Bana destek olmak için hemen bu satırın altına nokta (.) koyabilirsin.
Bölüm sonunda görüşmek üzere...
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GİRİŞ
- 2011 -
Bazen sadece bağırmak için susar insan. Sadece duyulmak için ağlar, fark edilmek için saklanır ve yaşamak için ölür. Yaşamak için ölümü göze alan insanlar o kadar az ve o kadar yalnız ki. Sanırım onlardan bir tanesi de benim. Sadece duyulmak, fark edilmek ve yaşamak istiyorum. Yaşamak için neden ölmek gerekir ki?
Beni sustuğumda duyan, saklandığımda fark eden ve ölmek istediğimde yaşatmak isteyen o çocuğu arıyorum. Deniz kabuğum çantamda, önümde bana el sallayan korkular ve en önemlisi de beni benden iyi tanıyan biri var.
"Sayın yolcularımız uçağımız İstanbul Havalimanı'ndan kalkmak üzere. Hepinize iyi yolculuklar."
Uçak kalkalı neredeyse yarım saat olmuştu. İçimde yine aynı duygular vardı. Korku, ümitsizlik, yorgunluk... Bilmem kaçıncı kez bu uçağa binmiştim geçen altı yılda. Her seferinde de ya ağlayarak çıkıyordum ya da bayıldığım için uçuşum yanıyordu. Trabzon'a gitmek beni çok zorluyordu. Yaşadığım onca şey, maruz kaldığım acı aileme duyduğum hasret ve beni unutan Rüzgar.
Annemi, babamı, kardeşim Ada'yı deli gibi özlerken; İstanbul'a gelmek zorunda olduğum gece Rüzgar'ın geçirdiği kaza sonucunda hafıza kaybı yaşaması ve benimle ilgili her şeyin belleğinden silinmesi...
Sadece ben...
Sadece benimle olan anıları...
Sadece benim için ve benimle yaptığı her şey...
Of! Onunla değil karşılaşmak varlığını bile hissetmek istemiyordum. Ona kızdığımdan ya da kızgın olduğumdan değil. Zaten bu konuda ona kızamam. Ama eğer beni görürse, tanırsa ve en önemlisi benimle eskisi gibi olmak isterse; kurduğu düzen bozulur, ondan uzaklaşan düşmanları tekrar ona yaklaşmaya başlardı.
Ama yaklaşmamalı.
"Hanımefendi kahveniz..." Daldığım düşünceler beni ağlatacakken hostesin sesiyle irkilmiştim. Uzattığı kahveyi alıp gözlerimi sıkı sıkı kapattım.
Her şey güzel olacak...
Her şeyin güzel olacağı yoktu. Hatta her geçen gün biraz daha batıyorduk ama bunu söylemek ruhuma iyi geliyordu.
Her şey güzel olacak...
Huzurla gülümserken yavaşça gözlerimi açıp kahvemden bir yudum aldım. Uçağa binerken çantamdan çıkardığım defterimin sayfalarını aralayıp yazmaya başladım. Bu benim karalama defterimdi. Ellerimin kıymetini bildiğim günden beri yazıyor çiziyordum. Hatta çizme konusunda artık istediğim noktadaydım, olmam gereken yerde. sayfanın birini açıp yazmaya başladım.