Medyadaki müzik beni resmen ağlattı. İsterseniz okurken dinleyin. Çok hüzünlü.
"Loki... Tatlım gel yanıma..."
Siyah saçlı cılız çocuk yatağa hızla geçip başını annesinin göğsüne yasladı.
"Anne, yine o masalı anlat lütfen."
Yeşil gözlü güzel kadın gülümsedi.
"Bugün yeşil gözlü, siyah saçlı cılız bir çocuğun hikayesini anlatacağım."
Çocuk başını kaldırıp annesine baktı.
"Anne, beni tasvir ettin. Ben buradayım. Masalım olamaz. Masallardakiler tuhaf bir dünyada yaşıyor."
Kadın kahkaha attı ve oğlunun başını okşadı.
"Seni kandırmak mümkün değil. Ama gerçek hayatta da masalını kendin yazarsın."
Çocuk kafası karışık bir şekilde başını yine annesinin rahat göğsüne dayadı.
"Ya benim masalım korkunçsa nasıl düzeltirim anne?"
"Başından yazarken daha dikkatli olursun."
"Anne, dün gece bir rüya gördüm. Nefesim kesildi. Dondum kaldım. Babamın gittiğini gördüm. Sende beni bırakacaktın. Ben yalnız kalıyordum anne."
Güzel kadının gülüşü soldu. Yüzünde ciddi bir ifade oluştu. Loki annesinin sessizliğinden yararlanıp onun kalp atışlarını dinledi.
"Eğer masalın kötü başlarsa güzel bitirmek senin elinde oğlum. Seni destekleyenler olacak bu hayatta. Hayatını adayacağın birisi. Aşkı tadacaksın, öfkeyi de. Ama inatçılığın vazgeçmeni engelleyecek. Tehlikeli bir yolda yürüyeceksin... Tanrım..."
Çocuk geri çekilip annesine baktı. Gözleri bir noktaya kilitlenmiş gibi hareket etmeden duruyordu. Annesini dürttü. Annesi hemen yanıt vermedi. Çocuk kısa süre sonra gözlerini kırpan annesini görünce rahatladı. Ama annesinin yüzü korku dolu bir ifadeyle dolmuştu.
O anda kapı sertçe açıldı. İçeriye panik halinde çocuğun babası girdi.
"Çabuk! Gidiyoruz! Geliyorlar!"
"Tanrım! Sen bize yardım et!"
Çocuk ne olduğunu anlamadan annesinin sıkıca tuttuğu eline baktı. Apar topar evden çıktılar. Babası ve annesinin bu kadar korkmalarının sebebini anlayamamıştı çocuk.
Arabaya binmeye fırsatları olmadan bir el silah sesi duyuldu. Çocuk babasının yere düştüğünü gördü. Acı içindeki baba "Gidin! Koşun!" diye bağırdı.
Annesi ağlayarak onu sürüklercesine götürdü. Çocuk babasının geride kalmasını kabullenemiyordu. Ama annesine itirazda edemiyordu. Sanki rüyası gerçeğe dönüşmeye başlamıştı. O zaman annesini de kaybedecekti.
Birkaç el silah sesi daha...
&
Loki sıçrayarak uyandı. Aynı anları rüyalarında tekrar ve tekrar yaşayıp duruyordu. Geçmişin acısını ne silebiliyordu ne de unutabiliyordu.
Yataktan kalkıp banyoya gitti. Kendine gelmesi gerekiyordu. Daha sonrada Thor'a kahvaltı hazırlardı.
Thor başı ağrıyarak uyandı. Kendini banyoya zor attı. İçmek güzeldi ama sabaha uyanmak tam bir felaketti. Ağrıyı geçirmek için beynine kurşun bile sıkabilirdi. Kökten çözüm.
Duşunu alıp üzerini giyinince aşağıya indi. Loki'yi kahvaltı hazırlarken bulunca mutlu oldu. Bu yaşantıya alışmıştı. Onu mutfakta yemek hazırlarken görmeye de alışmıştı. Bir anda kendini daha iyi hissetti.
Loki arkasından sarılan güçlü kollar yüzünden şok oldu. Sonra kendine gelip "Thor, ne yapıyorsun?" dedi.
Thor "Sen kesinlikle mutfağa çok yakışıyorsun. Yaptığın herşeye bayılıyorum. Seninle evlenirdim bile. Senden mükemmel bir ev kadını olurdu. Tabi kız olsaydın." dedi.
Loki onun son söylediği cümleye kadar mutlu olmuştu. Ama son cümleyle sinirleri tepesine fırlamıştı. Ondan ayrıldı ve doğramaya niyetli olduğu büyük organik bahçe salatalığını 'çat' diye kafasına vurup ikiye böldü.
Thor başını ovarken "İyi de niye yaptın ki şimdi bunu?" dedi.
Loki ceketini ve paltosunu alıp "Bir sabahta salatalık yeme. Geriye kalan herşey masada. Git zıkkımlan." dedi ve evden çıkıp kapıyı sertçe çarptı.
Thor şaşkın bir şekilde arkasından bakakaldı. "Bazen Loki'yi anlayamıyorum."
Loki sinirle aracını sürerken kendi kendine konuşma rutinini gerçekleştiriyordu. "Salak! Beni çıldırtmaya niyetli! Kız olsaymışım... Şerefsiz! Adi seks düşkünü manyak! Beni becerirken iyi ama... Şeyini soktuğun deliğin kime ait olduğunu bile bilmiyorsun. Kaskafa!"
Karakola gidip narkotik şubenin ne bulduğuna baktı. Uyuşturucu maddelerle ilgili sonuçlar laboratuardan gelmişti. Bunlar o bahsedilen yeni yapım uyuşturuculardı. Bunu her kim yaptıysa iyi bir kimya bilgisine sahipti.
Oradan ayrılıp arabasıyla deniz kenarına gitti. Aracından çıkıp kaputa yaslanarak bir sigara yaktı. Fazla içen birisi değildi. Ve kardeşinden gizlemek için evde içemiyordu ama bazen olayları çözmek için aklını bununla yatıştırıyordu.
Şimdi kimya bilgisi olup bu tarz bir uyuşturucu yapan kim olabilirdi. Howard'la çalışan herkesi araştırmıştı. Ama bir sonuç bulamamıştı.
Sigara elinden düşerken yine transa girdi.
"Steve Rogers..."
Beyaz önlüklü doktor çifte baktı. Gördüğü kişiyle dondu kaldı.
"Antony!"
Şaşkın olan Steve onlara bakıyordu.
"Doktor Strange, siz Tony'le nerden tanışıyorsunuz?"
Doktor gayet rahat bir tavırla "Sevgilimdi. Hala öyle." dedi.
Loki derin nefesler alarak transtan çıktı. Doktor Strange'nin eğer Tony'le geçmişe dayalı bir bağlantısı varsa onu da araştırmalıydı. Howard'ın etrafında olupta araştırmadığı bir tek o kalmıştı.
Hemen arabasına binip karakola geri döndü. O psikiatri uzmanında bir tuhaflık vardı. İç güdüleri ona bu adamın tehlikeli olduğunu söylüyordu. Ve bir şekilde geçmişiyle geleceği arasındaki kilit adam olduğunu hissediyordu.
Bakalım Strange hakkında ne öğreneceğiz?
Sonraki bölümde görüşmek üzere.
😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psychic Dark "MELANKOLİ"~(THORKİ)
FanfictionPsycho Dark "YABANCI" hikayesinin devamıdır. Loki'nin öz ailesine ne olduğu, Thor'un ailesi tarafından nasıl evlat edinildiğiyle ilgilidir. Ve doğuştan gelen bir yeteneğini gizlemeye çalışırken aynı zamanda insanlara yardım etmek için nasıl uğraş ve...