my little bodyguard ༄ vmin

» little brother?

*Bol bol yorum yaparsanız gerçekten çoook mutlu olurum*

Sabah, olması gerektiğinden daha erken bir saatte kalkıp eve uğramıştı Jimin.

Anahtarla açtığı kapıyı her ihtimale karşı sessizce iteklerken, bir taraftan içeriye bakınıyordu. Jungkook dün gece burada olduğunu söylemişti ve bir ihtimal hâlâ burada olabilirdi. Anahtarları ayakkabılığın üstüne bırakıp ceketini de asarken, adımları lobiden salona yönelmişti.

Ve evet, Jungkook hâlâ buradaydı. Masanın üstünde üst üste dizilmiş kitapları ve defterleri vardı. Ortalığı dağıtmamış, aksine evi toplamıştı. O kadar yoğunluğun arasında bir de hyung'u için temizlik yapmış, ona yardımcı olmak istemişti.

Adımları koltuğun yanında durduğunda, uzanmakta olan Jungkook'u izlemişti biraz. Sonrasında yarıya kadar açık olan örtüsünü güzelce yukarıya çekmiş, sessiz olmaya özen göstererek salondan çıkmıştı.

Odasına vardığında, kumaş pantolonunun cebinden çıkartmış olduğu telefonunu komodinin üzerindeki şarj aletine takmış ve orada bırakmıştı.

Hava düne nazaran daha düzgündü. Esiyordu fakat o kadar serin değildi, yağmur yağmıyordu. Dolabına doğru adımlarken gömleğinin düğmelerini açmıştı teker teker, kısa bir süre içerisinde sıyırmıştı vücudundan. Aynı şeyi pantolonuna da yaptığında, ikiye katlayarak koltuğun koluna bırakmıştı ikisini de.

Bay Kim dün bu kıyafetleri makineye atmıştı, sabah kalktığında ise yaptığı ilk şey kendisine verilen kıyafetleri kirliye atmak ve kendi kıyafetlerini üzerine giymek olmuştu. Ütüsüzdü ama sorun olmamıştı çünkü eve geliyordu.

Dolabın kapaklarını açıp içeriden yeni bir gömlek ve pantolon çıkartmış, vakit kaybetmeden üzerine geçirmişti. Fazla vakti yoktu, Bay Kim'in evine geri dönmesi ve işinin başına geçmesi gerekiyordu.

Telefonunun biraz daha şarj olmasını beklemek adına lavaboya yönelmiş, ayna karşısına geçip siyah uzamış saçlarını iki eliyle geriye doğru taramıştı. Eğer ciddi bir iş yapıyor olmasaydı yukarıdan yarım toplayabilirdi çünkü çoğu zaman gözünün önüne geliyordu bu tutamlar.

Saçlarını kulaklarının arkasına atıp lavabodan çıktığında, komodinin üzerinde duran telefonunu şarjdan çıkartmış ve arabaya takarım düşüncesi ile kabloyu alıp odadan ayrılmıştı. Merdivenlerden inerken göz ucu ile salona bakmıştı, Jungkook hâlâ aynı pozisyonda uyumaya devam ediyordu.

Evde ailesinden dolayı rahat rahat ders çalışamadığını biliyordu, bu yüzden vaktinin çoğunu bu evde geçiriyordu. Ceketini almak için askılığa doğru yöneldiğinde aklına gelen fikir ile ceketinin cebindeki cüzdanı çıkartmış ve belirli bir miktar parayı alıp salona ilerleyerek kitapların yanına bırakmıştı.

Sonra da kısa bir süre içerisinde evi terk edip arabayla yola koyulmuştu. Sabahın erken saatleri olduğu için henüz o kadar kalabalık değildi yol, varması daha kısa sürmüştü. Eve girmeden önce koca demir kapıların açılmasını beklemiş, açıldıktan sonra da içeriye girmiş ve Bay Kim'in arabalarının arasına park etmişti.

Henüz yarım saatlik bir vakti daha vardı, Bay Kim uyuyor olabilirdi bu yüzden evin zilini çalmak yerine bahçe kapısından girip, mutfak kapısına adımlamaya başlamıştı. Yürürken bir yandan etrafa bakıyor, rengarenk çiçeklerle dolu olan bu bahçenin ne kadar güzel durduğunu düşünüyordu. Bahçıvanı her kim ise gerçekten güzel iş çıkartıyordu.

Adımları taş yolun sonunu bulduğunda, aralık mutfak kapısından içeriye girmiş, mutfak tezgahına yaslanmış, kollarını da göğsünün altında birleştirmiş olan patronunu görmüştü.