adama bakmak oldu. Belki, biraz da şaşkındım. Ama saniyesinde ortalık karıştığından, onun burada olmasına bile değildi aslında şaşkınlığım.
"Senin benim evimde ne işin var lan, orospu evladı?"
Giryan'ın sorusu, yaşadığım şaşkınlığı bölebilecek tek şeydi ancak sorduğu sorunun cevabını bile beklememiş, yumruğunu Doren'in suratının ortasına direkt geçirmişti. Saniyesinde.
Doren'in sendeleyerek koltuğa düştüğünü gördüm, karşılık vermek için herhangi bir hamle yapmadı ama buna rağmen Giryan'ın diğer yumruğu da yüzünde patladı.
"Yumrukların güçlenmiş lan!" dedi Doren alaycı bir sesle.
Yumrukların güçlenmiş? Giryan'ı önceden tanıyormuş gibi konuşuyordu ama Giryan'ın onu çıkaramadığı ya da tanımadığı yüz ifadesinden bile belliydi. Giryan hafızası zayıf olan bir insan değildi. Yani, en azından bu zamana kadar hiç herhangi bir şeyi unuttuğunu görmemiştim. Kaldı ki onu tanıyan bir insanı unutmak? Acaba geçmişte bir yerlerde, Giryan'ın kafasının çok da yerinde olmadığı bir anda mı tanışmışlardı?
Ama Doren'in gerçek ismi bile kafasında hiçbir çağrışım yapmadığına göre onu gerçekten tanımıyordu. Ve buna rağmen Doren ya da Dağhan, ona sürekli bir ima yapıyordu. Başta bunun rahatsızlık vermek için olduğunu düşünmüştüm ama hayır, bir insanın günlüğüne ulaşabilecek kadar yakınındaysanız, onu illa ki tanıyorsunuzdur. Değil mi?
Ya da düşman işini fazla ciddiye alıyordu.
İkisinden biri.
Giryan'ın yüzünü göremediğim için Doren'in söylediğine ne tepki verdiğini bilmiyordum. Doren ona karşılık vermek için herhangi bir hamle hâlâ yapmamıştı ama zaten koltuğa düştüğü ve Giryan üstüne çıktığı için çok bir şansı yoktu. Gerçi buradan bakıldığında epey yapılı görünüyordu. Yani biri ona vururken öylece durup bekleyecek birine de benzemiyordu.
"Ne diyorsun, orospu çocuğu?" diye sordu Giryan bir yumruk daha attığında. "Taşak mı geçiyorsun lan sen benimle? Derdin ne oğlum senin? Oradan buradan çıkıp duruyorsun? Ne istiyorsan adam gibi söylesene!"
"Karşına geçip adam gibi dert anlatsam dinleyecektin yani, öyle mi?" diye sordu Doren neredeyse alaycı bir sesle. Bu adamın derdi neydi tam olarak? "Nedense ben buna çok inanmadım."
"Ben senin gibi aptalca oyunlar kuran biri değilim," dedi Giryan sinirle. "Senin yaptığın tek şey bu. Ne amacın? Belli ki bana zarar vermek falan değil. Çünkü bunu yapacak fırsatın besbelli ki vardı. Ama sen oyun oynamayı seçtin. Rahatsızlık vermeyi. Sen bir tehdit değilsin, Doren. Ya da Dağhan mı demeliyim... Ama kesinlikle baş ağrıttığın açık." Duraksadı. "Başımın ağrımasını hiç sevmem. Kaldırmıyor kafa, anlıyorsun değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHVEB
Ficțiune adolescenți❝Benim şeytanlarım iyiliğe içiyor. Çünkü dünyam alt üst. Tanrı'yı gördün mü? Son zamanlarda aramız bozuk. Görürsen selamımı söyle ona. Bence onun da kafası karışık. Biliyorum, bir günahkarım artık. Ya da sadece aşık.❞ KARGALAR SERİSİ; AHVEB...