Genç adam, henüz yeni taranmış kahverengi saçlarını geriye doğru atarken keyifle gülümsüyordu.
Uzun ince parmakları arasında tuttuğu şişeden minik minik yudumlar alırken, boşta olan eliyle bacağına vurarak ritim tutuyordu. Birkaç dakika sonra olacaklardan haberdar olsa bile şu anda hiçbir şey keyfini bozamazdı.
Yaslanmış olduğu deri koltuktan kalktığında, bulunmuş olduğu odanın kapısı da açılmıştı aynı zamanda. Kendinden birkaç yaş büyük çalışanı saygıyla önünde eğilmiş ve ardından söze girmişti.
"Bay Kim, babanız geldi."
Su şişesini yuvarlak beyaz masanın üstüne bıraktığında gülümsemesi silinmedi dudaklarından.
"Sinirli, değil mi?"
Gözlerinin içine bakamayan çalışanı, yavaşça başını salladı sadece. İlk olarak iç çekti ve sonrasında kalçasını ardında bulunan masaya dayadı. Saniyeler geçti, o kapının girişinde belirdi babası.
Kaşları çatıktı, gözleri neredeyse ateş püskürüyordu.
"Sen çıkabilirsin." Çalışanına söylediği sözden sonra kendisine tekrardan eğilmiş, saniyeler içerisinde odayı terk etmişti.
Odada sadece babası ve kendisi kaldığında, kollarını göğsünün altında birleştirmiş vaziyette yüzüne bakıyordu.
"Dinliyor-"
"Ne zaman akıllanmayı düşünüyorsun?" dedi. "Bu, işten istifa eden kaçıncı koruman haberin var mı senin?"
Konuya birden girmesinin yanı sıra, omuz silkti kendisi rahatlıkla. "Hiçbiri benim yanımda barınamıyorsa, bu benim suçum mu?" Alayla güldü. "Üstelik hepsine fazlasıyla yakın davranıyordum."
İşaret parmağı sinirle kalkıp kendisine doğrulduğunda, hafif yüksek sesle konuşmuştu babası. "Sorun da bu zaten! Hepsine fazla yakın davranıyor olman."
Dudakları hafif düz çizgi halini almaya başladığında, bakışlarını başka yerlere çevirdi Taehyung.
"Bilerek onlara bu şekilde yaklaşamazsın Taehyung, sınırını aştın artık."
"Ne yapacaksın?" dedi. "Olmuyor işte, istemiyorum kimseyi yanımda."
Kendisinin aksine, babasının dudaklarında hafif bir gülümseme belirmişti bu sefer. "Olacak." demişti. "Çünkü korumanı bizzat kendim seçtim."
"Ne? Hayır-"
Elini kaldırıp susmasını sağladığında, "Eğer bu seferkininde kaçmasını sağlarsan.." Dudaklarını ıslattı dili yardımı ile. "Olacakları düşünmek dahi istemezsin."
Dudaklarını açıp itiraz etmek istese bile, her bir kelime güzelce ağzına tıkılmıştı. "İyi." dedi.
Nasıl olsa her seferinde hepsini çıldırtmanın bir yolunu buluyordu.
"Bu akşam tanışacaksın onunla. Ve Taehyung, sakın bir şey yapayım deme."
Gözlerini devirip, arkasında bulunan masanın üstünde duran kağıtları aldı. "Konuşman bittiyse, prova yapmaya gidiyorum."
Odadan çıkıp babasını ardında bırakalı birkaç saat olmuştu. Çekimleri fazlasıyla normal geçmişti. Burada bulunan insanlar onu seviyor, oyunculuğuna hayranlık duyuyordu. Eh, üstelik Kim ailesinin tek çocuğuydu ve gözler hep onun üzerindeydi.
Saatler sonra babasının bir mesaj yardımıyla kendisini uyarmasının ardından otoparkta beklemeye başlamıştı. Seçtiği koruma her kim ise, Taehyung'u eve bırakmalı, ona göz kulak olmalıydı.
Yaşananlardan sonra, babasının ona bu denli korumacı olmasını anlayabiliyordu fakat bu biraz sınırın üstündeydi. Sonuçta o çocuk değil, genç bir adamdı. Kendi kararlarını kendi verebilir, hayatında ne olup biteceğini kendi seçebilirdi. Üstelik birinin onu korumasına da ihtiyacı olmadığını düşünüyordu.
Ki eğer, insanlar onu bu derece tanımıyor olsaydı kesinlikle bir korumaya ihtiyacı olmazdı.
Yaslanmış olduğu siyah arabanın arka kapısında, bileğindeki saate bakıyordu. Bir an önce eve gitmeli ve ılık bir duşun ardından kendini yatağa atmalı, yorgunluğunu geçirmeliydi.
Arkasından kendine doğru gelen adım seslerini duymuştu fakat bakma gereksinimi duymamıştı. Sonuçta bir iki güne çıldırtacak olduğu bir insandı, önemsemesi gerektiğini düşünmüyordu.
Beklediğinin aksine yaşlı titrek ses yerine genç ve düzgün bir ses tonu duyduğunda, yaslanmış olduğu arabadan yavaşça ardına dönmeye başlamıştı.
"Bay Kim," demişti karşısında duran bu genç adam.
Gözleri şaşkınlıkla büyürken, yavaştan süzmeye başladı onu. Siyah, uzamış saçlara sahipti. Minik burnu, minik gözleri ve dolgun dudakları vardı. İçine giymiş olduğu beyaz tişörtün üstüne siyah deri bir ceket geçirmiş, siyah dar bir pantolon ile de tamamlamıştı.
Sonunda kendi gözleri, onun gözlerini bulduğunda, cümlesinin devamını bekledi.
"Ben Park Jimin, bundan sonra sizin yeni korumanızım."
***
Heyecanlıyım bu hikaye için fazlasıyla.. umarım güzel ilerler ve seversiniz
Biraz alışıldığın dışına çıkmak istedim. Taehyung soğuk, gülümsemeyi bilmeyen ciddi biri değil, Jimin'de utangaç kırılgan vs. değil.
Diğer bölümlerde görüşmek üzere..
Bu arada, bu hikayede Vmin tam olarak böyle görünüyor;;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my little bodyguard ༄ vmin
FanfictionÜnlü aktör Kim Taehyung ve onun minik koruması Park Jimin.