*Bol bol yorum yaparsanız çoook mutlu olurum, şimdiden teşekkür ederim*
Günlerin çoğu neredeyse aynı şekilde geçiyordu.
Sabahları Bay Kim'in evine geliyor, onun kahvaltı etmesini bekledikten sonra da birlikte dizi çekiminin gerçekleşeceği yere gidiyorlardı. Hiçbir şey olmamıştı, her şey oldukça yolunda ilerliyordu. Taehyung kendisiyle uğraşmayı ve sinir etmeyi bir an olsun bırakmazken, son zamanlarda bunu biraz azaltmıştı.
Ama hayır, hâlâ sinir bozucuydu.
"Yani ben sana bunun içine on iki tane buz koymanı söylediğim halde on bir tane mi koydun?"Taehyung oturmuş olduğu koltuğa iyice yaslanıp, elindeki buzlu limonatasını masanın üzerine bırakmıştı.
"Üzgünüm Bay Kim," dedi Jimin. "Buzları sayarak koymak aklımın ucundan dahi geçmedi. Ki biliyorsunuz, bu limonatayı yapan da, buzları koyan da ben değilim. İstiyorsanız sizin için koşa koşa gidip bir adet buz daha isteyebilirim."
"İstemiyorum, içmeyeceğim."
Limonata dolu bardağı kendisinden daha da uzağa ittiğinde, içeriye giren makyöze karşı kocaman gülümsemişti. Adamın ruh hali ve mimikleri o kadar hızlı değişiyordu ki bazen, Jimin az önce kendisiyle konuşanın o olup olmadığını karıştırıyordu. Yine de alışmaya başlamıştı bu duruma. Neyse ki sabırlı biriydi ve kolay kolay öfkelenmiyordu.
Gerçi bu ona sinir olmadığı anlamına gelmiyordu ama işini kaybetmekte istemiyordu nihayetinde.
Jimin ikiliyi karavanın içerisinde bırakıp dışarıya çıktığında, derin bir nefes aldı, temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Bugün hava kapalıydı, kara bulutlar sarmıştı her bir yanı. Hatta yağmur yağmasına dakikalar kalmıştı da denebilirdi. İki karavanın ortasında dikiliyor, yerdeki taşları iteliyordu ayağıyla.
Bay Kim'in makyajının ve saçının yapılması her seferinde uzun sürüyordu. Bir şeyleri kolay beğenen bir herif değildi, mükemmelliyetçiydi. İşin ucunda ufacık bir hata olsa bile vazgeçmesi ya da bırakması kolay olurdu. En azından dışarıya lanse ettiği karakteri böyleydi.
Setteki çalışanlarda bunu bildiğinden, tam yarım saat öncesinden başlıyorlardı onu hazırlamaya. Kısacası, herkes ona alışmıştı.
Yarım saatlik bir sürenin ardından sonunda karavandan çıktığında, giymiş olduğu siyah ceketin yakalarını ve eteklerini düzeltmişti.
"Nasıl görünüyorum?"
"Oldukça iyi."
Taehyung gülümsedi kendisine, kahverengi saçlarını işaret parmağı ile hafif iki yana itti. Her ikisi de karavanın olduğu kısımdan ayrılıp yürümeye başladığında, Taehyung çekim yapılacak olan alana doğru ilerledi. Jimin ise her zamanki yerinde, kameramanların ardında duruyor ve ekrandan onu izliyordu. Aşk dizilerini sevdiğinden değildi elbette, sadece onun oyunculuğunu izlemek garip bir şekilde hoşuna gitmeye başlamıştı.
Rolden role hızlı bir şekilde geçiş yapması, insanı gerçekten hayran bırakıyordu. Bir anda ağlıyorken, bir anda bağırmaya ve öfkelenmeye başlıyordu. Eğer ekran başında onu izliyor olmasaydı, o hislerin bir rol olduğunu düşünmezdi bile belki.
"1,2,3, kayıt!"
Taehyung gülümseyen yüzünü silip ciddi bir ifade takındığında, elleri pantolonunun cebindeydi. Rüzgar kahverengi saçlarını güzelce okşuyor ve geriye savuruyordu hafifçe. Diğer başrol olan kız ise tam önündeydi. Bir şeyler konuşuyor ve tartışıyorlardı ama Jimin Taehyung'un yüz ifadelerine o kadar odaklanmıştı ki, ne olup bittiğini bile anlamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my little bodyguard ༄ vmin
Fiksi PenggemarÜnlü aktör Kim Taehyung ve onun minik koruması Park Jimin.